BM her yıl düzenli olarak uyuşturucu raporu açıklıyor. 2018 Dünya Uyuşturucu Raporuna göre dünya üzerinde 31 milyon uyuşturucu bağımlısı var. Bu rakam 2016’da 29,5 milyon idi. Aradaki 1 buçuk milyonluk artış ciddi alarm veriyor. Dünya genelinde uyuşturucu kullanımı da aynı raporda 275 milyon olarak yer alıyor. Bu rakam 2016 raporunda 250 milyon olarak yer alıyordu. Aradaki 25 milyonluk artış uyuşturucuyu deneyen ve kullananların sayısında hızlı bir artış olduğunu gösteriyor.
Rapora göre 2016 yılında 192 milyon kişi esrar, 34 milyon kişi eroin, 21 milyon kişi ekstazi, 18 milyon kişi de kokain kullanmış. Özellikle Afganistan’da afyon üretimi 2016 yılından 2017 yılına kadar yüzde 65 oranında artarak 10.500 tona ulaşmış. Buna karşın 2016’da 91 ton eroin ele geçirilmiş. Hepimiz Google ya da diğer arama motorlarından ulaşmak istediğimiz bilgiye ulaşabiliyoruz. Ama bildiğimiz internetten çok daha farklı bir boyutta olan bir arama ağı daha var; darknet. Karanlık internet olarak da bilinen darknet, herkesin erişebildiği bir alan değil. Sadece kendi kullanıcılarına izin veren sistem dışarıya karşı bariyerlerini çekiyor. Darknet çoğunlukla illegal ve porno grafik içerikleri barındıran bir yapıda. Tüm bunlar içerisinde ciddi bir uyuşturucu ticaretine de sahip bir konumda. BM Dünya Uyuşturucu Raporunda bu defa internet üzerinden gelen uyuşturucu tehlikesine karşı da araştırma yapılmış durumda. Raporda yer alan bilgiye göre 2016’da darknet üzerinden gerçekleşen uyuşturucu ticaretinde yıllık 170-300 milyon dolar arası satış gerçekleşmiş. Bu derece büyük miktardaki para akışı, ne derece yüklü miktarda ticaret ve satışın gerçekleştiğini de gösteriyor. Türkiye ise diğer ülkelere kıyaslandığında önleme ve operasyonlar açısından iyi durumda. TUBİM (Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi) 2017 raporuna göre sadece 2016 yılında güvenlik güçlerinin terör örgütüne yönelik yaptığı 29 operasyonda 20 ton esrar, 68 milyon kök kenevir bitkisi yakalandı. Yine aynı raporda 2016 yılında uyuşturucuyla mücadele alanında 646.193 milyon lira kamu harcaması yapıldı. Tüm bu rakamlar da uyuşturucu bağımlılığının ne denli sosyal, ekonomik ve sağlık açısından önemli olduğunu gösteriyor.
Merak, sınırlarını aşma çabası, özenti, duygusal boşluk içerisinde olan gençleri bekleyen en büyük tehlike uyuşturucu. Özellikle son zamanlarda kullanımı giderek artan sentetik uyuşturucuların ilk kullanımı dahi ölüme yol açabiliyor. Uyuşturucu, kullanan kişide fizyolojik, psikolojik ve sosyal anlamda ciddi yıkımlar meydana getiriyor. Yanı sıra toplumsal, ekonomik birçok zarara yol açıyor. Devlet, kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, emniyet ve ailelerin topyekun mücadele etmesi gereken bu tehlikeye karşı Yeşilay, önleme, koruma ve rehabilitasyon çalışmalarıyla dünyaya örnek oluyor. Uyuşturucu bağımlılığı sadece kullananı değil, ailesini, çevresini de son derece olumsuz etkileyen bir hastalık. Uyuşturucu madde bağımlılığına karşı herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini söyleyen Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk; “Jeopolitik konum ve genç nüfusumuzdaki yoğunluk ülkemizde uyuşturucu maddelerin trafiğini de hareketlendirmekte. Ülkemiz ilgili her bakanlık, kuruluş ve sivil toplum kuruluşuyla uyuşturucu madde bağımlılığına karşı önleme, koruma, tedavi, rehabilitasyon ve emniyet alanında çok ciddi ve başarılı çalışmalar yapmakta, yapmaya da devam ediyor. Neredeyse kuruluşundan bu yana uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele eden Yeşilay da kaynaklarını, uzmanlığını, birikimini kullanarak bu bağımlılık türüyle eğitim, farkındalık ve rehabilitasyon alanında çok önemli ve insana dokunan, sonuç veren çalışmaları hayata geçirdi” dedi. Uyuşturucu bağımlılığına karşı önleme, koruma ve rehabilitasyon çalışmalarını Türkiye geneline yaygınlaştırdıklarını belirten Öztürk; “Türkiye geneline yaygınlaştırdığımız eğitimlerle anaokulundan yetişkin dönemine kadar herkes kendi yaş gruplarına göre bilgi sahibi oluyor. Türkiye genelinde başlatmış olduğum bağımlılık önleme temelli Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı (TBM) dünyada benzeri olmayan dev bir çalışma. Bugüne kadar TBM ile 13 milyon çocuğumuza ulaştık, dokunduk. Bunların yanı sıra bağımlılara ve ailelerine ücretsiz psiko-sosyal ve rehabilitasyon desteği verdiğimiz YEDAM ile bağımlılarımızı hayata tekrar kazandırıyoruz. Çok yakında ise bağımlıları rehabilite edecek ve bağımlılık döngüsünün önüne geçecek Türkiye Rehabilitasyon Modeli ile hayata geçireceğimiz Türkiye Rehabilitasyon Merkezleri de bağımlılarımızın temiz bir şekilde hayata atılmalarını sağlayacak.” dedi. Kurulacak olan rehabilitasyon merkezleri hakkında bilgi veren Öztürk konuşmasına şöyle devam etti; “Yeşilay’ın öncelikle 10 adet rehabilitasyon merkezi kurması Başbakanlığa bağlı Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu ile alınan bir karar. İlk olarak İstanbul’un üç ayrı noktasında; Bağcılar, Beykoz ve Eyüp Sultan’da ve Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Urfa, Samsun ile Van’da birer rehabilitasyon merkezi kuracağız. Diğer illerde yer tahsisi için çalışmalar devam ediyor. Her bir merkezde ortalama 30 kişi çalışacak, 40 kişi aynı anda yatarak rehabilitasyon hizmeti alabilecek. İlk merkezimiz 2019’un başında hizmet vermeye başlayacak. Ülkemizde tam zamanlı rehabilitasyon merkezlerinde 13 bin hasta bulunduğu tahmin ediliyor. Bu merkezlerin sayısı 40’a ulaştığında bağımlılık döngüsünün tekrarının olmayacağını ve bir bağımlının tedavi gördükten sonra tekrar maddeye başlamasının önüne geçileceğini düşünüyoruz.”
BM raporunda gençleri uyuşturucuya iten en önemli iki sebebin eğlence ve zor koşullar, yoksulluk gibi durumları unutmak olduğunu ifade eden Öztürk açıklamasına şu şekilde devam etti; “Merak, özenti, kendini ispat etme, aile sevgisinden yoksun olma, boşlukta olma maalesef gençlerimizi uyuşturucuya itebiliyor. Ailelerimizden isteğimiz çocuklarıyla ilgilensinler, onlarla konuşsunlar. Bağımlılık hakkında bilgi sahibi olsunlar.