MÜŞTEREKLER BİRLEŞTİRİR, FARKLILIKLAR AYRIŞTIRIR

İşbirlikçi siyasal iktidarın 'Farklılıkların farkında olarak yöneteceğiz' fetvasıyla mütegallibenin zamanın DEHAP Batman İl Başkanı'na 'Farklılıklarınızı öne çıkartın' talimatı birebir örtüşmektedir.

Farklılıklarımızı kaşıyarak kangren eden Batı Emperyalizmi, farklılıklardan ayrışmaya oradan kanlı bir paylaşım sürecine kapı aralama niyetindedir.

Halbuki Kürtlerle Türklerin sahip oldukları müşterekleri farklılıklarından daha fazladır.

Toplumu ayrıştıracak olan farklılıklar azınlıkta olmasına karşın, işbirlikçi siyasal iktidarın ve işbirlikçi siyasal ve askeri Kürtçülüğün ortak ittifakıyla her iki toplumda kanlı bir iç boğazlaşmanın eşiğine kadar getirilmiştir.

Müştereklerin birleştiriciliği buna mukabil farklılıkların ise ayrıştırılıcığı Batı vampirizmi tarafından daha bildik bir konu olarak ortaya çıkmaktadır.

Gizli servislerin toplum psikolojisiyle ilgili uzmanlaşmış kadroları ve toplum analistleri bu konuları toplumun bilinç altına zerk ederek karşı düşmanlığı tetiklemektedir.

KÜRTLER TÜRKLEŞİRKEN, TÜRKLER İSE KÜRTLEŞMİŞTİR

Anadolu yarımadasının binlerce yıllık tarihsel, sosyal ve siyasal seyri içinde bütün Türkiye halkları içiçe girmiş ve Büyük Türk Medeniyetini oluşturmuştur.

Günümüz konjoktürü içinde Kürtlerle Türklerin birleşmesinden oluşan 1 milyonun üzerinde aile var. Kaldı ki birleşme salt Kürtlerle Türkler arasında değil, Çerkez, Arnavut, Laz, Boşnak diğer halklar arasında de renk, dil,ırk,köken farklılığı gözetilmeksizin birleşmenin evrensel koşulları ve insanın doğası gereği olarak kurulmuştur.

Birbiriyle kaynaşarak et ve tırnak olan bu toplumsal sentez Türklük üst kimliğinde buluşarak ortak isimlerini Anayasa'ya yazmıştır.

Toplumsal bir akitleşme ve ortak mutabakat metni olan Anayasal tanım Anadolu halklarını tek bir millet yapmaya yetmiştir.

Zaman içinde Kürtler Türkleşirken, Türklerde Kürtleşmişlerdir. Başlangıç itibariyle tek ve müstakil bir kültürün ve Büyük Oğuz Çadırına tabiyetin kardeş kaldığı Türkler ve Kürtler zamanla farklılaşmış, ancak farklılıklarını fiziki coğrafyaya göre yine birbirine entegre olarak göstermişlerdir.

Kendilerini Kürt olarak tanımlayan Kara Keçili aşiretiyle ilgili olarak Abdullah Öcalan'ın 'Onlar Kürtleşmiş Türklerdir' ifadesi bu realiteyi işaret eden algının bir tezahürüdür.

Keza Diyarbakır kırsalında Kürtleşen Avşar obaları bir diğer canlı örnek olarak karşımızda bulunmaktadır. Kürtleşmek yada Türkleşmek gibi sorunu olmayan her iki toplumun birbirine geçiş sürecide son derece yalın ve sorunsuzdur.

Kürtlük algısına karşın Türkleşmenin kolaylığıda ünlü mütefekkir ve sosyolog Ziya Gökalp'in 'Türküm diyen Türktür, Türkçüyüm diyen Türkçüdür' tespitinde vücut bulmuştur.