BARZANİ'YE AİT TÜRKİYE LOBİSİ VE DERİNLİĞİNDEKİ GAYRİNİZAMİ SAVAŞ SORUNU ETNOPOLİTİK ADRES OLARAK GÖSTERMEK, VATANA İHANETTİR

Etnik kimlikten ve bölgecilikten kaynaklanan bir silahlı mücadele savı özünde PKK'nın ve onun legalitede avukatlığına soyunan kesimlerin son çeyrek asırdan bu yana ısrarla topluma dayattığı ve Türk Devleti'ne kabul ettirmeye çalışıtğı bir yalan edebiyetıdır.

PKK'nın legal karargahı haline gelen yandaş partiler ve onun arka bahçesi sayılan bazı STÖ'leri etnik köken farklılığından kaynaklanan bir haksızlığın birikimiyle husule geldiği silahlı başkaldırıyı kutsamaktadır.

Emperyalizmin taşeronluğuna esas duruş gösteren örgütün kanlı oyununu 'Kürt Sorunu' olarak adlandırmak PKK paralelindeki siyasi malzemeyi onaylamak demektir.

Zira PKK ile aynı koordinatlardaki 'Kürt Sorunu'nun varlığını kabul etmek, rasyonel bir bakış açısının gereği yada aklın emri değil, bu durumu telaffuz eden sorumlu makamın yada onu taşıyanın adı her ne olursa olsun vatana ihanetini sembolize eder.

SAVAŞ, ABD'NİN PKK ÜNİFORMASIYLA TÜRKİYE'YE KARŞI AÇTIĞI CEPHEDE SÜRÜYOR

Kandil'de PKK'yı yedek güç olarak depolayan ABD, Türkiye'nin beynine ve yüreğine, lojistik ve siyasal rahmet olarak yağıyor.

Buna mukabil diplomatik alanda ise ABD büyükelçiliğinin koordinasyonuyla elçilik ve konsolokluk görevlileri hassas Güneydoğu kentlerinde diplomatik dokunulmazlığı olan ajan ve provakatörler olarak, yereldeki bölücü önder kadrolarla ve yerel idarelerin kamufle ettiği PKK'lı yöneticilerle gizli yada aleni ancak basına kapalı toplantılar yapıyorlar.

PKK üniformasıyla Türkiye'ye karşı savaş açan ABD bir taraftan terörün sağladığı alanda yükselen tehdit algısıyla Türkiye'yi kündede tutarken, diğer taraftan Türkiye'ye karşı açık ve aleni bir savaştan kaçarak, dost ve müttefik rolüne devam ediyor. Stratejik ortaklık yalanıyla ise Türkiye'yi siyasal ve askeri alanda da sömürmeye devam ediyor.

Bu genel realite Türkiye'nin güvenlik ve terörle mücadele sorununda katettiği yolun satırbaşlarıyla da olsa izahı ve toplamıdır.

Türkiye bu soruna AB ve ABD penceresinden bakarak onu aklıyamaz, izah edemez ve çözemez. Zira sorunun asıl kaynağı ve derinliği, AB ve ABD'nin kendisidir.

Çünki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluşu ve kendine yarattığı yaşam alanı, ABD başta olmak üzere diğer emperyal güçlere karşı verdiği mücadele süreciyle eş zamanlıdır.