Gaziantep Barosu Başkanı Av. Bektaş Şarklı, demokratik bir hukuk devletinde yetki ile donatılmış olan kolluk görevinin aynı zamanda şeffaf ve hesap verebilir olmasının son derece önemli olduğuna işaret ederek, “Bir kamu hizmeti sunan ve bu anlamda kamu düzenini korumak ve sağlamak maksadıyla çeşitli yetkilerle donatılmış olan ve üstelik bu yetkilerle temel hak ve özgürlüklere kolayca müdahale etme imkânı olan kolluk personelinin de denetlenebilir olması gerekir” dedi.BİLGİ VERDİAçılan davanın içeriğine ilişkin bilgi veren Baro Başkanı Şarklı, “T.C. Emniyet Genel Müdürlüğünün 27.04.2021 Tarihli 2021/19 Sayılı “Ses ve Görüntü Kaydı Alınması” konulu genelgesini derin bir kaygı öğrenmiş bulunmaktayız. Anayasa ile teminat alınmış Hukuk Devletinin en önemli unsurlarından birisi kamu gücü ile hareket eden çeşitli yetkilerle donatılmış kolluk görevlilerinin kontrol edilmesi, şeffaf ve hesap verebilir olmasıdır. Yapılan düzenleme ile gerek vatandaşın gerekse de kamunun tüm aktörlerinin hak ve özgürlüklerine kontrolsüz bir müdahale imkânı sağlayabileceği hususunda şüphe doğmaktadır. Kamu görevini ifa eden kolluk kuvvetlerinin görevlerini ifaları esnasında kişisel veri ve özel hayatın gizliliği hususları gündeme gelemeyeceği gibi, Emniyet Genel Müdürlüğün tarafından böyle bir genelge yayınlanması, diğer bir deyişle kolluk görevlilerine kişisel verileri ve özel hayatın gizliliğini ihlal edecek ses ve görüntü alınmasının engellenmesi talimatını içerir emir verilmesi “kolluk görevinin kötüye kullanılması” olup aynı zamanda yetki aşımıdır” HAK YOK SAYILDI Şarklı, “Polisin Adlî Görevlerinin Yerine Getirilmesinde Delillerin Toplanması, Muhafazası ve İlgili Yerlere Gönderilmesi Hakkında Yönetmelik”te ise delil “Meydana gelen bir suçun aydınlatılması ve suç sanıklarının tespitine yarayan her türlü ispat vasıtası” olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla davalı Emniyet Müdürlüğü, dava konusu genelgesiyle, bizatihi uygulaması gereken üst normu ihlal etmektedir. Ses ve konuşmaların kayıt edilmesinin suç olarak değerlendirilebilmesi için öncelikle özel hayat ve özel hayatın gizliliği kavramlarının açıklanması gerekmektedir. Kaldı ki dava konusu idari işlemin ise, delil ve ispat kavramını tartışmak bir yana, özellikle kolluk eylemlerinin kendisine dönük delillendirme hakkını tümüyle ortadan kaldırmaya yöneldiği anlaşılmaktadır. Bu yönüyle Genelge, bütün halinde “Ceza Adalet Sisteminin yok sayılması“ niteliğindedir. HUKUK DEVLETİ İLKESİNDEN UZAKLAŞILIYORŞarklı devamla şunları söyledi: “Devlet, milletine karşı şeffaf ve hesap verebildiği kadar devlettir. Kamu kudreti, bu kudretin gerçek sahibi olan kamunun yani milletin üzerinde bir kırbaç gibi tehdit unsuru olarak gösterildiği müddetçe maalesef olması gereken hukuk devleti ilkesinden gün be gün uzaklaşmaya devam edeceğiz. Şeffaflığı ile övünen T.C. İçişleri Bakanlığının, milleti ile arasına “camdan duvar” örüp bu düzenlemenin de Anayasa’ya aykırı olmadı hususundaki beyanı ise hukuk devleti ilkesinin yalnızca Anayasa’da yazan bir ilke ancak gerçekleşmesi engellenmiş bir ideal olarak bırakılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Tümüyle Anayasa’ya ve mer’i hukuka aykırı olan Genelge’ye karşı 2021/584 Muhabere Numarası ile Danıştay Başkanlığına gönderilmek üzere iptal davası dilekçemiz sunulmuş olup sürecin takipçisi olacağımızı, hukukun ve meslek kurallarımızın öngördüğü şekilde Anayasanın ve hukuk kurallarının olması gerektiği gibi uygulanması adına yılmadan mücadele vereceğimizi basın ve kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz”