Mükelleflerin yerine getirmesi gereken ödevlerin başında faaliyetlerinin bir gereği olarak tutmak zorunda oldukları defter ve belgeleri ibraz yükümlülüğü bulunmaktadır. İbraz yükümlülüğünü yerine getirmeyenleri ise çok ağır müeyyideler beklemektedir. Ancak yazımızın konusunu defter ve belgeleri ibraz etmeyenlerin karşılaşacağı müeyyideler değil, inceleme elamanına ibraz edilmeyen defter ve belgelerin yargıya ibraz edilmesinin doğurduğu hukuki sonuçların neler olacağı oluşturmaktadır.Vergi incelemesi sırasında vergi inceleme elemanı tarafından defter ve belgelerin istenmesi yazılı olarak talep edilir ve bu talepte mükelleflere defter ve belgelerinin ibrazı için en az on beş gün süre verilmek zorundadır.Mükellefler tarafından bu süre içerisinde defter ve belgeler ibraz edilebileceği gibi, ek süre de talep edilmesi mümkündür. Ancak bazı durumlarda mükellefler tarafından defter ve belge ibrazının vergi incelemesi sırasında yapılmadığı görülmektedir.Vergi incelemesinde ibraz edilmeyen defter ve belgelerin yargıya ibraz edilmesi durumunda ise geçmiş dönemlerde yargının verdiği çok farklı kararlar bulunmaktaydı.Önceleri yargı, inceleme elamanına ibraz edilmeyip, yargıya ibraz edilen defter ve belgelerin, mükellefin ibraz yükümlülüğünü yerine getirdiğinin kabul edilmesi gerektiğini ve bilirkişi marifetiyle defter belgeler üzerinde gerekli tespitlerin yapılması yönünde kararlar vermekteydi.Sonraları ise verdiği bu kararları değiştirerek, yargıya ibraz edilen defter ve belgelerin, mükelleflerin ibraz yükümlülüğünü yerine getirmesi olarak kabul edilmesi mümkün değildir diyerek, inceleme elemanlarına defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle düzenlenen vergi inceleme raporlarına dayanılarak yapılan tarhiyatları onamaya başladı.Verilen kararlarda çeşitliliğin ve çelişkilerin artması sonucu Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu bu konuda bir karar vererek, farklı yargı kararlarına son noktayı koydu.2013/3 Esas ve 2019/1 No.lu Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararı, 25 Temmuz 2019 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Dolayısıyla artık yargı da vergi idaresi de bu karara göre hareket etmek zorundadır. Yani karar hem yargıyı hem de idareyi bağlayıcı nitelik taşımaktadır. Bundan sonraki benzer olaylarda İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı dikkate alınarak, Vergi Mahkemeleri ve Danıştay tarafından karar verilmek zorunda olduğu gibi Vergi İdaresi de yapacağı uygulamalarda bu karara uymak zorundadır.Yargının verdiği çok farklı kararlar nedeniyle Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu konuyu görüşerek, vergi mükelleflerinin lehine olacak şekilde bu kararları birleştirdi. Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu, defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilememesinin iki farklı nedenine göre uygulamanın nasıl olabileceğine dair verdiği kararda; Defter ve Belgelerin Mücbir Sebep Nedeniyle İbraz Edilmemesi;Mücbir sebepler nedeniyle vergi incelemesine yetkili olanlara defter ve belgelerin ibraz ödevinin yerine getirilememesi nedeniyle yapılan tarhiyatlara ilişkin Danıştay söz konusu kararın gerekçeli açıklamasında özetle; Vergi Usul Kanun'unda (VUK) sayılan mücbir sebep hallerinden herhangi birisinin bulunması, vergi ödevinin yerine getirilmesini engelleyecek sebep olarak kabul edilmiştir. O halde mücbir sebep halinin varlığını ispatlayabilen bir mükellefin vergi ödevini yerine getirmediğinden bahsedilemeyecektir.Buna göre, katma değer vergisi indiriminden yararlanmış bir mükellefin beyanlarının doğru olup olmadığının tespiti amacıyla, defter ve belgelerinin ibrazı istenildiğinde, VUK’ da tanımlanmış mücbir sebep hallerinden biri sebebiyle defter ve belgeleri zayi olan bir mükellefin, ibraz ödevini yerine getirmesi beklenemez. Böyle bir nedenden dolayı, ibraz ödevini yerine getiremeyen mükellefin katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle adına tarhiyat yapılması ve ceza kesilmesi hukuka uygun olmadığı şeklinde karar vermiştir.Defter ve Belgelerin Mücbir Sebep Olmaksızın İbraz Edilmemesi;Kararın gerekçeli açıklamasında özetle;Katma Değer Vergisi Kanunu'nda öngörülen ön koşulun varlığı, yargı yerine ibraz edilen defter kayıtları ve alış belgelerinden saptanabileceği halde beyannamede indirim konusu yapılan söz konusu verginin gösterildiği belgelerin gerçekten yapılmış bir teslime dayanıp dayanmadığı, dolayısıyla yüklenilmiş bir vergi olup olmadığı hususu vergi idaresine tanınmış denetim yetkisi ve teknikleri ile ortaya çıkarılabilecek nitelik taşımaktadır.Gerçekten yüklenildiği için indirim konusu yapılan bir katma değer vergisi indiriminin, salt ön koşulun varlığı kanıtlanamadığı için reddedilmesi, katma değer vergisinin yansıma ve nihai tüketici üzerinde kalmasını öngören özelliğini bozacağından davacıların bu yöndeki iddialarının incelenmesi gerekmektedir. Davacılar tarafından daha önce vergi idaresine ibraz edilmeyen defter ve belgelerin, gerçek bir ticari harekete ve teslime dayanıp dayanmadığı konusundaki saptama ancak, her türlü imkân ve yetki ile donatılmış vergi idaresi tarafından yapılacak incelemeyle ortaya konulabileceğinden, vergi mahkemesine sunulacak defter ve belgeler hakkında vergi idaresinin bilgi ve tespitlerine başvurulması bu amacın sağlanması için gereklidir. Burada yargı organınca, idarenin yerine geçerek herhangi bir inceleme yapılmamakta, ödenmesi gereken verginin doğruluğu konusunda yargısal denetim yapılmaktadır.Belirtilen hukuksal nedenlerle, mücbir sebep olmaksızın defter ve belgelerini, incelemeye yetkili olan inceleme elemanlarına ibraz etmeyen katma değer vergisi mükellefleri adına yapılan cezalı tarhiyatlara karşı açılan davalarda; davacılar tarafından, vergilendirme dönemine ilişkin yasal defterler ve belgelerin mahkemeye sunulabileceğinin ileri sürülmesi halinde, bu defter ve belgeler davacıdan istenilip, defterlerdeki kayıtlar incelenip, bu kayıt ve belgeler hakkında davanın diğer tarafı olan vergi idaresinin görüşü ve saptamaları da alınarak yapılacak hukuki değerlendirmeye göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.Görüldüğü üzere Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu mükellefler lehine oldukça önemli bir karar vermiştir. Mücbir sebep nedeniyle defter ve belgelerini ibraz edemeyen mükellefler için inceleme elemanları daha önceleri KDV indirimlerini reddetmekteydiler. Ancak bu karar sonrası, inceleme elemanları artık doğrudan indirim konusu yapılan KDV’lerin reddini yapamayacak, diğer veri kaynaklarını da değerlendirerek bu işlemlerin gerçek olup olmadığına ilişkin rapor tanzim etmek zorunda kalacaklardır. Ancak bu karar hiçbir gerekçe göstermeksizin defter ve belgelerini inceleme elemanlarına ibraz etmek istemeyen art niyetli mükelleflerin ekmeğine yağ sürecektir. Bu nedenle hem yargının hem de vergi idaresinin bu tür olaylarda titizlikle hareket edip, suistimallerin olmasının önüne geçmelidirler.Tüm okuyucularıma sağlıklı günler dilerim.