Bir okurumuz son günlerde evden kaçan çocuklarla ilgili yazılı ve görüntülü medyada çıkan haberler ışığında sorular yöneltiyor. Bilhassa sosyal medyanın etkisi ve rolü ne derece etkilidir diye. Bir kere şu gerçeği hatırdan çıkarmamak gerek. Çocuklar savunmasız ve masumdur. İlgi ve sevgiye muhtaçlar. Ruhları beyaz bir kağıt gibidir. Üzerine ne damlarsa onun izi kalıyor. Anne ve babalara bu konuda büyük sorumluluk düşmekte.

Çağımız bilişim ve teknolojinin her yanımızı kuşattığı zaman dilimi içinde yaşıyoruz. Bilişim güvenliği için bir kere evde bilgisayar çocuğun odasından çıkarılmalıdır. Yapılan araştırmalarda, çocukların interneti kullanmada başlıca sebepleri; bilgi edinmek, eğlence-video izlemek, oyun oynamak, sosyal medya, haber takibi, müzik ya da film indirmek amaçlıdır.

Çocuklar ve gençler aileleri ile yaşadıkları olumsuzlukları çoğu zaman internet ortamında arkadaşları ile paylaşmaktadırlar. Buradaki asıl tehlike sadece sosyal medyadan tanıdığı ama hiç yüz yüze gelmedikleri insanlara aile mahremiyetlerini açmaları ve paylaşmalarıdır. İşte bundan sonra asıl tehlike evden kaçmalar ve yaşanan aile dramları ekleniyor. Hacettepe Üniversitesinin derlediği, Avrupa Çevrim içi çocuklar araştırma projesi sonuçlarına göre Türkiyede yaşayan çocukların diğer Avrupa ülkelerine oranla daha az riskli durumla karşılaştıkları anlaşılmakta ise de tedbiri elden bırakmamakta fayda var.

Bulgular aşağıdaki şekilde listelenebilir: İnternette cinsel içerikli fotoğrafla karşılaşma oranıyla ilgili verilere göre, Türkiyede çocukların yaklaşık %13ü cinsel içerikli fotoğrafla karşılaştığını belirtirken, Avrupa çapında bu oran yaklaşık olarak aynıdır. İnternet vasıtasıyla cinsel içerikli fotoğrafa maruz kalıp rahatsız olma oranı Türkiyedeki çocuklar için %46 iken, Avrupa çapında rahatsızlık oranı sadece %33dur.

Türkiyedeki çocukların %9u zorbalığa maruz kaldığını, sadece %3ü zorbalığın internet aracılığı ile gerçekleştiğini belirtmektedir. Avrupa çapında çocukların %20si zorbalığa maruz kaldığını, sadece %5i zorbalığın internet aracılığı ile gerçekleştiğini belirtmiştir. Türkiyede, 9-16 yaş arasındaki çocukların %12i cinsel içerikli mesaj aldığını, %4ü de buna benzer mesaj yolladığını söylemiştir. Avrupa genelinde çocukların %12si cinsel içerikli mesaj aldığını, %3ü de buna benzer mesaj yolladığını söylemiştir. Türkiyede, cinsel içerikli mesaj aldığını söyleyen çocukların %50si bundan rahatsız olduklarını bildirmiştir.

Avrupada, çocukların sadece %25i buna benzer mesaj aldıklarında rahatsız olduklarını belirtmiştir. Türkiyede 9-16 yaş arasındaki çocukların %14ü yüz yüze tanışmadığı kişilerle internette görüştüğünü, sadece %2si bu kişilerle İnternet dışında da buluştuğunu belirtmiştir. Avrupa çapındaki çocukların %25i tanımadığı kişilerle ilk defa İnternette görüştüğünü, %6sı ise bu kişilerle İnternet dışında da buluştuğunu belirtmiştir. Araştırmada çocukların İnternet ortamında karşı karşıya kaldıkları bazı risklerin ebeveynler açısından yeterli oranda önemsenmediği görülmüştür.

Ebeveynlerin sadece %9u çocuklarının cinsel içerikli mesaj aldığını ve %2si çocuklarının mesaj gönderdiğini bildirmiştir İnternet kullanımı konusunda çocukları bilgilendirmek açısından ebeveynlerin büyük bir çoğunluğunun çocuklarına yol göstermeye çalıştıkları görülmüştür. Ebeveynlerin bazıları bilgisayara filtre programı kurduğunu, diğerleri (üçte birinden daha azı) ise çocuklarının ziyaret ettiği İnternet sayfalarını takip ettiğini belirtmiştir. Avrupada Türkiye verilerine göre çok daha az sayıda ebeveyn filtre kullandığını veya çocuklarının İnternet etkinliklerini takip ettiğini belirtmiştir. Öte yandan, istenmeyen iletileri önleme ve antivirüs programı kullanma oranı Avrupadaki ebeveynlerde %72 iken Türk ebeveynlerde sadece %46dır .

Türkiyedeki çocukların büyük çoğunluğu (%85i) İnternette olabilecek istenmeyen sorunlarla başa çıkabilme konusunda kendilerine güvendiklerini ve %83,4ü İnternet kullanımı hakkında 'çok fazla bilgi' sahibi olduğunu belirtmişlerdir.

Çocukların %78i ise ebeveynlerinden daha fazla bilgiye sahip olduklarını belirtmişlerdir. Fakat İnternette olabilecek istenmeyen sorunlarla başa çıkma yetenekleri, Internette karşılaşılan her durumun üstesinden gelme konusunda yeterli olmayabilir. Bu yeterliliğe sahip olabilmek için İnternet okur-yazarlığı ile ilgili becerilerin de belirli bir düzeyde olması gerekmektedir.

AB Güvenli İnternet programı kapsamında internetin güvenli kullanımı için EU Kids Online Projesi dışında eSafety Kit Online, INSAFE, INHOPE gibi projeler de vardır. eSafety Kit Online projesi tanıtım ve farkındalık oluşturmaya yönelik materyaller içermektedir. INSAFE programı güvenli internetin teşvik edilmesi, sağlıklı İnternet ve mobil erişim cihazlarının kullanımının yaygınlaştırılmasını amaçlamaktadır.

INHOPE projesi yasadışı içerikle mücadele edilmesi ve yasadışı içeriğin bildirilmesini/ ihbar edilmesini amaçlamaktadır. Hatırdan çıkarmamak gerekir ki, çevrimiçi erişim ve kullanım olanaklarının artması çevrim-içi risklerin de buna paralel olarak artmasına yol açmıştır. Çevrimiçi kullanım olanaklarının güçlendirilmesi bu ortamda bulunan kaynakların etkili bir şekilde kullanılabilmesi için tek başına yeterli değildir. Öte yandan çevrim-içi risklerden koruma politikalarının da dengeli olarak geliştirilmesi sağlanmalıdır. Çevrimiçi riskleri azaltmak için uygulanan stratejiler ve yöntemler var olan riskleri azaltırken aynı zamanda çocukların çevrimiçi fırsatlarını da azaltabilir. Bu durum ayrıca çocukların belli düzeydeki risklerle mücadele edebilmeyi öğrenme olanağını da sınırlandırabilir. Çocukların ve gençlerin çevrimiçi ortamlarda istenmeyen, yani riskli durumlarla karşılaşmalarını engellemek için kişisel koruma önlemleri desteklenmelidir. Yasaları uygulayıcı birimler, çocuklara dönük web sitesi tasarımları ve kullanışlı ara yüzler, güvenli arama yöntemleri, içerik ve servis sağlayıcılar, çevrim-içi güvenlik kaynakları gibi çeşitli şekillerde düzenlenen çevrim-içi ortamda çocuklar daha kolay bilinçlendirilebilecektir. Ebeveynler; çocukların ve gençlerin çevrimiçi ortamlarda karşılaşabilecekleri istenmeyen durumlar açısından güvenliği sağlama konusunda öncelikli sorumlulardır. Buna rağmen çeşitli çalışmalarda ulaşılan bulgular ailelerin gerekli bilinç düzeyinden uzak olduğunu göstermektedir. Anlayacağınız ebeveynlerin yükü ağır. Dikkatli ve duyarlı olmak gerek.