Gerici ve dış destekli Kürt isyanları, Kemalist Devrime ve devrimcilerin inşa ettiği yeni devlet ve toplum düzenine karşı çağdışı ve köhneleşmiş feodalite ile statükoyu savunuyordu.

Bu isyanların asıl nedeni toplumsal statülerinin bozulacağı ve otoritelerinin sarsılacağı kaygısına kapılan Ağalık ve Şeyhlik düzeninin kendi egoistik çelişkileridir.

EMPERYALİZME VE KÜRTÇÜ GERİCİLİĞE KARŞI TÜRK-SOVYET DAYANIŞMASI

Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı G.V. Çiçerin'in Şeyh Sait İsyanı ile ilgili olarak 6 Mart 1925'te Pravda Gazetesi'nde yayınlanan değerlendirmesi şöyle:

'Türkiye ile dostluk politikamız derinleşiyor. Türk Hükümeti'nin anlaşıldığı üzere dışarıdan kışkırtılan gerici isyana karşı mücadelesini sempatiyle takip ediyoruz.'

3 Nisan 1925 tarihinde F.A Raskolnikov imzasıyla Komünist Enternasyonel'e sunulan raporda ise şöyle deniliyor:

Bu yüzdendir ki, bu mücadelede de bütün ülkelerin işçi sınıfının sempatisi, kılıcını dünya emperyalist sömürüsüne karşı çekmiş olan ulusal devrim yolunu ateş ve kılıçla yeniden açmaya çalışan Ankara Hükümeti'nden yanadır.'

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği'nin Milli Devrimci Ankara Hükümeti'ne olan desteği ve bağlılığı sadece bazı demeç ve makalelerle sınırlı kalmamış, 24 Nisan 1925'te Tiflis'te düzenlenen bir mitingde birliğin her tarafından gelen Müslüman Sovyet yurttaşları toplanarak Ankara'ya doğrudan desteklerini ifade etmişlerdir.

Benzer toplantılar aynı süreçte Orta Asya'daki diğer Türk Cumhuriyetlerin de de gerçekleştirilmiştir.

İngiliz Hükümeti'nin kışkırtmasıyla ateşlenen gerici ve bölücü Şeyhe Sait Ayaklanması, Sovyet resmi belgelerinde ise net bir şekilde ifade ediliyor, kararlı ve karşı bir tavırla Türk Devleti'ne verilen destek bütün dünyaya ilan ediliyor.

1. 1) Bütün bu isyanlar, Devrimci Cumhuriyet'e karşı feodal gerici sınıfların hakim konumlarını korumak amacıyla çıkartılmaktadır.

2. 2) İsyanların gerisinde emperyalist güçler (İngiltere) bulunmaktadır. Emperyalizmin hedefi Devrimci Türkiye'yi yıkarak Sovyetler Birliğini güneyden kuşatmaktadır.

3. 3) Ankara Hükümeti isyanları şiddet kullanarak bastırmakla haklıdır. Başka bir politika izlenemez.

BİZ BU FİLMİ DAHA ÖNCE İZLEMİŞTİK
Günümüz koşulları 90 yıl önce cereyan eden gerici ve bölücü isyanların rol dağılımıyla karşılaştırıldığında değişen hiç bir şeyin olmadığı görülecektir.

1925'te kuşatılmaya çalışılan Türkiye gerçeğinin yerinde, 2012 koşullarında tamamıyla kuşatılmış Türkiye'nin çığlıklarına cevap verecek devrimci bir kardeş ülkenin bulunmadığı gerçeğiyle karşılaşılacaktır.

Bunun yanında, dün yönetim erkini elinde bulunduran kararlı bir devlet otoritesine karşı, günümüzde tam teslimiyetçi ve emperyal planlara göre şekil alan idare-i maslahatçılığın tarihi hakikati ise ayrı bir realite.

Bugün kendi milli coğrafyasında iyice köşeye sıkıştırılmış olan Türk Milleti'nin sessiz çığlığından yükselen ses şunları söylüyor. 'Evet, biz bu bayatlamış filmi daha önce de izlemiştik.'