Yazmak her geçen gün zorlaşıyor, eskiden zamanı bahane ediyorduk, zaman olmasına rağmen, konuların çokluğuna rağmen yazamaz hale geldik.Özrümüz kabahatimiz beter aslında asıl mesele ne derler korkusu insan.Sanırım ne derler korkusundan kurtulduğumuzda daha güzel şeyler yazacağız.O zaman kadar çiçekler böcekler yada değerli arkadaşım Ahmet YAVUZ gibi geçmişine özlem duyan, her türlü zorluk ve imkansızlığa rağmen çocukluğunu özleyen insanların duygularımıza tercuman olan yazılarını paylaşmaya devam edeceğiz."Öyle terör yüzünden kaza yüzünden ölümler yoktu ya da biz fark etmiyorduk. Paramız yoktu fakirdik ama yaptığımız her şeyin bir tadı vardı.Kaşlarımız çatılmazdı, ağlamalarımız bile masumaneydi. Ya istediğimiz alınmayınca, ya da öğretmen kızınca ağlardık.Bayramdan bayrama alınırdı yeni elbiseler, neredeyse kirlenmesin diye giymeye kıyamazdık.Sokaklarda zamanın nasıl geçtiğini bilmezdik, annem beni kimseye emanet de etmezdi. Ne organ mafyası, ne pedofilik sapıklar, ne hırsız ne arsız vardı.Yolda geçen birinin verdiği suyu çekinmeden içer, komşunun damına kaçan topu korkmadan gider alırdık.Arabamız yoktu, arabası olan birisi çağırırsa onlarla birlikte giderdik pikniğe ya da düğüne. Öyle her öğün 3-5 çeşit yemek yemezdik ama herkes sofrada olur bir bilemedin iki çeşit yemek olur üçüncüsü babanın varlığı dördüncüsü annenin gülümsemesi beşincisi kardeşlerin sesi olurdu. Kalabalıktık, sabah kahvaltısında ablam kızardı çayı yavaş için size çay yetiştirmekten kahvaltı edemiyorum diye.Islık sesi duyunca bizden biri sokağa çıkmış sokak mesaisi başlamış demekti. Ne bilgisayar ne play station ne de cep telefonu vardı. Çelik çomağımız, ucuzundan basit plastik topumuz vardı. Ceplerimizdeki paraları toplar öyle alırdık, patlayana kadar da oynardık o topu.Ve devran döndü...Cebimizde paramız soframızda üç beş çeşit yemeğimiz arabamız her şeyimiz var.Sormadan benim için kavgaya giden arkadaşım yok, sabah kahvaltılarındaki neşe, bayram elbisesinin heyecanı yok... dahası ne huzur ne mutluluk var. Hep bir şeylerin peşinden koşmaya başladık. Ne zaman yetmeye başladı ne de para... olmayınca mutlu olduğumuz şeylerin fazlasına sahipken neşemiz gitti, önce istediğimiz bir şey alınmayınca ağlarken şimdi ki çocuklar istedikleri her şey varken ağlıyor.Vel hasıl-ı kelam... ben çocukluğumu özledim. Yokluğun mutluluğunu, paylaşmanın huzurunu özledim. Azın saadetini çoğun başkasının da hakkı olduğu günleri özledim. Dedim ya ben çocukluğumu özledim. Kimin ne zaman nasıl benden çaldığını bilmediğim çocukluğumu..."