Gaziantep’te ciddi manada Doğalgaz sıkıntısından haberiniz varmıdır.. Bunu derken doğalgaz yetmiyor veya yok anlamı çıkmasın lütfen.. Bu şehirde yaklaşık 10 bine yakın insan, onlara isterseniz müşteri diyelim, şu anda evlerine Doğalgaz bağlanmasını bekliyor. Ayların ihmali yüzünden alt yapısı doğalgaz olan binalarda çaresizce kışa girecekler. Öyle ciddi bir ihmallik yapıldı ki, Zorlu firması, adeta Gaziantep’i umursamadı ve bir kenara itti.. Önce bilgi vereyim; Zorlu Enerji Gaziantep Doğal Gaz Dağıtım bölge müdürü Sayın Tanju Koçak’ın görevi, Gaziantep ve Kilis illerini kapsayan lisans bölgesinde, doğal gaz dağıtım şirketinin Bölge Müdürü olarak, kendisine direk bağlı 5 Müdür ve 2 yönetici, toplam 152 çalışan ile birlikte lisans yükümlülüklerini yerine getirmek.. Ama Tanju bey sanırım Gaziantep’te fazla zamanını geçirmediğinden, ayrıca müteahhit ve taşeron konusunda planlı çalışma yaptırmadığından, kentte şu anda sırada bekleyen yaklaşık 10 bin belki de daha fazla müşterinin gazının bağlanmasını gerçekleştirmedi.. En az 6-7 müteahhit ve taşeronlarla çalışıp binaların doğalgaz bağlantısını yaptırması gerekirken yaptırmadı. Günde sadece 1, evet yanlış okumadınız yazıyla BİR müteahhitle koskoca şehrin doğalgaz bağlantısını yaptırmaya kalkıştı. O müteahhit de taş çatlasa günde 10 taneyi geçmeyen bağlantı yapabildi. Sonuçta şu anda çok ciddi bir sıkıntıya gelindi. Havalar soğudu, pandemi nedeniyle herkes evlerinde kalmak zorunda kaldı, ama doğalgazları bağlanmadığı için mutfaktaki ocağını yakamadı, evlerini ısıtamadı. BİNLERCE EV KIŞI DOĞALGAZSIZ GEÇİRECEKGelinen nokta maalesef kış öncesi 10 bine yakın ev ve binalarda doğalgaz yanmayacağı. Şimdi hemen harekete geçilse bile, 10 bine yakın abonenin doğalgazının bağlanması en az 7-8 ay sürecek. O da iyi bir planlamayla, seri çalışmayla ve daha fazla müteahhit ile taşeronla çalışılmayla olacak.. Fazla söze gerek duymuyorum, sadece gelinen noktayı Gaziantep’in resmen ihmal edilmesine bağlıyorum.. ÇİMENTO DÜNYASINDA NELER OLUYOR Bir de çimento krizi var Gaziantep’te.. Koskoca memlekette çimento bulunamıyor. Var aslında ama önemli bölümü ihracata gidiyor. Çünkü örneğin iç piyasada torbası 25 liraysa, üretenler bunu ihracat yoluyla 50 liraya satıyor. Şikayetler inanılmaz. Şu anda gerek özel sektör, gerekse kamu yatırımları nedeniyle Gaziantep çok canlı. Ama çimento maalesef kısıtlı. Bunda pandemi nedeniyle işler yavaşlar diye ihracata yönelinmesi.. Ama nihayetinde bir şehir gerçeği var. O da eskisi gibi hemen beton alamıyorsunuz. 45-ila 60 gün sıra veriliyor. Şaka gibi yani.. Bayilere günlük 300 torba kota konuluyormuş. Haliyle büyük bir kargaşa yaşanıyor. Çok detayına girmeyeyim, çünkü bu gelişmeye isyan eden Abdulbari Sevinç isimli sektörün içindeki bir arkadaşımız, sosyal medya hesabında herşeyi tüm çıplaklığıyla dile getirmiş. Okuyunca Gaziantep'teki inşaat sektörünün durumunu net şekilde anlayacaksınız.. Buyrun okuyalım: “Çok değerli sorumlu arkadaşlarım bugüne kadar hiçbir şikayetimi gündeme taşımadım ama yaklaşık üç aydan beri inşaat sektörü büyük sıkıntılar yaşıyor sıkıntının sebebi daire satmamak değil ekonomi değil neticede ekonomi inişli çıkışlı her zaman oluyor ve aşıyoruz bir şekilde, ama bugünkü sıkıntı beton çimento vs hammadde sıkıntısı yaşıyoruz. Para var, parasını ödemişim ama betonu haftalar geçiyor dökemiyoruz. Oyum oyum oynatıyorlar, işlerimiz aksıyor kalıpçı boş kalıyor Demirci SIVACI duvarcı vs bütün inşaat kesimi böyle giderse on binlerce insan işsiz kalacak. Neymiş sıkıntı, çimento ihracata gidiyor. İhracatı batsın bize lazım olanı bize vermiyorsunuz, İhracat yapıyorsunuz öyle mi ? Bu nasıl bir iş buna dur diyecek kimse yok mu, illa Cumhurbaşkanı mı devreye girecek, yok mu bu işin Bakanı valisi sorumlusu sivil toplum odaları ? Niye bize sahip çıkmıyorsunuz ? işi bilen yok mu nasıl bir ülke herkes susuyor, herkesin keyfi yerinde, herkes aidatını alıyor, maaşını alıyor, ekmek elden su gölden. Bu deyim ağır oldu ama gerçekten ciddi sıkıntı yaşıyoruz. Bu ülke hepimizin, herkes kendine düşen sorumluluğunu yerine getirsin lütfen. Sorumlu kimse ilgilensin, parasını verdiğimiz betonu alamıyoruz kalifiye eleman bulamıyoruz, istediğimiz kaliteli işi çıkaramıyoruz, işleri bu şekilde takip edemiyoruz, işime de gitmek istemiyorum. İnşaallah bu sıkıntıyı görürler, Cumhurbaşkanının kulağına gitmeden çözerler saygılar..” Benim ekleyecek neyim olabilir ki bu feryada. Umarım dikkate alınır ve bu çimento sorunu da bir nebze çözülür.. VİRÜSE ALDIRIŞ ETMEYENLER BUNU OKUMALI Sağlık sektöründen bir arkadaşımız gönderdi. Sözüne güvenilir olduğu için sizlerle paylaşmaya karar verdim. Koronavirüs konusunda şu anda inanılmaz sıkıntılar yaşanıyor. Çevremizdeki arkadaşlar bir bir aramızdan ayrılıyor. Moralimiz bozulup duruyor. Hastanede doktorların perişan olduğu yetmiyormuş gibi, birde durumları kritik olanlarımız var. Sağlık çalışanlarımız da öyle. Son duyduğum Şehitkamil Hastanesinde Göğüs hastalıkları uzmanı Hüseyin Süyür yoğun bakımda yatıyormuş ve durumu da kritikmiş. Yakın arkadaşım siyaset ve iş dünyasının sevilen ismi Muhammet Aydıner’in de dün yoğun bakımda olduğunu öğrendim. Kaldı ki kendine iyi bakan birisiydi. Görünen o ki, lütfen bu işi ciddiye alın. Bakın Cerrahpaşa’da yapılan çalışmada çıkan sonuç tam bir kabus sanki.. İyi okuyun ve lütfen kendinize dikkat edin.. “Arkadaşlar Cerrahpaşa’da 3 aylık bir calışma yapıldı . Hastane etrafına havadan numune alma cihazları koyuldu . Sonuç dehşet verici çıkmış . Sakin yerlerde bile havada askıda virüse rastlanmış . Bu durumda etrafta kimse olmasa bile maske takın . Araçlarda da dış havalandırmadan havadaki virüs araç içine gelebilir . Araç içinde de bu nedenle maske takmak önemli . Zor bir dönemden geçiyoruz . Virüsün hastalık yapma kabiliyeti ve bulaşma hızı gecen yıla göre önemli oranda artmış durumda . Hastaneler dolu . Yoğun bakımlarda yer yok . Korunmak şart . Bu bilgi bana güvendiğim bir arkadaştan geldi. Kendisi emekli bir akademisyen. Profesör. Kalp damar cerrahı. Tüm üniversitelerde talebeleri (artık onlar da profesör) var. Yaptıkları çalışmayı hocalarıyla paylaşmışlar. Hiç şüphesiz ki yerçekimi nedeniyle virüs taşıyan partiküllerin yere düşmesi beklenir. Anca bu düşüş süresi partikül büyüklüğüne bağlı olarak çok uzayabiliyor. Ayrıca hastane çevresinden alınan örneklerdeki virüs yoğunluğunun çok yüksek olması normaldir. İstanbul gibi bağıl nemi yüksek bölgelerde virüslerin havada kalma sürelerinin uzaması da beklenen bir durumdur. (Bu kabil durumlarda Afrika tozunun ülkemize kadar gelebilmesi, çamur yağması bilinen bir durumdur). Bana göre ulaşılan sonuçlar mantıklı. Selamlarımla...Sağlıkla kalın . ASIL SUÇLU CHP GENEL MERKEZİDİR Günlerdir Gaziantep siyasetinde CHP konuşuluyor. Biliyorsunuz il dahil tüm ilçeleri durup dururken toptan görevden alındı. Yerlerine de atama yapılmadı. Yani Gaziantep kendi haline terkedildi. Bunun gerekçesi de güya partililere ders vermek.. İşte orada durmak lazım. Yıllardır genel merkezdekiler Gaziantep’te bazı kesimlerle ahbap çavuş ilişkisi içine girdiler. Partinin kentteki durumunu araştırmadılar. Sembolik temaslar kurdular ve yiyip içip, yanlarında da paket paket tatlılarla Ankara’ya döndüler. Bu anlayış sürekli devam etti. Haliyle Gaziantep’i 15-20 kişinin inisiyatifine bıraktılar. İşte o 15-20 kişi, toplasan çevresiyle birlikte 200’ü geçmeyen kesim, yıllar boyu CHP’yi yönetti. Kimseyi partiye sokmadılar, babalarının malı gibi partiyi tepe tepe kullandılar. Haliyle halkın ve kentin sorunuyla ilgilenmeyi bir kenara bıraktılar. Genel başkanlar geldi onların da gözlerini boyadılar. Sonuçta yüzde 35 lerden 15 lere düştüler.. Bir zamanlar CHP’nin kalesi olan Gaziantep’te partiyi adeta erittiler.. Bunları söylüyorum diye sakın kimse kızmasın.. Gerçek bu çünkü.. Ben olayı kişisel noktaya getirmek istemiyorum.. Çünkü partinin başına kim gelse, belirli güçler onları yönetmeye kalkıyor. Partiye yeni hareket, taze kan, sanayici, müteşebbis, akademisyen ve özellikle genç ve kadın üye kazandırmayı istemiyorlar.. Bunlara azıcık direnenler her türlü baskıya maruz bırakılıyor. Tehdit bile ediliyor. Böylece göreve gelenler, parti içindeki küçük azınlıkları memnun etme politikası izlemek zorunda kalıyor. Büyük hayallerle geldiği partide, o azınlığın tahakkümü altına giriyor..500-1000 KİŞİ YÜZÜNDEN ONBİNLER PARTİDEN UZAKLAŞIYORBir gazeteci olarak aşağı yukarı son 30 yıl içinde CHP’de hep aynı kişileri gördüm.. Biri gidiyor diğeri geliyor. O biri tekrar geliyor, tekrar gidiyor, tekrar geliyor.. Tekrar gidiyor, tekrar geliyor.. Aynı durum genel merkez için de geçerli. Hep aynı isimler Gaziantep için karar veriyor. Son olarak alınan bu kararın zamanlama açısından yanlış olsa da doğruluk yönü elbette var.. Ama bu kafayla gidildiği müddetçe yine aynı fasit daire içinde dönüp durulacaktır.. O öyle bir kafa ki, görevden aldıkları ilçe başkanlarını Ankara’ya çağırıyorlar. Onlar da çıkıp “GÖREVDEN ALMADAN ÖNCE BİZİM GÖRÜŞLERİMİZİ ALABİLİRDİNİZ, BİZİM ONURUMUZLA OYNADINIZ, HAYIR GELMİYORUZ” diyemiyor ve tıpış tıpış gidiyorlar.. Sonra da Oğuz Kaan Salıcı beyin güya gaz aldığı ortamda elleri boş geri dönüyorlar.. Birisi çıkıp da HAYIR diyebilse, inanın çok şey değişecek. Ama yok.. Konuyu çok fazla uzatmak istemiyorum.. Çünkü CHP için ne yazsam az olacak. Bundan sonra ne olur bilemem elbette. Yetki bende olsa, partiden yıllardır ayağını çekmeyenlere teşekkür eder, onların bir kenara çekilmesini isterim. Ama CHP genel merkezinin buna cesaret edecek gücü yok.. Oysa bir yapsalar inanın partinin önü açılacak. Maalesef 500 bilemedin bin kişi yüzünden, onbinlerce insanın partiden uzaklaşmasına sebep oluyorlar, bunun farkında değiller.. LÜTFEN KENDİNİZE İYİ BAKIN