Cumhuriyet yıkıcıları Dersim üzerinden bir öç politikası geliştirerek, toplumun zihin haritasını bulandırmaya devam ederken…

CHP'yi göstererek Atatürk'ü ve Cumhuriyeti çarmıha gerenlerin kara propagandası Karşı devrimci aklı evvellerin kestiği kendinden menkul ahkamlarla toplumda bir nezbe olsun zihin bulanıklığı oluşturmayı başardı.

En sade yurttaştan, ufak tefek siyasete bulaşmışlara, kendini aydın zanneden ancak yönlendirilmeye pek müsait kesimlere kadar "yahu bu Dersim'de birşeyler olduğu muhakkak. Özür dileyelim gitsin" diyenlerin acıklı halini duyar gibiyim.. Kör talih bu olsa gerek.

Tarihi olayları dönemin tarihsel zemini içinde yorumlamaktan özellikle kaçınarak, bilimi ve rasyonal bakış açısını tarihten mahrum bırakarak gerçeğe ulaşmak mümkün mü?

Bakın Dersim Hadisesiyle hedefe oturtulan Büyük Devrimci ve insanlık ailesinin en onurlu evladı Mustafa Kemal bu konuda ne diyor?

"Tarihi yazmak, yapmak kadar önemlidir. Yazan, yapana sadık kalmazsa değişmeyen gerçek insanlığı şaşırtacak gerçek olur"

Dersim'de Feodalite'yi, Ağalığı, Şeyhliği, Karanlığı, Taassubu, İstihdatı, karşı devrimi ve belirleyici rolünü hesaba katmadan, Cumhuriyeti, Cumhuriyetin Partisi'ni ve Atatürk'ü idam sehpasına sürüklemeye kalkışırsanız, yarınlarda geldiğiniz noktaya sizde şaşıracak hale gelirsiniz.

Bu konuda binlerce belge var. Hakikati öğrenmek isteyenlere salık verilecek onlarca kitap.

At gözlüklü, ön yargılı, şu senden bu benden, bu benim çıkarlarıma uyuyor, şu çıkarlarımı yaralıyor demeden başvurulacak, ilgililerine önerilecek ciddi araştırmalar.

Mehmet Perinçek, genç, ciddi ve ehil bir araştırmacı, ışığın aydınlattığı yolda emin adımlarla yürüyen bir bilim adamı.

Dersim bilmecesini çözmek üzere Sovyet arşivlerine indi. Sovyet Devletinin ve Komünist Enternasyonal'in raporlarını topladı.

Yakın tarihimize ışık tutacak olan "Sovyet Devlet Kaynaklarında Kürt İsyanları" adlı kitabı oluşturdu.

Bizden değil, o dönemin en yakın komşusuna yani Sovyet Devleti ve Komintern'e ait Dersim Manzarası o belgelerde bakın nasıl ortaya çıkmış.

"Dersim isyanı, gerici Şeyh Sait ve Ağrı İsyanlarının bir devamıdır. İsyan, Cumhuriyet rejimi ile feodal kalıntılar arasındaki çatışmanın başka bir yansımasıdır. Dersim'de kanun tanımayan çağdışı bir rejim sürmektedir. Devletin içinde başka bir Devlet gibidir. Bu sebeplerle bölge, ulusal ekonomiyle bütünleşememektedir. Kemalist iktidar, Ortaçağdan kalma bu yapıyı ortadan kaldırmak için harekete geçmiş, bunun üzerine kendi hükümranlıklarının son bulacağını gören gerici aşiret reisleri, bölge halkının kimi hoşnutsuzluklarından da faydalanarak geniş çaplı bir isyan başlatmıştır. İsyanda Hatay meselesinden dolayı Türkiye ile sorun yaşayan Fransa rol oynamıştır. Dersim'de Ankara'nın aldığı tedbirler meşrudur".

Hal böyleyken böyle; Şimdi kalkıp Cumhuriyet yıkıcılarından, Atatürk düşmanlarından ve karşı devrimcilerden özür mü dileyelim ?

Aydınlık, karanlığın karşısında boyun büker mi ? Devrimler gericiliğe teslim olur mu hiç ? Atatürk, Şeyh Sait'in ve Seyit Rıza'nın karşısında mağlup ilan edilebilir mi ?

Yağmacılıktan, taassubtan, istibdattan, vahşetten özür dilememiz bekleniyor, namümkün bir vaziyettir bu..

Özür dileyerek tarihi tahrifata yönelmek en büyük ve tamiri imkansız bir suçtur. Özür kabahati olanların izleyeceği bir yöntemdir.

Tersine "dersim" Atatürk'e, Devrimci Cumhuriyet Devletine ve onun şanlı ordusuna şükran borçludur.

Zira, Dersim'in Şeyh, Ağa ve feodalite sarmalına hapsedilmiş makus talihini yenerek, Dersimlileri Cumhuriyetin aydınlığıyla buluşturduğu için...

Dersimlileri Ağa'nın kulu, Şeyhin Çulu olmaktan kurtararak, Tebadan Cumhuriyetin onurlu yurttaşlığına geçişlerini sağladığı için. ...

Sonuçta; Dersim Atatürk'ü anlamış, onun devrimleriyle bütünleşmiştir. Bu kara propaganda birilerinin çanağından beslenmeyi bir yaşam biçimi olarak kabul etmiş zavallıların ve dolar - euro ikilisinin teslim aldığı işbirlikçilerin marifetidir.

İşte burada, Dersimlilere büyük ve tarihsel bir görev düşmektedir. O'da susmayarak ve cesaretle gericiliğin ve işbirlikçiliğin karşısındaki onurlu yerini almasıdır.