Günümüz dünyasında internet, tablet, bilgisayar, cep telefonu gibi kavramlara bağımlılık derecesinde ihtiyaç duyan çocuklarımızın ‘hareket etmesi, sosyalleşmesi, spor yapması, gerçek arkadaşlar edinebilmesi’ için birçok çalışmalar yapılmakta; aileler deyim yerindeyse çocuklarını zorla dışarı çıkarmaktadır. Bu konuyla ilgili düzeltici faaliyetlerden birisi de hiç şüphesiz futbol.

Çocuklar çok küçük yaşlardan itibaren futbolu bir oyun olarak görüp, keyif alarak yaptıkları bir hobi haline getirir. Şimdilerde eskiye nazaran azalsa da mahallede, site önünde, okulda, uygun alan buldukları her yerde futbol oynar, enerjilerini atar, bir topluluğa dahil olur, o arkadaş kesimiyle paylaşımlarda bulunurlar. Neticesinde de ‘futbol tutkusu’ ortaya çıkar.

Fakat akranlarına göre daha yetenekli olanlar, iş ciddiye binince 8-10 yaşlarından itibaren bir futbol kulübünün alt yapısında antrenman yapmaya başlar. İlk zamanlar futbol tutkusu bu antrenmanların düzen ve işleyişi ile yeni arkadaşlar ve yeni ortam edinmeden de kaynaklı olarak artarak devam eder. Zaman geçtikçe belirli bir disiplin içinde antrenman yapan, kendi kapasitesini zorlamak zorunda olan çocuklarda ‘futbol tutkusu’ azalır ve önlem alınmadığı takdirde bu durum, ‘futboldan soğuma’ya kadar gider.

Özellikle 15-16 yaşlarında ‘noldu bu çocuğa? Geçen yıl nasıl top oynuyordu, bu yıl ise 3 adım önündeki topa bile gitmiyor?’ serzenişlerine neden olan baş aktör haline gelen ve yeteneklerine rağmen profesyonel futbolculuğa geçemeyen çocuklar, bu ülke futbolunun ‘ölçülemeyen, farkedilemeyen’ en büyük değerleridir.

‘Futbolcu Velisi Olmak’ başlıklı bir önceki yazımda ‘futbol tutkusu’nu bitirmemek için ailelerin yapması/yapmaması gerekenlere değinmiş iken bu yazımda da antrenörlere ve kulüp alt yapı yönetimlerine çağrıda bulunmak istiyorum. Özellikle yetenekli bir çocuğun futbola duyduğu tutkudan 1. derecede sorumlu olan ailelerle birlikte antrenörlerdir. Kanaatimce, alt yapıda görev yapan antrenörlerin omzundaki yük ülke futbolu için Şampiyonlar Ligi’ne katılmayı isteyen bir kulübün teknik direktöründen daha fazladır. “Hazır bir kadroyu alıp, o kadronun optimal stratejiyle yönetilmesi” işi ile “bir insanı küçük yaşta alıp bir mesleğin –hem de zor bir mesleğin- ince detaylarıyla öğretilmesi ve hamur yoğurur gibi işlenerek yıllar süren bir eğitimin verilmesi” işi arasında temel farklılıklar vardır. Bu bakımdan alt yapı antrenörlüğü meşakkatli ve zor bir iştir. Dolayısıyla alt yapı antrenörlerinin kendisini sürekli geliştiren, pedagoji ve çocuk psikolojisi konularında temel bilgi sahibi olan, yeniliklere açık kişiler olması gerekmektedir.

Peki alt yapı antrenörünün, saha içinde küçük futbolculara hem öğretebileceği hem antrenman yaptırabileceği hem de tutkuyu yüksek seviyede tutabileceği bir yapının temeli nasıl olmalıdır? Antrenman Çeşitliliği! Sürekli benzer varyasyonları çalışan çocuklar belirli dönemlerde oldukça sıkılırlar. Gerekirse psikologlardan da yardım alınarak bir antrenman takvimi belirlemek ve bu takvimin içine mutlaka farklı tipte antrenmanlar yerleştirmek çok önemlidir. Antrenmanı keyifli hale getirebilmek için plates topları, otomobil lastikleri, elastik ipler, kovalar, müzik, tenis filesi gibi enstrümanları kullanarak çok çeşitli antrenman metodları uygulanmalıdır. Antrenmanın ısınma bölümüne de dayanıklılık, kuvvet, koordinasyon veya beceri bölümlerine de rahatlıkla konulabilecek bu antrenmanlar oyuncuların daha motive olmalarını, daha fazla keyif almalarını, daha fazla performans göstermelerini, daha fazla enerji harcamalarını sağlar. Bugün birçok profesyonel takım bu uygulamalarla antrenmanlarını çeşitlendiriyorsa bunun sebebi yetişkin futbolcuların bile dönem dönem ciddi bıkkınlık hissetmesidir. Henüz çocuk olan bir yeteneği bu nedenle kaybetmemek için antrenör, çeşitliliği de planlamalıdır.

Toplu şekilde yüzme, basketbol, hentbol, bisiklet organizasyonları da yine bir futbol alt yapı takımının planlaması gereken etkinliklerdir. Üstelik bütün bu çalışmalar da öyle zannedildiği gibi maliyetli işler değildir. Mesele yapmak istemekte ve bunu planlamakta.

Konuyu Gaziantep özelinde ele almak gerekirse Süper Lig’de yer alan Gazişehir başta olmak üzere, Bal Liginde yer alan Ankas ve Arabanspor (Gaziantepspor’un maalesef durumu ortada) ve spor (özellikle futbol) denince akla gelen Şehitkamil Belediyesinin yaz okulları ve kulüp alt yapısı bu konuya ciddiyetle eğilmelidir. Bir sonraki yazımda, bu konunun devamı niteliğinde olan, ‘elit futbolcu olabilmek için oyuncuların küçük yaştan itibaren sosyo-kültürel gelişimlerinin önemini’ irdeleyeceğim. Hepinize iyi haftasonları diliyorum.