Devlet insanın cansız kutsalı, insan yaratılmışların en kutsalı.Biri olmadan diğeri anlamsız, içi boş bir kavramdan ötesi yok.Yüzyıllar önce Şeyh Edebali; "İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN" buyurmuş.Müthiş anlamlar ifade eden, her devirde anlamını yitirmeyecek büyülü bir cümle.Devleti yönetenler için, halkı temsil edenler için en anlamlı parola.İnsanı Yaşatmak sadece nefes alıp vermesini sağlamak değil tabi ki. Nasıl ki insanın yaşayabilmesi için vatana, bayrağa, toprağa ihtiyacı var.Devletin de o toprağı işleyecek çiftçiye, o vatan için savaşacak askere , bayrağı dalgalandıracak, varlığını devam ettirecek insan gücüne ihtiyacı var.Bunun adı bazen bürokrat, bazen memur, bazen işçi...Devletler imkân ve güçleri nispetinde vatandaşının hayat standardını ve kalitesini artırmak ister.Vatandaş aidiyet duygusu nispetinde en iyi şartlarda yaşamak...Gelişen sosyal devlet ilkesi gereği, güçlenen devletler vatandaşına daha iyisini vermeye başlamıştır. Devletler için Milli Gelirin vatandaşlar arasında eşit paylaşımı hedef olsa da genelde külfette eşitlik sağlanmıştır. Zenginden alıp fakire verme, dar gelirliyi vergi yükü altında ezmeme düşüncesi söylemden öteye geçememiştir.Milli gelirin adil paylaştırıldığı İsviçre, Norveç, Finlandiya, Danimarka gibi insanı mutlu ülkeler, gelişmekte olan ülke vatandaşları için cazibe merkezi olmuştur.Devletin en önemli görevi sorumluluklarından biri de İSTİHTAM yaratmaktır, bu bir lütuf değil görevdir.Devlet insanları bazen kendi bünyesinde, bazen de teşvik ettiği kurum kuruluşlar aracılığı ile çalıştırır. Birçok kişinin birden fazla işte çalıştırıldığı gibi.Ülkemizde Cumhuriyet tarihi boyunca çeşitli istihdam modelleri denenmiş, devlet memurluğu, devlet işçiliği, mevsimlik, taşeron, değişik tarihlerde çıkan kanun-kararnamelerle çalıştırılan milyonlarca insanımız var.Bunlardan biride 08.06.2018 de çıkan "696 Sayılı KHK'ya Göre Vizelenen Geçici İşçi Pozisyonları ve Sürekli İşçi Kadroları" ile MEB 'de istihdam edilen 32 bin işçi.Yani okulun temizliğinden, öğlencilerimizin korunup, kollanmasına kadar emanet ettiğimiz insanlar, devlet memuru değiller ama işçi oldukları da belirsiz.!.Bu insanlarda yıllarca taşerondan kadroya geçme hayali kurup, sonrası oluşturulan ucube sistem sayesinde hayal kırıklığı yaşayan emekçiler.Düşünsenize devlet dairesinde istihdam ediliyorsunuz 10 ay maaşa mahkumsunuz.2 ay okullar kapalı siz açlığa mahkumsunuz.Kadroya geçişlerinin ilk yılında her milli eğitim çalışanı gibi 12 ay maaş alıp Sonrası nedendir bilinmez ikinci yılda 10 ay maaşa mahkûm edilmişler.Diğer zamanlarda bu durumu kabul etmek mümkün değil ama pandemi koşullarında hiç kabul edilemez, hiç doğru değil.İşin daha garibi bu 32 bin Kanuni uyuşmazlıklar nedeniyle de bu iki aylık sürede işsizlik maaşından da faydalanamıyorlar ve daha daha ilginci bu iki aylık sürede başka bir işte çalışmaya kalksalar sözleşmeleri yenilenmiyor.Ve geldiğimiz noktada haklı olarak seslerini duyurmak için, her kapıyı çalıyorlar Hacı Bektaş Veli dediği gibi "Benim Kâbe'm insandır. Hiçbir milleti ve hiçbir insanı ayıplamayınız." bizde bu sesi duyurmak durumundayız.Artık bu sese Aile Sosyal Güvenlik Bakanı Sn. Zehra Zümrüt SELÇUK mu , Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya SELÇUK mu kulak verir yoksa Sayın Cumhurbaşkanına kadar gider mi bilemiyoruz ama çözümü şart... "Yazın okulların tatil olmasıyla 696 KHK M.E.B geçici işçilerin iş akdi askıya alınmaktadır. M.E.B çalışanları olarak 10 ay geçici olmak yani temmuz ve ağustos aylarında işsiz kalmak bizi derinden etkilemektedir.Zaten aldığımız asgari ücret ev giderleri kira faturalar kredi kartı aidatları derken ay başını getiremiyoruz. MEB çalışanları olarak devletimizden tek isteğimiz bu iki aylık sürede bize yardımcı olmaları ve çalışma süremizin 12 ay olması ve geçici ibaresinin kaldırılmasıdır. Yaz aylarında iş arıyoruz. Kimse bu iki ay için bize iş vermiyor. İş bulamıyoruz.Bu iki ayda kendi kurumumuzda çalışmak istiyoruz.Devletimizden yardım istiyoruz. İşsizlik ödeneğinden faydalanamıyoruz. Siz kadrolusunuz diyorlar ama iki ay işsiz kalıyoruz.Devletimizin bu iki ay M.E.B çalışanlarının mağduriyetini gidereceğine inanıyor saygılar sunuyoruz...." 32 bin kişinin adına benim gibi ulaşabildikleri kişilere ilettikleri metinde sorun ve sıkıntılarını gayet net bir şekilde dile getirmişler bizde yardımcı olmak adına dile getirdik takdir yetkililerimizde. Müşterek dualarda unutulmamak dileklerimle Hayırlı Cumalar.