Son zamanlarda çok sık rastlanan ‘mavi balina’ adlı sanal oyununu oynayıp kendisine zarar veren çocukların olduğuna dikkat çeken Aşkın, "Bir çocuk, canı yanmasına rağmen kendine nasıl zarar verebilir? Bunu ancak mutsuz, sevgisiz ve kendini yanlız hisseden çocuk yapabilir. Çocuklarınızın yanında olduğunuzu hissettirin" diyerek aileleri uyardı.

ÇOCUKLARIMIZA, BİZDE KÖTÜLÜK YAPIYORUZ

'Kötülüğü dışarıda aramayalım, unutmayalım ki, çocuklar bizi örnek alıyor' diyen Fırat Aşkın, "Kendi çocuklarımıza, bizde kötülük yapıyoruz. Bizlere özeniyor, merak ediyorlar. Onların yanında konuşurken veya olumsuz bir davranışta bulunurken dikkat etmeliyiz. Herşey zamanında öğrenilir. Olumsuz bir olay karşısında, etkilenen çocuk kendisine olan öz güveninide kaybediyor. Rüyasında endişe ve korku yaşıyor. Çocuklarınıza karşı sevgiyi ve ilgiyi eksik etmeyin. Göstermekten çekinmeyin. Kendisini yanlız, sevilmeyen ve mutsuz hisseden çocuk, zararlı olarak bahsettiğimiz içeriklerden çabuk etkilenir. Bu durum davranışlarınada yansır. Mesela; son zamanlarda çok sık rastladığımız ‘mavi balina’ adlı sanal oyununu oynayıp kendine zarar veren kişileri görüyoruz. Bir çocuk, canı yanmasına rağmen kendine nasıl zarar verebilir. Bunu ancak mutsuz, sevgisiz ve kendini yanlız hisseden çocuk yapabilir. Ebeveyin olarak çocuklarınızın yanında olduğunuzu hissettirin" diye konuştu.

MASAL KİTAPLARI BÜYÜK TEHLİKEYE DÖNÜŞEBİLİR

Çocukların gördüklerini, duyduklarını ve okuduklarını uygulayan, savunmasız varlıklar olduğunu belirten Aşkın masal kitaplarıyla ilgili de uyarılarda bulundu. Aşkın, "Zararsız olarak düşündüğümüz masal kitaplarının ne kadar tehlikeli bir boyuta ulaştığını gördük. Bu tür yayınlar; çocukların, anne ve babasına olan güvenini azalttığı gibi korku duygusuda aşılayabilir. Onlara sevgi ve dostluğu aşılayalım. Bunu baz alarak yayınlar yapalım” dedi.

ÇOCUKLAR, OKUDUKLARINI UYGULARLAR

Çocukların, okuduklarını uyguladığını ve etkisinde kaldığını söyleyen Aşkın, "Çocuklar travmaya daha yatkındır. Örneğin; çocuğunun başını kesen babanın olduğunu okuması ‘Ya babam bana kızar benimde başımı keserse’ diye büyük korku yaşayabilir. En kötüsü çocuk bunu içine atar ve kimseyle paylaşmadığı için bir süre sonra psikolojisi bozulur. Babasını kızdırmamak için ne yapacağını şaşırır. Her davranışında korkuyla yaklaşmaya, geceleri gizlice ağlamaya hatta uykularına kadar giren şiddet görüntüleri akabinde bu durum altını pisletmeye kadar varabilir. Daha da vahim olan şey okuduklarından yola çıkan çocuk, şiddete başvurabilir. Daha öncede ben superman gibi uçacağım deyip yüksek yerden atlayıp ölen çocuk olduğunu biliyorsunuzdur” ifadesini kullandı.

TELEVİZYON, SOSYAL MEDYA ETKİSİ

Tehlikelerin sadece kitaplardan ibaret olmadığını aktaran Aşkın, Çizgi filmler, reklamlar, diziler, Tv Programları, bilgisayar oyunları, Youtube videoları ve sosyal medya paylaşımlarınında bir o kadar tehlike arz ettiğini bellirtti. Aşkın, “Çocuklarla ilgili her konu titizlikle ele alınmalıdır. Çocuklar; öfke, şiddet, cinsiyet ayrımcılığı ve cinsellik gibi içeriklerede maruz kalıyor. Bu durum çocukların, psikolojisine olumsuz etki ederken, ilerleyen zamanlarda o çocuğu, şiddete meyilli bir hale dönüştürebiliyor” diye belirtti.

ÇOCUKLAR, OYUNCU ÇOCUKLARDAN DA ETKİLENİYOR

Dizilerde, filmlerde, tv programlarında ve reklamlarda rol alan çocuklarada işaret eden Aşkın, çocuk oyunculara ihtiyaç duyulduğunu söyleyerek “Asıl önemli olan şeyin çocuklara hangi rollerin dayatıldığıdır” açıklamasını yaptı. Bir süre sonra çocuklar büründüğü rollerin etkisinde kalarak, günlük hayatlarında da sergilemeye başlıyor” diyen Aşkın, “çocuklara yüklenen roller son zamanlarda değişti. Çocuklar, yetişkin gibi davrandırılıyor. Bunu izleyen çocuk izleyici kitlesi ise; o cocuğu rol model alıyor. Onun gibi davranmaya başlıyor” şeklinde konuştu.

ÇOCUKLARIN RUH SAĞLIĞINI KORUMALIYIZ

Çocuk yayınları için uzman raporu şartı kanunlaşsın vurgusunu yapan Aşkın, son olarak şunları söyledi: “Yazılı ve görsel yayınlar başta olmak üzere her alandaki çocuk istismarına son verilsin. Bu kadar basit bir çözüm varken bunu hayata geçirmek yerine, çocuklarımızın ruh sağlığı ile oynamamız doğru değil. Ruh sağlığı bozuk çocuklar demek, ruh sağlığı bozuk bir toplum demektir.” Ayşegül BAĞCI