Annem 'ekmek etti' dersem unutmam sanırım… Çatı adayı açıklandı adını yazmak değil telaffuz etmekte inanın zorlandım, kendime göre bazı kısaltmalarım vardır unutmamak adına… Çatı adayı için annem 'ekmek etti' cümlesini zor olsa da aklımın bir kenarına yazdım…

Hani hasbelkader teknik elaman olmuşuz ya, binalara çatı yaparız ama hesapsız kitapsız değil, kar yükü, rüzgar etkisi, üzerindeki kaplama malzemesi, baca yerleri, dere ve oluklar, başlı başına zamanınızı alır çatının 'mimari proje' ve hesaplarında… Hele çatı; bir 'büyük fabrikanın, çelik çatısı' olacaksa…

Çatı dengeli olmalı, görünümü bina ile bütünleşmelidir… Yoksa 'at yelesine sinek konmuş' gibi olur… Çatı şapka gibidir tıpkı, size yakışanı seçmelisiniz, elbisenize, çıkacağınız ortama, mevsime uygun olmalı ve taktığınızda aynanın karşısına geçip iyice düzeltmeli, başka şapkalarınız var ise onu da denemelisiniz… Bol veya dar olmamalı şapka, eğreti durur, dar olursa terletir, bol olur rüzgarda uçar gider…

Nerelere gittik be, annem 'ekmek etti' demiştik, çatı adayının adını unutmamak adına… Çatıda bacalar vardır, uzun ve kısa, onlara da şapka takılır, rüzgar etkisiyle duman içeriye dönüp, binada yaşayanların hayatını tehlikeye atmasın, çatı alev alıp binada yangına sebep olmasın diye…

ÇATIDAKİ KEMANCI

Bizim dönemin mutlaka izlemiş olduğu 'damdaki kemancı' filmini, adından ve içeriğinden dolayı unutmamış olmalıyım ki filmi, bu çatı adayı 'ekmek etti' hatırlattı…

Film, Anatevkada yeni bir güne hazırlanan sütçü Tevyenin seyirciye yönelik konuşmasıyla başlar… 'dengede kalabilmelerinin' ancak 'gelenekleri' sayesinde olabildiğini söylemesiyle ve köydeki herkesin bir çeşit 'damdaki kemancı' olduğunu ifade etmesiyle devam eder... Böylece filmin girişindeki kısa sahnelerin ardından Gelenek (Tradition) adlı ilk müzikal parçaya geçiş yapılır... Tevyenin günün ilk saatlerindeki hayatı anlatılırken, annelerin, babaların, oğulların ve kızların Anatevkadaki günlerini ve hayatlarını nasıl geçirdiği de görülmektedir...

BU AT BENDE KOŞMAZ

Arap yavrusu… Babası kumcuydu… Annesi uzuna giderdi… Bu mesafede bende koşmaz…

Müptela yarış sever, çoğunlukla 'kendi ailesini' böyle içten övmemiş, bu kadar tanımamış adamdır… Gel gör ki anne-baba ekseninde altılı oynamak, çoğu zaman kayba koşmaktır... Atın hassasiyetlerini, ahır bakımını, derecelerini ve sair dış etkileri düşünmeden, orijini kesip, pedigriyi dikizlemek 'ender olarak işe yarar…'

Madem 'ortak' oynuyorsunuz… Düşünüp oynayın, altılı ganyanın çatısını kurmak için… 'şapkanızı önünüze koyup düşündüğünüz gibi…'