MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, bugün ne yaşanıyorsa hangi sorunla boğuşuluyorsa dünden bağımsız olmadığını belirterek, "Çetrefilleşen meselelerimizin muhakkak ki tarihi bir arka planı vardır. Bu arka plan uzak ya da yakın bir geçmişe dayanabilecektir. Çözümü ertelenmiş problemler zaman içinde büyümektedir. İhmaller bir süre sonra yerine pişmanlıklara bırakmaktadır. Özellikle son yıllarda devlet, toplum ve siyaset hayatında bunun çok sayıda misalleri vardır.

Türkiye şu anda önünü görmekten mahrumsa, geleceği okuma ve anlamlandırma bunalımıyla sarsılıyorsa, öncelikle sorumluluk mertebesinde samimiyetle özeleştiri yapmak durumundadır. Sorulması gereken ilk soru, ülkemizin bu içler acısı tuzağa nasıl düştüğü fikir ve fiilleriyle bu çıkmazın faillerinin kimlerden oluştuğudur. İkinci aşamadaki vahamet düzeyindeki yanlışların tekerrür etmemesi, denge, düzen ve istikrarın temini için nelerin hangi hız ve kıvamda yapılması gerektiğini hem aklen, hem vicdanen, hem de siyasi ve entelektüel boyutlarıyla sorgulamaktır. Ülkemiz kaskatı kesilmiş uzun süreli bir siyasi cepheleşme sürecinden sonra 15 Temmuz akşamının vahşi kalkışmasıyla irkilmiştir. Türkiye 1 Kasım milletvekili genel seçimlerinden önce aşırı gerilmiş, uzlaşma ve anlaşmanın dışlanmasıyla milletimiz bitap ve yorgun düşmüştür" diye konuştu.

Türkiye’nin 7 Haziran’da hız ve ivme kazanan, 1 Kasım’da derinleşip çatallaşan uzun süreli huzursuzluk dönemini henüz atlatamadığını kaydeden Bahçeli, şunları kaydetti:

İçinden geçtiğimiz sorun ve sıkıntıları kavrayabilmek, daha sonra da aşabilmek için öncelikle 7 Haziran’dan itibaren etkin olan yanlış siyaset dilini teşhis ve tedavi etmek şarttır. Kutuplaşmanın soğuk yüzüyle siyasi ve ideolojik ayrışmanın yıldırıcı hamleleriyle Türkiye’nin tarihi hak ve çıkarlarını savunmamız akla yatkın değildir. 7 Haziran - 1 Kasım arasında yaşananları tarih elbette yazacak o dönemdeki siyasi tarafların nerede durduklarını objektif olarak açıklayacaktır. İşte o zaman MHP’nin hakkı Allah’ın izniyle teslim edilecek, haklı duruşu, Haktan ve halktan yana tutumu da teyit edilecektir. Bize hayırcı diyenler, koalisyondan kaçtığımızı uyduranlar günü geldiğinde eğer yaşıyorlarsa mahcup olacaklar varsa vicdanları azap içinde kıvranacaktır. 7 Haziran'dan sonra Türkiye’nin derlenip toparlanması için yol ve yöntemler gösterdik formüller ürettik, hata mı ettik? Seçimden en çok oyu alan AKP ile CHP hükümet kursun, bu ülkenin hayrınadır, milli birlik ve beraberlik için bulunmaz bir fırsattır dedik, 32 gün toplanıp toplanıp dağıldılar istikşafiden inkişafı aşamaya geçemediler. Bizi yüzde 60’lık bloğa mahkum etmeye kalkıştılar, PKK ve İmralı canisiyle ortaklığa sürüklenmek için çırpındılar, oyunu bozunca adeta kudurdular deliye döndüler. CHP’nin kuyruk acısı ta buraya dayanmaktadır. Sırf bu yüzden eleştirildik, saldırılara uğradık. Ancak şunu bilmiyorlar ki inançlarımızla, Türkiye’nin gerçekleriyle, milletimizin beklentileriyle bağdaşmayan bir koalisyona sonu ölümde olsa girmeyiz, giremeyiz.

FETÖ İLE MÜCADELE İNANDIRICILIĞI YİTİRECEKTİR

15 Temmuz FETÖ darbe kalkışması taşları yerinden oynatmıştır. Türkiye adı konmamış ilanı yapılmamış bir Mondros ve Sevr süreciyle karşı karşıya kalmıştır. Siyasi tükenmişlik hali darbeci teröristlere kapı aralamıştır.

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi siyasi ve toplumsal dengeleri sarsmıştır. FETÖ ile süren mücadelenin sosyal maliyetini hesaba katmak zorunludur. 29 Ekim'de yayınlanan KHK'lar ile 10 bin memur ihraç edilmiştir. İade edilenlerin sayısı da az düzeydedir. FETÖ ile bağlantılı olanlar devletin hiçbir kadamesinde tutulmamalıdır.

Ancak sürekli artan şikayetleri etraflıca incelemeden insanları açlığa itmek insani değerlerle örtüşmemektedir. İktidarın daha soğuk kanlı hareket etmesi başlıca tavsiyemizdir. Hukukun temel ilkelerinden ayrılmamalıdır. Garsona, sıvacıya, ebe ve hemşireye kadar inen ama hala siyasete girmeyen, üst mevkilere ulaşmayan FETÖ’yle mücadele bu gidişle inandırıcılığını yitirecektir.

İDAM ÇIKIŞI

Cumhurbaşkanı idama gönüllüdür ve onaylayacağını beyan etmiştir. Başbakan da idamın toplumsal talep olduğunu ifade ederek, Meclis'te uzlaşma olması durumunda destekleyeceklerini söylemiştir. İdam cezasına bakışımız net ve bellidir. MHP idam konusunda tavrını gösterirken, karşımızda oluşan gökyüzü koalisyonu tavrını belli etmiştir. Madem idama ihtiyaç var, milletimiz bunu istemekte, o halde fuzuli konuşmaya, kaçak güreşmeye gerek yok. AKP hazırsa, MHP dünden vardır. Başbakan hazırsa gelin bu işi bitirelim. Savaş suçlarına idamı düzenleyen tasarı veya teklifTBMM'ye gelmesi halinde, MHP gereğini yapacaktır. İdama karşı gelen, AB komiserleri işlerine baksın. Bizim sözünün dinleyeceğimiz tek yer milletimizdir. Türkiye Brüksel’den değil, Ankara’dan yönetilmektedir.