Önce Onur Öymen'î siyasi linçe tabii tuttular. Şimdi o malum çevre CHP'yi ve Atatürk'ü çarmıha germeye çalışıyor.

Ne demişti Onur Öymen, hatırlayalım '' Dersim'de de analar ağlamadı mı?'' Evet, bu tarihi ve sosyolojik saptama bir bardak suda fırtınalar kopartılan bir sürecinde ta kendisi oldu.

O dönemde sesler CHP dışından yükselmiş ancak CHP Onur Öymen'e sahip çıkamamıştı. Şimdilerde yükselen o bed ve çatlak ses ise gariptir CHP içinden çıkıyor ancak CHP parti yönetimi CHP'ye ve Atatürk'e sahip çıkamıyor. Her iki olayda da "Üç Maymun" u oynayan bugünkü CHP, devleti kuran ve Cumhuriyete ruh ve mana veren CHP'den ne kadar uzakta olduğunu kanıtlar gibi. Cumhuriyet ilan edilinceye kadar başına buyruk yaşamış, merkezi devletle herhangi bir bağı olmayan aşiretlerin Seyid Rıza önderliğinde başlattığı gerici ve karşı devrimci isyan Kemalist Devrimci güçler tarafından bastırılmıştır.

İsyancı aşiretler Erzurum, Erzincan ve Elazığ da köylere yönelik yağmalama ve baskınların failleriydi. Askeri Birlikler basılmış Cumhuriyet ordusunun neferleri acımasız ve vahşice katledilmişti.

Bu manada Derism Hediyesi bir katliam değil, Devrimci Cumhuriyet Devleti'nin gerici ve yağmacı Seyid Rıza güçlerine karşı, Cumhuriyet Türkiyesinin savunma reflekslerini harekete geçirmesinden öte bir şey değildir.

Buna karşın CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün tarafından ortaya atılan '' Dersim Katliamının sorumlusu Devlet ve CHP'dir. Atatürk katliamdan haberdardır'' sözleri ile 10 Kasım 2011 tarihli ''Zaman'' Gazetesi'nde kendine yer bulmuştur. "Zaman" Gazetesi Hüseyin Aygün tertibi de gösteriyor ki, 1938'deki zihniyet 2011' de de aynı şekilde kolkoladır. Gericilik ve Bölücülük rejime ve Cumhuriyete karşı ittifak etmiştir.

Tıpkı BDP-AKP Ortaklığı gibi. Ancak dikkat çekilmesi gereken husus bu sesin CHP içinden yükselmesi ve parti yönetiminin bu ihanete varan gaflet karşısındaki suskunluğudur.

Bu durumu protesto eden 12 kişilik bir milletvekili grubu TBMM'de CHP Samsun Milletvekili Haluk Koç önderliğinde kaleme alınan bildiriyi Kamuoyuna deklare ederek rahatsızlıklarını dile getirmişlerdir.

CHP' sinin DNA'sına aykırı isimlerden oluşturulan milletvekilliği aday listeleri ve sonuçları bu tür olaylarında ayrıca tetikleyicisi olmuştur.

Hüseyin Aygün'ün çam deviren bu çıkışının ardından Kemal Kılıçdaroğlu'nun suskunluğuna karşın, çapsızlığı ve omurgasız duruşuyla nam salan Gürsel Tekin'in olayı CHP'nin aile içi bir meselesi olarak yorumlaması düşündürücüdür.

Zira CHP'si bir dernek değil, Türkiye'nin kader çizgisinde önemli roller üstlenmiş bir siyasi partidir.

En sade üyesinden, parlamentodaki üyelerine ve PM-MYK dahil olmak üzere bu satıhta yer alan herkes, Atatürk'ün en büyük eseri olan Türkiye Cumhuriyetine ve onun ruh ve fikir mabedi olan CHP'sine sahip çıkmalıdır.

12 imzacı milletvekilinin içinde Gaziantep Milletvekillerinin yer almaması iki Gazi'den biri olan Gaziantep'in CHP özelinde siyasal parabilitesini göstermesi açısından önemli bir ölçüttür.

Evet "milletvekili olmuş, ancak CHP'li olamamış'' lar kervanında olanların, CHP'sini AKP- BDP karması, kırma bir siyasal kimliğe mahkumiyetine ortak "dur'' denilmelidir.