Son yıllarda peş peşe gelen vergi afları borcunu ödeyemeyen veya ödemekte zorlanan mükelleflerin vergi borçlarından kurtulabilmesi için bir umut ışığı oldu. Bu yolla tahsilatı yapılamayan birçok vergide hazinenin kasasına girmiş oldu.Ancak vergi aflarının son yıllarda çok sık tekrarlanması, aflardan yararlananların ödeme planlarına uymaması ya da uyamaması nedenleriyle sürelerin sık sık uzatılması mükelleflerde nasılsa bir vergi affı daha çıkar düşüncesine sebep olmaktadır.Bu durum kısa vadede tahsilat sorununa kısmi çözüm olan vergi aflarının etkinliğini giderek azaltmakla birlikte vergisel ödevlerini zamanında yerine getiren mükellefleri de olumsuz etkilemektedir.Ekonominin içinde bulunduğu her türlü duruma ve sık sık tekrarlanan vergi aflarına rağmen, vergi ödevlerini aksatmadan zamanında yerine getiren mükelleflere çok uzun bir süreden bu yana bir takım avantajlar getirilmesi istenmektedir. Vergi idaresi de bu yönde oluşan kamuoyu baskısına duyarsız kalamayarak vergiye uyumlu mükelleflere avantajlar sağlayacak bir takım düzenlemeler gerçekleştirdi.Bunlardan bir tanesi de vergiye uyumlu mükelleflerin yıllık gelir veya kurumlar vergisine %5 indirim uygulamasının getirilmesidir. İlk uygulama da 2017 yılı gelirlerine uygulanmak üzere 2018 yılında başlatılmıştır.Vergiye Uyumlu Mükelleflere Vergi İndirimi ;Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile kurumlar vergisi mükelleflerinden (finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç olmak üzere), aşağıdaki şartları taşıyanların yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’i, ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilir.Söz konusu indirimden faydalanabilme şartları;1. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması,2. İlk madde de belirtilen süre içerisinde haklarında beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması,3. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla vergi aslı (vergi cezaları dâhil) 1.000 Türk Lirasının üzerinde vadesi geçmiş borcunun bulunmaması,4. Vergi indiriminin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki dört takvim yılında Vergi Usul Kanununun kaçakçılık suçlarını düzenleyen 359 uncu maddesinde sayılan fiillerin işlenmemiş olması,gerekmektedir.Yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinin %5’i oranında vergi indirimi tutarı hesaplanacaktır. Ancak bu tutar 1.200.000 Türk Lirasını aşamaz. Vergi indirimi tutarı, öncelikle bu beyannameler üzerinden ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilir. Vergi indirimi tutarının ödenmesi gereken vergiden fazla olması halinde ise kalan tutar, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içinde mükellefin beyanı üzerine tahakkuk eden diğer vergilerinden mahsup edilebilecektir. Bu süre içerisinde mahsup edilemeyen tutarlar red ve iade edilmeyecektir.Şartları taşımadığının sonradan tespiti halinde ilgili vergilendirme döneminde indirim uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın tarh edilir.İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda herhangi bir vergiye ilişkin beyanın gerçek durumu yansıtmadığının, indirimden yararlanıldıktan sonra tespiti üzerine, yapılan tarhiyatların kesinleşmesi halinde indirim uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın tarh edilir. Haksız indirim nedeniyle (indirim nedeniyle ödeme yapılmaması ya da iade alınması durumlarında) gecikme faizi de hesaplanacaktır.İlk defa böyle bir uygulama vergi kanunlarında yer bulduğundan bir takım eksikliklerine rağmen olumlu bir gelişme olarak görebiliriz. Ancak uygulamanın daha da iyileştirilmesi, bu konuda mükelleflerin daha duyarlı ve vergi kanunlarına uymaya daha da özendirici bir durumun gerçekleşmesine yardımcı olacaktır.Uygulamadaki Sorun;Uygulamadaki en büyük sorun, vergi indiriminden yararlanan mükelleflerin, indirim yapıldıktan sonra, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılın, vergi incelemesine tabi tutulması sonucu; vergi aslı ve cezaları ile birlikte 1.000 Türk Lirasının üzerinde bir vergi borcu meydana gelmesi halinde yapılan indirim, gecikme faizi ile birlikte tahsil edilmektedir.Yani kanun koyucu indirimden yararlanan mükellefe gelecekte olabilecek konularla ilgili peşinen sorumluluk yükleyerek, indirimini gecikme faizi ile birlikte tahsil ederim diyor. Yasanın böyle olması da indirimden yararlanacak mükellefe faydadan çok zarar getirmesine yol açmaktadır. Ve bir öneri; Halbu ki, yukarda belirtilen süreler ile ilgili, sonradan bir tarhiyat yapılarak 1.000 Türk Lirasının üzerinde bir borç ile karşı karşıya kalan mükellefin doğrudan vergi indiriminin gecikme faizi ile birlikte tahsili yoluna gidileceğine, sonradan yapılan tarhiyatın süresinde ödenmesi şartıyla vergi indiriminin sakatlanmaması daha adil bir yaklaşım olacaktır.Vergi görevini eksiksiz yerine getiren mükellefleri bir nebze memnun etmesi açısından, idarece önemli bir adım atılmış bulunuyor. Vergi disiplininin tesisi açısından olumlu bir düzenleme olarak görmek lazım. Bu düzenleme, aynı zamanda mükelleflerin vergilerini zamanında ödeme alışkanlığı kazanmaları ve kayıtlı sistem içerisinde kalmayı tercih etmeleri açısından da önem taşımaktadır.Uygulamadaki eksikliklerin de zaman içerisinde giderilerek daha da mükemmel bir modele dönüştürülüp, vergi disiplinine katkısının ve mükelleflere ödeme alışkanlığı kazandırmada ki rolünün artacağını umuyorum.