Sorunlarla dolu bir yaşamı omuzluyorsunuz. Çoğu zaman cevaplanması gereken sorular hayatın telaşı içinde kaybolup gidiyor. Sorumlu bir yurttaşın yapması gerekenleri yapmak, sorulara cevap aramak ve gerçeği ısrarla takip etmek yerine '' neme lazımcılık '' gibi bir toplumsal hastalık giderek kronikleşiyor.Ancak biz toplum adına soruyoruz. ECZACILAR ODASI'NIN YAPTIRIM GÜCÜ VAR MI ? Günün ilerleyen saatlerinde ilaç ihtiyacınızı gidermek için bir eczane bulmanız gerekiyor. Bulduğunuz ilk eczane vitrininden o günkü nöbetçi eczaneyi arıyorsunuz. Ama nafile. Çünkü eczane vitrinindeki adres bir gece öncesinin listesi. O telaşla siz bunu fark etmiyorsunuz. Ta ki gittiğiniz her eczanenin kapalı olması size bir yanlışlığın olduğunu gösterinceye kadar. Sonra bir başka eczane vitrininden o günkü listeyi bularak ilacınıza kavuşuyorsunuz. Daha önce de bu tür şikayetleri sıkça duymuştum. Nöbetçi eczanelere ait listelerin güncellenmesi konusunda duyarsız kalan eczaneler için, Eczacılar Odası'nın bir yaptırım gücü var mı ? Bu keşmekeşin bir an önce düzeltilmesi gerekmiyor mu ? POSTA DAĞITICILARININ DAHA DİKKATLİ VE DİSİPLİNLİ OLMASI LAZIM Mektup, tebligat, ödeme emri, resmi kattan gelen bildiriler yani her türden gönderi muhatapları için son derece önemli olabilir. Bu tür emtianın sahiplerine zamanında ulaşması onları cezadan ve hak ihlallerinden koruyacağı gibi, postadaki gecikmeden dolayı bunun tam tersi durumlarda yaşanabilir. '' Bak postacı geliyor.'' Şarkısıyla içselleşen postacı vatandaş ilişkisi, şimdilerde sadece geçmişe ait buruk bir nostalji. Tarafınıza gönderilen mektupların ve ödeme emirlerinin 10-15 gün sonraya sarkması içten bile değil. Ya başkasına ait gönderilerin sizin adresinize bırakılması, bunlar artık olağan şeyler olarak görülüyor. Bizler sorumluluk addedip başkasına ait mektupları ilgili mahallenin muhtarlarına bırakıyoruz. Aynı duyarlılığı, dikkati ve disiplini posta dağıtıcılarından da bekliyoruz. TAPU KADASTRO'NUN CEVAPLAMASI GEREKEN BİR HUSUS Yatırım amaçlı bir arazi ediniyorsunuz. Aldığınız araziye ait tapunun gösterilen mevkisi sizi düşündürüyor. Bu durumun gerçeklik payını kendinizce araştırıyorsunuz. '' Kürt Kuyusu'' adıyla tapuda gösterilen mevkiinin aslında '' Kurdo''nun yani '' Kurtoğlu'nun Kuyusu '' adıyla bilinen bir yer olduğunu öğreniyorsunuz. Bu söz konusu mevkii nasıl oluyor da '' Kürt Kuyusu '' na dönüşüyor. Anlamakta güçlük çekiyorsunuz. Bu durum bir yanlışlığın sonucu mu ? Yoksa bir harf düşmesinin neden olduğu basit bir teknik arızadan mı kaynaklanıyor ? Bu soru neden mi önemli ? Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu siyasal ve sosyal gelgitlerin yaşandığı bu günlerin ilerde yaşadığınız coğrafyayı tartışmalı topraklara dönüştürme riskini de beraberinde taşıdığı için. Müspet menfi Tapu Kadastro'nun cevaplaması gereken bir husus.