Günümüzün dijital dünyasında 'ötekini, acımasız yöntemlerle yok etme ihtişamı(!) sağ olsun sosyal medya ve bilişim sistemleri sayesinde bebeklik çağına kadar indi. Bazı okuyucularımızdan 'Sosyal medya arenasında dijital şiddet mağduru olan kişi ve kurumlar konusunu işlemek için mailler alıyoruz. Oysa ne zamandır 'sosyal medyanın acımasızlığını kaleme almayı planlıyordum. Malum, içinde bulunduğumuz zaman dezenformasyon çağı. Dezenformasyon : 'bilgiyi çarpıtma, bilgiyi tahrif etme, yanlış bilgilendirme anlamlarına geliyor.

Dezenformasyon, yanlış veya doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak yayılan bilgi Dilimize 'kasten yanlış haberyayarak gerilim yaratma yöntemi, tahrikçilik' anlamlarında Fransızcadan girmiştir. Hasmı rencide etmeyi, aşağılayıp küçük düşürmeyi amaçlayan Karşı propaganda ile benzerlik taşır. Sahte belge, el yazısı, fotomontaj ve montaj filmler ile fabrikasyon istihbarat ve dedikoduların duyurulması gibi yöntemleri bulunur.

Sosyal alanda bireyleri ve toplumları yönlendirmek amacıyla, yanlış bilgi ve haber vermek için kullanılan en önemli kullanılan araçlarından biridir. Bir kere, sosyal medya kontrolsüz bir alan. Bireysel sorumluluk da yok. Diyelim hedefte olan ve yıpratılmak istenen kişi ya da kurumu alt etmek için sosyal medya bulunmaz bir fırsat.

Bundan seneler evvel medyada bir kişi ya da kurum hakkında masa başında, aslı astarı olmayan bir haber yapıldığı vakit, önce o basın kuruluşu tekzip yayımlardı. Maddi ya da manevi tazminat öderdi. Ama şimdilerde öyle değil.

Sosyal medyada açılan sahte bir hesapla istenilen ses kaydını, kurban seçilen insanın fotoğraflarını(!) fotomontajla da süsleyip servise koyulduğu zaman, yüz binlerce insana aynı anda bir malzeme sunma imkanı vermiş olunur. Belirtelim. Yayımlanan belge, bilgi, haber, yorum, fotoğraf, tutar tutmaz.

Önemli değil.

Bir tutmaz. İkincide tutar.Vukuu şuyundan beterdiye bir tabir vardır. Tehdit, karalama, itibarsızlaştırma, tahkir ya da tezyif gibi kavramlar tutmazsa da söylentisi yeter. Sosyal medyada 'Dijital şiddet ile ilgili elimde Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfının derlediği veriler mevcut.

Geçen yıl şiddete uğradıkları gerekçesiyle kendilerine başvuran bin 133 kadın ve çocuktan 20′si 'dijital şiddete maruz kaldım' diyor. 2014 yılının ilk 3 ayında ise, Mor Çatıya başvuran 277 kadın ve çocuğun 6′sı dijital şiddet mağduru. Bu rakamların sadece Mor Çatıya yapılan başvurulardan oluştuğunu, Türkiye genelinde bu rakamların oldukça yüksek olacağına dikkat çeken Mor Çatı Gönüllüsü, avukat Selin Nakipoğlu, 'Şiddetin 7/24 kesintisiz uygulanabileceği araçlar ve mecralar oluştu. Bu da yeni bir şiddet türü olarak dijital şiddetin hayatımıza girmesine neden oldu.

Sosyal medya üzerinden şantaj, tehdit, iftira, taciz ve hakaret de yoğun şekilde karşımıza çıkıyor. Kadınlar, erkek tarafından 'Fotoğrafını yayınlarım, özel konuşmalarımızı ifşa ederim şeklinde tehditlerle karşılaşıyor' bilgisini veriyor.

Ayrıca cep telefonları aracılığıyla kadının her an nerede olduğunu takip etmenin de mümkün olduğuna dikkat çeken Nakipoğlu, dijital şiddetin kısa mesajlarla taciz etmek, e-posta şifrelerini kırmak veya kadının şifreyi vermesine zorlamak, vermezse fiziki şiddet uygulamak, arkadaş bağlantılarına ulaşmak, kadının özel fotoğraflarını, görüntülerini, özel konuşmalarını yaymakla tehdit, şantaj şeklinde sıralanabileceğini söylüyor. 'Dijital şiddet yüzünden hayatı kabusa dönen kadınlar var' diye konuşan Nakipoğlu, 'Bilişim suçlarıyla mücadelede, klasik suçlara ilişkin yaklaşımlar, son derece yetersiz ve başarısız oluyor. Güncel ve yeterli bir mevzuatın olması gerekiyor. Acilen ihtisas mahkemelerinin kurulması şart' diyor.

Derlediğim bazı dijital tehditleri paylaşmak istedim.

- İstanbul Sarıyerde dört yıl önce bir anne, küçük kızını webcam ile soyundurup taciz ettikleri iddiasıyla savcılığa başvurdu. Zanlı Orhan Y. tutuklandı.

- İstanbulda yaşıtı bir kız çocuğu gibi davranarak internette bağlantı kurduğu 11 yaşındaki ilköğretim okulu öğrencisini kaydettiği görüntüsüyle tehdit eden T.A. (36) tutuklandı.

- Diyarbakırlı bir genç ile İsviçrede yaşayan bir genç kız arasında sanal ortamda başlayan ilişki mahkemelik oldu.

- İsviçrede yaşayan Ş.İ. (16) adlı kızın çıplak görüntülerinin internet üzerinden yayımlanmasıyla ilgili, Diyarbakırda 4 kişi hakkında şantaj, cinsel istismar ve tehdit suçlarından dava açıldı. Bu tür olaylar medyaya yansıyan vakalar. Sosyal medya çok boyutlu bir olgu. Bütün yönleriyle ele alınmasında fayda var. Yoksa fotoğrafın bütün boyutlarını görmek mümkün olmayabilir.

Örneğin; Twitter gibi güçlü hipnotik telkin aracıyla özellikle genç kitlenin iyi ya da kötü amaçlar için etki altına alınabileceğini anlatan Hipnoz uzmanı Mehmet Başkak, bu durumu 'intihar konulu bir örnekle açıklıyor: 'Organize bir ekip tarafından liseli gençlerin art arda intihar ettiği şeklinde tweetler, görsel malzemeyle beslense ve sürekli tekrar edilse, basın tarafından bu tweetler haber yapılsa ve sonra o haberler tekrar tweetlense ve bu kısır döngü bir iki hafta devam etse, bu psikolojik ruh haline kendini kaptıran ve yatkın olan benzer yaş gruplarındaki gençlerin gerçek intihar girişimleriyle karşı karşıya kalabiliriz!' Bireyleri engellemek yerine bilinçlendirmek, yasaklamak yerine sosyal medyanın kötüye kullanımını legal yollarla önlemeye çalışmak gerektiğinin altını çizen Başkak, medya okuryazarlığı kavramının yanına sosyal medya okuryazarlığını da koymanın şart olduğunu sözlerine ekliyor. Görüldüğü gibi sosyal medyanın kurbanları sadece erkekler değil, kadınlar ve çocuklar da var.