Ve İzmirrrrrrrr..
Benim için esas şehir. Gözümde büyülediğim, kokusunu özlediğim cennet. İzmir sınırlarına ne zaman adım atsam kalbim daha bir başka çarpar. Aşk budur sanırım. Salınırım taşında toprağında deşer bulurum avuç avuç güzellik.
Bu şehiri anlamak için yaşamaya çokta gerek yok aslında. Seyredip içine çekmende yeter.
Uçaktan indim karşılama heyeti karşımda. Sonsuz özlemimizi dindirip hemen eve vardık. Allah Allah balkon sefası bizi bekler.
Simit değil gevrek, incir değil bardacık, domat, boyoz, İzmir tulumu herşey hemşerim. Masada cümbüş var.
Biz balkonda masaya kurulduk hemen. Zaten hakiki İzmirliyseniz bir balkonunuz ve akşam 5 çayınızın yanında gevrek peynir keyfiniz mutlaka vardır .Buranın kuralı bu.
Sıcacık gevreğin yanında tulum peyniri.Of of.
Ve sizin manzarınızda olmazsa olmaz kapı önü lokmacıları. Bu İzmir'de asla aç kalmazsınız. Size bu satırları döktürürken bile bir yandan da lokmaları indiriyorum mideye. Allah kabul etsin.
Çocuğu sünnet yaptınız lokma dökülür.Ev aldınız lokma dökülür. Hep bir bahane vardır lokma için. Hiç unutmuyorum kuzenim küçük İzmir'de yaşamıyorlar haliyle bilmiyor. Lokma al gel şurdan dedik. Eline tutuşturduk bir kaseyi. Gitti aldı para uzatmış gülmüşler. Yana yakıla geldi. 'Benden para almadılar' şöyle böyle. Kızım bu hayır için diyoruz yok anlamıyor.
'Adım başı mı hayır var bu memlekette?' diye söylenip durdu.
Eeee gavur mavur derler ama , bu memlekette de aç kalmazsınız allaha şükür.
Balkon efil efil esiyor. Güneş batmak üzere. Deniz köpük köpük dalgalanıyor. Soframız orta yerde açık. Çaylar gidiyor, kahveler geliyor.
İki lafın belini kırıyoruz. Yasemen kokusu alıp başını gitmiş. İzmir'in camı bacasından begonviller sarkmış. Mor sümbüllü evler cıvıl cıvıl. İnsanın içini açıyor.
Güzellik başa bela..
Sokaklardan topuk sesleri yükseliyor. Özlediğim başka güzellikler. İnce uzun sarışın nazik İzmir kızları. Eşi benzeri yok bunların. Efsaneyiz biz mütevazı olamayacağım kusura bakmayın. Salına salına süzülüyorlar göz ucumdan. Saçları uçuş uçuş. Etekler tepelerinde. Biride dönüp baksın. Sıkar.
Yer o kafasına topukluları. Zaten esas buralıysan da göz ucuyla bile bakmazsın. Alışmıştır gözü güzele.
Parmak uçlarında kibar kibar yürürler, deniz kokarlar. Gün gelir denizi bile kıskandırırlar .Sulak yer insanı boylu poslu olurlar.
Meltemi estirir edası çalımı. Yanık akşam güneşini martıların kanatlarında söndürürlür. Yıldızı yakamozu ah İzmirim ah.. Bambaşkadır. Medeniyet fışkırır körfezinden.
Saat akşamı buldu. Güneş neferini kuşandı. Rüzgarı davet çıkarıyor sokaklarına. Bisikletimi alıp kordona vurdum kendimi. Sahilin ucundan usul usul İzmir turu vakti.
Cigarasını Ege denizine karşı tellendirenlerin önünden geçtim. El ele tutuşan sevgililerin aşk kokusunu kokladım. Ağıt yakan kordon sevdalıların önünden bastım geçtim. Kadehler şaha kalkmış. Kalpleri egede atan başka insanları geçtim. Karşı kıyılara daldım şöyle. Fayton sesleriyle uyandım uykumdan.
Bisikletimin sepetine anılarımı topladım, hasretimi dindirdim. Yüzüme çarpan dalgaları sildim. Martılara bir kaç lokma birşeyler attım.
Vee kendimi evime attım. Satır satır ezberledim İzmir'i. Unuttuğum her detayı hatırladım. Memleket aşkım tavan yaptı yine bende.
Kumrumu paket yaptırdım balkonuma kuruldum. Bu sefer 35,5 buçuğu tam karşıma aldım. Başladım babamdan 'biz zamanında konaktan denize'girerdik anılarını dinlemeye...
Her hecesiyle yeniden hayat bulduğum güzel şehirde tatil başlasın artık.
Balkon keyfinden sonra ilk adres Çeşme. Dilimde kelimerle nereye kadarsa oraya kadar Çeşme, Alaçatı.
Hafiften yaz başlasın. Tenler bronzlaşsın. Kalkıp bakayım hemen her yer yerli yerinde mi acaba?
Yıldız burnunda önce çay, kumru. Sahilde midye limonata.
Tutmayın beni Çeşme damarlarımda dolanıyor!..