Açıklamasında, binlerce yıllık tarım geleneğimizin temsilcisi olan çiftçilerin, Türkiye’nin kalkınmasındaki yerinin asla göz ardı edilemeyeceğini belirten Akıncı, “Bu topraklar tarih boyunca Antep fıstığından buğdaya, zeytinden üzüme kadar birçok ürüne hayat verdi. Bugün de çiftçilerimiz, bu mirası yaşatırken ülkemizi tarımda güçlü bir oyuncu haline getiriyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin tarım alanında dünyanın sayılı ülkelerinden biri olduğunu söyleyen Akıncı, bu başarının arkasında sabahın erken saatlerinde tarlasına giden, gün boyu emeğini toprağa veren çiftçilerin olduğunu dile getirdi. Tarımın sadece ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda milli güvenliğin de temel unsurlarından biri olduğunun altını çizen Akıncı, pandemi sürecinin bu gerçeği tüm yönleriyle ortaya koyduğunu söyledi.
ÜRETİM OLMAZSA SIKINTI BÜYÜK
Akıncı, “Çiftçimiz üretmezse, raflar boş kalır. O yüzden tarım politikasını şekillendirirken çiftçimizin yaşam koşullarını ve refahını ön planda tutmak zorundayız” dedi. Tarım sektöründe genç nüfusun azalmasının ciddi bir tehdit oluşturduğunu ifade eden Akıncı, genç çiftçi oranının %5’in altına düştüğünü, köy nüfusunun ise %6,8’e gerilediğini belirtti. Bu gidişatın geri çevrilebilmesi için köklü adımların atılması gerektiğini belirten Akıncı, tarımsal desteklerin artırılmasının yanı sıra BAĞ-KUR primlerinin düşürülmesi, genç çiftçilere vergi muafiyeti sağlanması ve kadın üreticilere özel hibelerin sunulmasının önem taşıdığını vurguladı. Akıncı, ayrıca, tarımda teknolojinin etkin kullanımının hem verimliliği artıracağını hem de gençleri bu alanda tutmak için cazip fırsatlar yaratacağını kaydetti.