Ünverdi, “Pandemiyle birlikte alışkanlıklarımız, yaşam şeklimiz hızla değişirken, merkezinde ‘dijitalleşmenin’ olduğu ‘yeni bir dünya düzenine’ doğru hızla ilerliyoruz. Büyük bir yol ayrımı ve dönüşümün içerisindeyiz, bu dönüşüme de ayak uydurmak zorundayız” dedi, ZOR BİR YIL OLDU“Tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz için de 2020 yılı pandemi, doğal afetler ve birbirinden farklı sorunlarla mücadele ettiğimiz zor bir yıl oldu” diyen Ünverdi, “Bu süreci önümüzdeki zamanlarda sanırım pandemi öncesi ve pandemi sonrası olarak ikiye ayıracağız. Pandemiyle birlikte alışkanlıklarımız, yaşam şeklimiz hızla değişirken, merkezinde ‘dijitalleşmenin’ olduğu ‘yeni bir dünya düzenine’ doğru hızla ilerliyoruz. Büyük bir yol ayrımı ve dönüşümün içerisindeyiz, bu dönüşüme de ayak uydurmak zorundayız. 2019 yılı zorlu başlasa da ülkemiz üçüncü çeyrekte yüzde 0.9 büyümüş ve dördüncü çeyrekte yüzde 6 büyüme gerçekleştirmişti. Bu rakamlarla birlikte 2020 yılına umutla başlamıştık lakin pandemiyle birlikte tüm dünya ekonomileri büyük bir şok yaşadı. 2020 yılının ilk çeyreğinde Türkiye yüzde 4,5 oranında büyüdü ancak, ülkemizde de ilk olarak mart ayında görülen salgınla birlikte uluslararası ticaret sekteye uğradı. Gümrüklerin kapatmasıyla birlikte ihracatımızda aksamalar yaşadık. Ekonomimizin temelini oluşturan üretim ve ihracattaki durgunluk maalesef iş dünyamızı olumsuz etkiledi. Pandemi sürecini başarıyla atlatanlar bu yeni dünyada öncü rol üstlenecekler” şeklinde konuştu. TÜRKİYE AVANTAJLI BİR ÜLKEÜnverdi, “Avrupa pandemiyle birlikte tek tedarik merkezi ile çalışmanın sıkıntılarını acı da olsa yaşayarak gördü. Pandemi dolayısıyla Çin’e karşı dünyada bir uzaklaşma söz konusu. Makul fiyata kaliteli ürerim yapan ülkemiz, Avrupa’ya yakınlığı ile de dolaylı tedarikçi olmaktan çıkıp doğrudan tedarikçi olma yönünde ilerliyor. Bununla birlikte savunma sanayindeki adımlar, yerli otomotiv, keşfedilen doğalgaz rezervleri geleceğimiz adına umut veriyor. Sanayi devrimlerini kaçırmış bir ülke olarak kurulacak bu yeni dünya düzenini bir fırsat olarak görüyorum. Dünyada oyun yeniden kuruluyor ve sıfırdan başlama imkanı sunuyor. Tabi ülke olarak bizim de kendimizi sorgulamamız, “yeni normaller” ile yeni bir konumlandırmaya hazır olmamız çok önemli. Burada değer algılarını da değiştirmek zorundayız. Bilim insanlarına, sağlığa, eğitime, teknolojiye ve Ar-Ge’ye daha çok yatırım yapmalıyız. Özellikle dijitalleşmeye ve teknolojiye daha fazla kaynak ayırmalıyız. Yerli ve milli teknolojilerle katma değeri yüksek üretimler gerçekleştirmeliyiz” dedi. HABER MERKEZİ