Biliyorsunuz geçen hafta bir çağrıda bulunmuş ve şehrimizin bazı cadde ve sokaklarının karanlık olduğunu, buralarda lambaların bazılarının yanmadığını, bazılarında ise lamba bulunmadığını yazmış, bu yönde emniyet müdürünün bu önerimizi dikkate almasını dile getirmiştim. Nitekim aynı gün, bu güne kadar kent yararına yönelik öneri, tavsiye ve istekleri çok dikkate alan ve çözümü konusunda hemen harekete geçen TEDAŞ Müessese Müdürü Sayın Ali Akbağ aradı. Yanında asayiş şube müdürünün olduğunu ve bu sorunu çözmek için harekete geçtiklerini söyledi. Bu demek oluyordu ki, emniyet müdürü Sayın Ali Yılmaz, bu öneriyi dikkate almış ve kentte asayiş yönünden önem taşıyan, karanlık adamların sevdiği bu karanlığa son verme adına hamle yapmıştı. Doğrusu da buydu ve hemen harekete geçilmişti. Tabii bu arada Ali Akbağ'ın söylediklerini de burada bir duyuru olarak iletmem gerek. Sayın Akbağ, cadde ve sokak lambalarının o bölgede oturan bazı sorumsuz insanlar tarafından gerek taş atılarak, gerekse de havalı tüfeklerle ateş edilerek kırıldığını söyledi. Bu yönde müthiş bir mücadele içine girdiklerini, ama biraz da o cadde ve sokaklarda oturan duyarlı vatandaşın sessiz kalmaması gerektiğini vurguladı. Özellikle de muhtarlara büyük görev düştüğünü söyledi ve "Genellikle her semtte lambaları kıranlar belli kişilerdir. Onları bize bildirmeleri gerekir. Hiç değilse caydırıcı olur" dedi. Ehh... Bu yönde en azından mahallesine hırsız gelmesini istemeyenler dahil olmak üzere, bulundukları yerlerin aydınlık kalması adına, gerek TEDAŞ'a, gerekse de emniyete durumu bildirseler iyi olacak. Tabi bu köklü çözüm değil ama yine de faydası olur kanaatindeyim.

Emniyet Müdüründen vatandaşa çağrı Bazı kesimlerin şikayetleri üzerine geçtiğimiz günlerde yaptığımız konuşmada, durumu emniyet müdürü Ali Yılmaz'a aktardım. Bunun vatandaş açısından çok önemli olduğunu, özellikle de polis-vatandaş ilişkisinde güven ortamının oluşturacağını ifade ettim. Sayın Yılmaz, "Benim kapım herkese açık. Kimin ne gibi şikayeti varsa beni mutlaka bulur. Sizin vasıtanızla da söylüyor ve polisimizin yardımcı olmadığı veya kapısını kapattığı kim varsa doğrudan beni bulmasını istiyorum" dedi. Bunu yazacağımı ve vatandaşa mesaj göndereceğimi söylediğimde, "Elbette yazabilirsin, vatandaşlarımız beni günün her saatinde arayabilir" diye konuştu. Madem Sayın Yılmaz öyle söyledi, bende buradan tüm vatandaşlarımıza sesleniyor ve emniyet müdürüne ulaşabileceklerini belirtmek istiyorum. Peki ya vatandaş bu teşebbüsünden sonuç alamazsa ? Yani müdürle görüşemezse? İşte o zaman bundan mutlaka haberimiz olacaktır, çünkü her olayda ve gelişmelerde bizi arayan vatandaşımız bunu da bildirecektir.

HEM GÜLELİM HEM DÜŞÜNELİM Bugün biraz asayiş biraz da emniyete yönelik gelişmelerden söz ettik, o zaman biraz da farklı bir yöntem uygulayalım ve şu anda Antalya Emniyet Müdürü olan Sayın Feyzullah Arsla'ın "Gül, Güldür, Düşündür" adını verdiği not defterinden, birşeyler aktarmak istiyorum. Gelin birlikte okuyalım ve hem gülelim, hem de düşünelim... * Tarlada otlayan iki koyun, bir evin önündeki inşaat kumunu dağıttı. Koyun sahibi aile ile kum sahibi aile birbirine girdi. İki aileden 5 kişi öldü. (Bu olay Gaziantep'te olmuştur) * Yeni doğan yeğenini seven bir dayı faciaya yol açtı. Bebeği hoppala diye havaya fırlattı. Talihsiz bebek tavandaki vantilatöre çarparak öldü. * Aynı turizm şirketine ait iki otobüs yolda karşılaştı. Şoförler ellerini bırakıp birbirlerini selamladı. 12 kişi öldü. * Şanlıurfa'nın Oduncu Pazarı'nda gece sürüsünü evine götüren Hasan Tek'in beş koyunu bir sokaktan geçerken düşüp öldü. Olay yerine gelen polisler, sokaktaki elektrik direğinde kaçak olup olmadığını anlamak için Hasan Tek'in keçilerinden birini kontrol kalemi olarak kullandı. Keçi, ite kaka yaklaştırıldığı direğe dokunur dokunmaz bayıldı. * Şaşkın köylü evinin terasındaki kömürlükte buzağı beslemeye başladı. Buzağı büyüdü. 250 kiloluk inek oldu. Odaya sığmayan inek, 3 katlı evden vinçle indirildi. * Edirne'de sevdiği ile dünya evine girmeye hazırlanan gelin, kendi rızası ile evlenmeyi kabul edip etmediğini soran memura şaka olsun diye hayır deyince, nikâh yarıda kaldı. Nikâh memuru kimsenin etkisi altında kalmadan kendi rızasıyla evlenmek isteyip istemediğini sordu. Gelin "Hayır!" yanıtını verince de deftere, "Kadın evlenme anında evlenmeyi kabul etmediğini beyan etmiştir" yazarak salondan ayrıldı. Memurun arkasından koşan gençler bunun bir şaka olduğunu söyledilerse de, onu ikna etmeyi başaramadılar. * İki odayı tek oda yapmak isteyen ev sahibi işi abarttı. Tek duvar için kazma yerine dinamit kullandı, mahalleyi havaya uçurdu, kendisi de yaralandı. * Edirne'nin Uzunköprü ilçesinde oturan İsmail A. isimli çiftçi, ağrısına dayanamadığı dişine silahla ateş edince öldü. * Trabzo'un Hayrat ilçesi Nüfus Müdürü Yusuf Balcı, başına köpek düşmesi sonucu ağır yaralandı. Peşine düşen çocuklardan kaçan köpek, bir apartmanın merdivenlerinden çatıya çıktı. Can havliyle çatıdan atlayan köpek, o sırada yolda yürümekte olan Yusuf Balcı'nın kafasına düştü. * Asabi çoban, ot yemeyen koyunu tüfeğinin dipçiğiyle dövmeye başladı. Tüfek ateş aldı, çoban öldü. * Antalya'da 23 yaşındaki Ali Rıza K. adlı hırsız, soymak amacıyla girdiği mağazadaki cansız mankene tecavüz etti. Mankene üç kez tecavüz ettiğini söyleyerek, "Sarhoş olduğum için cansız mankeni kadın gibi gördüm ve dayanamayıp onunla yattım" diyen Ali Rıza K., akli dengesinin yerinde olmadığını ileri sürdü. * Sivas'ın Gürün ilçesinde âdetlere göre damadı kaçırarak sağdıçtan bahşiş almak isteyen Bekir K.'nın (27) elindeki tabanca ateş aldı. Damadın yakını Gökhan U. (17) bacağından yaralandı.
Hepinize iyi haftalar