Son günlerde kamuoyunda en çok konuşulan konulardan birisi dış ticaret açığı. Peki dış ticaret açığı nedir, ülkemiz için önemi nedir, neden son günlerde hiç gündemden düşmüyor ve ülkemizin dış ticarette geldiği son durum nedir, yazımda bu hususları açıklamaya çalışacağım.Dış Ticaret Açığı Nedir?En basit anlatımıyla dış ticaret açığı, ülkelerin yurtdışına sattığı mal (ihracat) ile yurtdışından aldığı mal (ithalat) arasındaki olumsuz farktır. Başka bir ifadeyle, ithalatın ihracattan fazla olmasıdır.Ülkemizin dış ticaret açığı vermesinin nedenleri;1- Enerjide dışa bağımlı olmak,2- Doğal kaynakların yetersiz olması,3- Yerli üretimin, ihtiyacı karşılayacak düzeyde olmaması.Son 5 yıllık dış ticaret açığına baktığımızda (*);

Yıllar

Milyon Dolar

2018

53.985

2019

29.515

2020

49.879

2021

46.212

2022

109.539

(*) Kaynak: Ticaret Bakanlığı2022 yılı sonu itibariyle dış ticaret açığı %137 artarak 46 milyar 212 milyon dolardan, 109 milyar 539 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021 yılında %83,15 iken, 2022 yılının aynı döneminde %69,85’e geriledi.Gerek 2022 gerekse geçtiğimiz 2023 ilk ayında, dış ticaret açığının artarak devam ettiğini görmekteyiz. 2023 yılı Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre;• İhracat %10,4 oranında artışla 19 milyar 376 milyon dolar olurken,• İthalat %21,2 oranında artışla 33 milyar 742 milyon dolar oldu.• İhracatın ithalatı karşılama oranı 5,6 puan azalarak %57,4 olarak gerçekleşti.Enerjide dışa bağımlı olduğumuz için ithalatımızın içinde en yüksek kalemini enerji ithalatı oluşturmaktadır. Bu nedenle ithal ettiğimiz enerji verileri hariç tutularak dış ticaret dengesine baktığımızda, ihracatın ithalatı karşılama oranı 15,3 puan azalarak %73,0 olarak gerçekleştiğini görmekteyiz.2022 yılında tüm zamanların en büyük dış ticaret açığı gerçekleşmekle birlikte, 2023 yılının ilk ayında 14 milyar 366 milyon dolar ile tüm zamanların aylık bazda en yüksek dış ticaret açığı gerçekleşmiştir.TÜİK verilerine göre ihracatımız 2022 yılı Ocak-Aralık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %12,9 artmış, ithalatımız ise %34 oranında artmıştır.İhracatımız ithalatın gerisinde kaldığı müddetçe, maalesef dış ticaret açığı vermeye devam edeceğiz. Enerji ve altın ithalatını bile hesaplamaya dahil etmediğimizde, ihracatımızın ithalatı karşılamadığını görüyoruz.Ülkemizde ithalata bağımlı bir ihracat modelimiz var. Yani dışardan ithal ettiğimiz hammadde ya da yarı mamullerden elde edilen mamul ürünleri ihracat ettiğimiz için, ihracatı ne kadar artırmaya çalışırsak çalışalım ithalatımızı da artırmak zorunda kalıyoruz. Enerjide de dışa bağımlı olduğumuz için, bunun üzerine bir de enerji ithalatını eklediğimizde dış ticaret açığı vermemiz kaçınılmaz oluyor.Bu ihracat modeliyle dış ticaret açığını kapatma olasılığımız maalesef yok. 2022 yılı sonu itibariyle 1,44 Dolar olan ihraç ettiğimiz ürünlerin kilogram birim fiyatını artıramadığımız müddetçe dış ticaret açığımızda devam edecektir.Dış Ticaret Açığı Nasıl Kapanır?Dış ticaret açığının nasıl kapanacağının cevabı aslında çok basit. Ya ihracatın artırılması ya ithalat azaltılması ya da her ikisinin birlikte gerçekleştirilmesi gerekiyor. Ancak bunun uygulanabilmesi cevabı kadar basit değil.Çünkü bunun uygulanabilmesinin yolu üretimden geçiyor. Gerek ihracatın ithalata bağımlılığını azaltmak ve gerekse ihraç edilen ürünlerin kilogram birim fiyatını artırabilmenin yolu üretimden, üstelik katma değeri yüksek ürünler üretmekten geçiyor.Ancak ithalatımızın ciddi bir kısmının yatırım ve ara malı olması nedeniyle ithalatımızın azalması ihracatımızı da olumsuz etkileyecektir. İhracatımızın ithalata bağımlılığını azaltabilmek için, ihraç ettiğimiz ürünlerin imalatında kullanılan ara malların üretiminin de ülkemizde yapılması gerekmektedir. Ancak bu tek başına yeterli değildir. Katma değeri yüksek ürünler üretmediğimiz müddetçe istediğimiz hedeflere ulaşmamız sadece kâğıt üzerinde kalacaktır.İhracatımızın artması elbette olumlu bir gelişme olmakla birlikte, ithalata dayalı ihracat modelinden vazgeçmediğimiz ve reel sektöre, finans sektörü kadar destek verilmediği sürece cari açığımız artmaya devam edecektir.Finans sektörünün ana işlevi aslında reel sektörü desteklemektir. Ancak ülkemizde gelinen nokta, finans sektörü reel sektörü değil, reel sektör finans sektörünü destekler durumdadır. Yoksa bankacılık sektörünün 2022 yılında, bir önceki yıla göre kârlılığını yüzde 366,4 oranında artırması üstelik bunun faiz gelirlerindeki artıştan kaynaklanması başka nasıl izah edilebilir.Dış ticaret açığının rekor seviyelere ulaştığı bir dönemde bankacılık sektörünün de karlılığının rekor seviyelere ulaşması sizce bir tesadüf müdür? Elbette tesadüf değil. Finans sektörünün reel sektör üzerinden yüksek kârlara ulaşması, mevcut durumda maliye ve para politikalarının tekrar gözden geçirilmesini zorunlu kılmaktadır.Tüm okuyucularıma sağlıklı günler dilerim.