Habur rezaletiyle 80 milyonluk bir cihan devletini terörizm karşısında diz çöktürme başarısı göstererek Türk Milletinin zihin coğrafyasında tamiri imkansız yaralar açan AKP, seçimlere sayılı günler kala taktik bir manevrayla milliyetçi enstrümanlara sarılırken, eşzamanlı olarak bu kez CHP?yi özerklik çukuruna hapsebiliyordu.
Kılıçdaroğlu CHP gibi ağır bir misyonu olan sol siyasi bir partiyi kaldıracak sağlam bir omuz yapısına sahip gözükmüyor.
Zira ?Dersim de analar ağlamadı mı ?? diyen Onur Öymen?in sosyo - tarihsel ve sosyo - siyasal realitesine sahip çıkamayan CHP, bu kez salt bir yol arkadaşlarını sahipsiz bırakmakla kalmıyor, Seyyit Rıza ve ona bağlı ucubelerin karşı devrimci vahşetini oy?a tahvil etmek amacıyla baş tutmuş yarayı kaşımakta bir beis görmüyordu.
Kılıçdaroğlu?nun dağ deviren gafları elbette bunlarla sınırlı kalmadı.
Coğrafyaya göre konuşma ucuzluğu önder olma kapasitesi olmayan salt Genel Başkanlıkla yetinecek basit insanlara ait bir argüman olmasına karşın, Kılıçdaroğlu bu yönteme müracaat etmekten hiç kaçınmadı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti?nin üniter yapısını ve ulus devleti tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan ve sevr paçavrasına uzanan parçalanmış Anadolu modülasyonuna özerklik kapısından bakan CHP Genel başkanı, bu zamana kadar CHP?nin hangi seçim beyannamesinde özerklikle ilgili bir tasarruf varsa açıklamalıdır.
Bir kaç milyon dolar daha fazla para kazanacağım diye Diyarbakır?da yapmadığı şaklabanlık kalmayan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner?le diğer işadamlarından oluşan ?Mezdeke?cilerin gerdan kırıp raksettiği Kürt Muhipliği TÜSİAD Anayasası?na sahiplenen CHP?yi de ciddi bir yol ayrımına getirmiştir.
Ya laik ve demokratik Anayasal bir hukuk devleti ve bunun gereği olarak anayasadaki tarifin esas alındığı yurttaşlık temelindeki Ankara başkentli ulus devlet ve üniter yapı.
Ya da Batı Emperyalizminin dayattığı özerklik psikozu ve sonrasında iç savaş, kargaşa ve kaos.
Hegemonyacı Batının bu planda işbirlikçi ve taşeron roller verdiği AKP ve BDP ittifakına CHP?yi de monte etme gayreti.
İşte salt bu nedenle dönüştürülmek istenen CHP içindeki devrimci güçlerle karşı devrimci güçler muhtemel bir savaş için silahlarına davranmışlardır.
Tarih bir avuç oy uğruya CHP?yi ve Türkiye?yi tehlikeye atanları asla beraat ettirmeyecektir.
CHP?liler Kemalizmin ve devrimci Cumhuriyet Devletinin en büyük manevi miraslarından biri olan Cumhuriyet Halk Partisi?ni korumak, kollamak ve muhafaza altına almak mükellefiyetine sahiptir.
Atatürk?ün koltuğunda oturmak belki Kemal Kılıçdaroğlu için sadece bir hazım meselesidir.
Ancak CHP, CHP?liler bünyesinde daha derin ve daha önemli anlamlar biriktirmekte ve taşımaktadır.
Zira başka bir Türkiye olmadığı gibi, başka bir CHP?de yoktur ve asla olmayacaktır.