Arslanoğlu, Türkiye`nin yakın gelecekte ciddi su sorunları ile karşılaşmaya aday bir ülke olduğunu söyledi.TATLI SU REZERVİNİN YÜZDE 62’Sİ TÜKETİLİYORDSİ 2018 yılı verilerine göre, ülkemizde yılda ortalama 450 milyar m3 suya karşılık gelen yıllık ortalama yağış miktarının 181 milyar m3‘lük kısmının akışa geçerek akarsular vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere boşaldığını belirten Arslanoğlu, “Diğer taraftan, komşu ülkelerden ülkemize yılda ortalama 7 milyar m3 su akışı olmaktadır. Ancak, günümüz teknik ve ekonomik şartları içinde tüketilebilecek yerüstü suyu potansiyeli; yurt içindeki akarsulardan yılda ortalama toplam 94 milyar m3`dür. 18 milyar m3 olarak belirlenen çekilebilir yeraltısuyu potansiyeli ile birlikte ülkemizin tüketilebilir yerüstü ve yeraltısuyu potansiyeli yılda ortalama 112 milyar m3 olmaktadır. Yıllık tüketim, yüzey sularından 54 milyar m3, yeraltısularından ise 15 milyar m3’dır. Buna göre, toplam kullanılabilir tatlı su rezervimizin yüzde 62’isi (yaklaşık üçte ikisi) 2018 yılı itibariyle tüketilmektedir” diye konuştu.SU REZERVİMİZ 2055 YILINA KADAR YETERÜlkemizde kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarının yaklaşık Bin 365 m3 civarında olduğunu belirten Arsanoğlu şunları söyledi:”Türkiye su azlığı yaşayan bir ülke konumundadır. Bugün için kullanılmayan üçte birlik tatlı su rezervimiz yıllık binde 12 nüfus artışı göz önüne alındığında en iyimser tahminle en fazla 2055 yılına kadar yeterli olacaktır. Doğanın kendi ihtiyaçlarının artışı ve mülteci, sığınmacı gibi öngörülmeyen veya kayıt dışı nüfusun tüketimi de dikkate alındığında, tehlikenin ne boyutta olduğunu görmek zor değildir 2030 yılı için kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının 1000 m3/yıl civarında olacağı ve Avrupa Çevre Ajansı‘nın hazırladığı raporda da 2030 yılında Türkiye‘nin pek çok bölgesinde orta ve yüksek seviyelerde su sıkıntısı yaşanacağına dikkat çekilmektedir. Bu durum, sanıldığının aksine, Türkiye`nin yakın gelecekte ciddi su sorunları ile karşılaşmaya aday bir ülke olduğunu göstermektedir.”SU KAYNAKLARININ ÖZELLEŞTİRİLMESİNDEN VAZGEÇİLMELİSınırlı olan su kaynaklarımızı doğru kullanmamız gerektiğini söyleyen Arslanoğlu şöyle konuştu:”Su kaynaklarımızı hızlı ve çarpık kentleşme, nüfus artışı, endüstriyel faaliyetlerinin doğurduğu çok çeşitli katı ve sıvı atıklar, katı atık depolama yerlerinin yeraltısuyu rezervuarlarının beslenme alanlarında seçilmesi, su havzalarının imar planlarına açılması, tarım alanlarında bilinçsiz gübre ve tarım ilacı kullanılması yerüstü ve yeraltısuyu kalitesini ciddi olarak tehdit etmekte ve su kaynaklarımız hızla kirletilmektedir. Su hakkı" temel bir insan hakkı olan "yaşam hakkı" olarak görülerek, suyun ticarileştirilmesinden, su kaynaklarımızın özelleştirilmesinden vaz geçilmeli, su yönetim sistemlerine sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri ile halkın katılımını esas alan mekanizmalar geliştirilmelidir. Ülkemizin geleceği için hayati önemde bir sorun olan “Su Yasası”nın yalnızca politikacıların inisiyatifine bırakılacak bir konu olmaktan çıkarılması gerekmektedir.” Meral KINACILAR