Bizim Saffet göndermiş… Okuyunca paylaşmak istedim, 'bir duvarımız olsaydı, her gün bende iş-erdim, o zaman anlaşılırdık sanırım…' * * * Yıl, 1887… Gazetecinin biri, Victor Hugo’ya soruyor… 'Eserleriniz ve siz bugüne de çok olumlu eleştiriler aldınız, çok övüldünüz...' Bunlar arasında sizi en çok hangisi hoşnut etti? Hugo anlatıyor: Karlı bir kış gecesiydi… Eş dostla yiyip içmiştik… Mesafe kısa diye, evime yaya olarak dönüyordum… Fena halde sıkışmıştım… Hızlı adımlarla, malikânemin bahçe kapısına vardım... Kapı kilitliydi… Var gücümle uşağıma seslendim: 'İgooooooor…' Defalarca haykırmama karşın İgor’un beni duyduğu yoktu… Si-dik torbam Atlas Okyanusu büyüklüğüne ulaşmıştı... Altıma kaçırmak üzereydim… Yaşlılık işte... Çaresiz, bahçe duvarına yanaştım, etrafa bakındım, görünürde kimse yoktu, fermuarımı indirdim ve 'su dökmeye başladım...' Tam o sırada arkamda bir at arabası durdu... Hiç kıpırdamadan, sessizce 'işiyordum…' Arabacı nefret dolu bir sesle 'seni haddini bilmez, buruşuk o… çocuğu!' O işe-diğin, 'Sefillerin yazarı Victor Hugo’nun duvarıdır…' dedi... İşte, hayatımda duyduğum en iltifat dolu söz buydu… * * * Dünün sözü: 'lafa bakılmaz ayin esi ç-iştir kişinin…' * * * 'hiçbir yazının son kullanma tarihi yoktur… Bu gazeteyi okuduktan sonra lütfen okunacak bir yere bırakınız...'