Şimdi “o kadar ekonomik sıkıntı var, milletin anası ağlıyor, zam üstüne zamlar geliyor üstelik 2023 de büyük bir ekonomik kriz yaşanacak sen hep onları yaz” demeyin sakın. Yazıyorum zaten bıktırırcasına. Ama başka önemli sorunları da var bu memleketin. Yani yüzbinlerce Üniversite mezunu iş bulamazken, tüm kurumlar, firmalar ve sanayi kesimi nitelikli eleman sıkıntısını, meslek okullarını vede bizim gençlerin meslek konusunda isteksiz kalışını görmezden gelebilir miyim? Hele hele Gaziantep Üniversitesinden gelen bu feryada sessiz kalabilir miyim sizce. İşte onu yapamam sevgili okurlarımız. Çünkü geleceğimiz adına hem öğrencileri hem akademisyenleri hem bilim adamlarını bu kadar üzmeye ve eziyet etmeye hakkımız yok. Onun için sakın bu yazıyı üstünkörü geçmeyin. Lütfen okuyun dikkatlice. MESLEK SAHİBİ OLMANIN DEĞERİ ÖLÇÜLEBİLİR Mİ? Günümüz Türkiye’sinde meslek sahibi olmanın önemi daha da artmıştır. Çünkü meslek sahibi olanların işsiz kalma ihtimali yok gibidir. Hele eğitim görerek bilimsel yönlü olanlar daha değerli hale gelmiştir. Çünkü zamanında bunu gözetenler, özellikle Metal, Makine, Motorlu araçlar, Elektrik-Elektronik, Ahşap, Tekstil İplik, Teknik Lise Bilgisayar, Bilişim, Otomasyon, Tesisat, İnşaat, Kimya Teknolojilerinin çok önemli hale dönüşeceğini düşünmüş ve şehrimizde 1944 yılında açılan M. Rüştü Uzel Mesleki Anadolu Lisesinin açılmasını sağlamıştır. Daha sonra Mehmet Akif Ersoy Endüstri Meslek Lisesi açılmış ve bu sayede Gaziantep büyük kazanımlar elde etmiştir. Mezun olanlar bu şehrin gelişmesinde büyümesinde ciddi katkılar vermişlerdir. Bu işin bir de Yüksekokul yönü yani Üniversite aşaması var elbette. O da 1973 yılında kurulmuş olan Gaziantep Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulunun 1987 yılında Gaziantep Üniversitesine bağlandıktan sonra yaşadığı gelişmeler. Bu Gaziantep Meslek Yüksekokulu (GMYO) sayesinde belirli meslek sahibi mezunlar hem ülkemize hemde şehrimize kazandırılmıştır. Bu okul ön lisans düzeyinde belirli bir mesleğe eğitim öğrenimine ağırlık veren Yüksek Öğretim kurumudur. GAÜN’de daha sonra Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu (TBMYO) ve Sosyal Bilimler Meslek Okulu (SBMYO) olarak ikiye ayrılmıştır. Temel olarak bu okulların hedefinde, sanayi ve ticaret işletmelerinin büyümeleriyle orantılı gerek duyulan ara elemanlarını sağlayabilecek, mesleki açıdan yetkin ve teori uygulamayı birleştirebilen nitelikte becerilere sahip bireyler yetiştirmek vardır. Zaten mesleki olarak da hedeflenen amaç budur. MESLEK USTASI OLARAK YETİŞMİŞ İNSAN SAYISINI ARTTIRAMIYORUZ Bu kısacık ayrıntıyı vermemin nedeni Üniversitede duyarlı bir akademisyenin gönderdiği bir mailin ayrıntılarındaki içler acısı gelişmelerdir. Yani okuyunca şok oldum. Okudukça adeta şamar oğlanına döndürülen bu okula yapılanlar karşısında “bu kadarı da olamaz artık” dedim. Kaldı ki özellikle Gaziantep’te meslek liselerinden başlayıp bunların Yüksekokul seviyelerine ulaşıp şehrimizdeki ciddi eksikliğin giderilmesi için çaba gösteren birisiyim. Bu konuda Sanayi Odası, Ticaret Odası, Organize Sanayi Bölgesinin ne kadar uğraş verdiğini iyi bilenlerdenim. Tek amaç ihracatta büyük atılımlar yapan bu sanayi şehrinde yetişmiş insan sayısının artmasıdır. Dahası meslek okullarının eski yıllarda olduğu gibi rağbet görmesi, mezunlar vermesi. Sadece bu işin bir de esnaflık boyutu var. Orada da meslek olarak nitelikli eleman sıkıntıları yaşanıyor. Onlar şimdi bırakın Lise veya Yüksekokullu olmayı iyi bir ustanın elinde yetişen eleman bile bulamıyor. Çünkü yeni nesilde önemli kesim meslek öğrenmek istemiyor. Oysa eskiden büyüklerimiz çocuklarını okutamayınca meslek öğrensin diye ya kendi işyerlerinde çalıştırır ya da iyi bir meslekte başarılı bir ustanın yanına gönderirdi. Hatta “eti senin kemiği benim”sözü bunun en anlamlı sözleri olmuştur. Gelelim asıl konumuza. Yani Gaziantep Üniversitesinin belki de başlarda iyi olsun diye düşündüğü ama sonrasında yüzüne gözüne bulaştırdığı uygulamadaki akıllara durgunluk veren gelişmelerine… Bilemiyorum belki bu mailde yanlışlarda olabilir. Ama ana konu ve yaşanan gelişmeler bu rezaletin üstünü örtemez. Çok önemli bulduğum bu konuyu köşeme alıyor ve paylaşıyorum. Lütfen okuyun, beni ilgilendirmez demeyin, çünkü bu sorun şehrimizin sorunu. Ailelerimizin çocuklarımızın geleceğinin sorunu… Sayın Ökkeş Özekşi, 1973 yılında kurulmuş köklü bir geçmişe sahip olan Gaziantep Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu akademik ve öğretim bağlamında yılların emeğini kendi bünyesinde barındırmaktadır. Hiçbir akademisyenin ve öğrencinin fikri alınmadan bu okulumuz dağıtılmaya ve yeni sayılabilecek binalarının yıkılıp merkez kampüsten silinmeye çalışılıyor. Ayrıca geleceği hakkında ciddi bir altyapı bir vizyonda yok. 49 Yıllık bir emeğin, geçmişin, gelişimin hiçe sayılarak akademik personel, idari personel ve öğrencilerin her gün farklı bir kararla savrulmaya çalışılması ve görmezden gelinmesi hangi anlayışa sığar. Nisan 2022’de alınan bir senato kararı ile Teknik Bilimler MYO ‘daki birçok bölüm Organize Sanayi Bölgesindeki’deki Naci Topçuoğlu MYO’ya bölümlerin alt yapısı olmadan taşınmıştır. Karar ilgili birimlere ve akademisyenlere bildirilmeden hiçbir ön toplantı vb yapılmadan alınmış ve YÖK’e gönderilmiş, YÖK’ün de ayrıntılı değerlendirilmeden aldığı karar ile bölümler taşınmıştır. Bu süreç içerisinde YÖK’ten karar gelene karar akademisyenlerin hiçbir bilgisi olmamıştır. Taşınma gerekçesi olarak üniversite-sanayi işbirliği veya YÖK’ün varolan bir teşviğinden bahsedilmiş olsa da üç rektör döneminden beri gündemde olan Tıp fakültesi genişleme alanı dolayısıyla olduğu önce rektörlük itirafı sonra ÖSYM klavuzu en sonda ihale çalışmaları ile ortaya çıkmıştır. Kampüs içersinde Tıp Fakültesi ve Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu için yeterince yer var iken, öğrenciler ve çalışanlar için daha iyi koşulların olduğu kampüs ortamı var iken, Laboratuvarların hergün bir yerden bir yere taşınması, çalışanların fikirlerinin alınmadan öğrencilerin fikirleri alınmadan okulun hiç bir alt yapı binası olmayan kampüs dışına atılmaya çalışılması hoş bir durum değildir. Ayrıca idareciler tarafından belirtilen oldu bitti anlayışı vardır. Taşınma sürecinin bir üniversite sanayi işbirliği çalışması olmadığı, bilimsel gerekçelerinin neredeyse bulunmadığı da ayrı bir tartışma konusudur. NTMYO (Naci Topçuoğlu Meslek Yüksek Okulu) da eğitim 12 hafta iken TBMYO da (Gaziantep Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu)14 haftadır. Bu sebeple geride kalan öğrenciler ile yeni gelen öğrencilerin eğitimleri tamamen farklılaşmış akademisyenler için zor bir süreç olacağı belirtilmesine rağmen hiçbir itiraza kulak verilmemiştir. Süreç içerisinde bu plansız ve anlamsız taşınma içerisinde ortaya her iş yükü de fikirleri alınmadan sorgusuz sualsiz taşınmaya zorlanan akademisyenlere yaptırılmış, bu da yetmediği gibi aşağılamalar ve tehditlerle süreç daha da çekilmez bir hale getirilmiştir. Yapılanların doğru olmadığı en baştan belli olduğundan yukarıdaki sürece sebep olan ya da sürecin içindeki kimi MYO müdürleri ve yöneticiler, cenazeyi birlikte kaldıracağız gibi acaip ifadeler de kullanmış üstelik YÖK üniversite myo koordinatörlüğü görevindeki bir başka müdür de sürecin Akademisyenlerin bilgisi ve fikri olmadan alındığını itiraf eden resmi bir yazı yazarak aslında süreçteki haksızlığı da itiraf etmiştir. Konu Cimer, KDK ve değişik kanallardan Gaziantep Valiliği, Milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı Danışmanları, Ak parti genel merkez yetkilileri, YÖK üyelerine kadar iletilmesine rağmen kimse oralı olmamış, rektörün varolan kimi yasal dayanaklarını bahane edişine sessiz kalınmıştır. Ayrıca en başta bize de belirtilen popüler kavram olan üniversite-sanayi işbirliği kavramı üzerinden farklı anlamlar yüklenerek “iyi bir çalışma” olarak düşünülmüştür. Oysa süreçten OSB yetkililerinin, GSO’nun ve ilgili hiçbir sanayi kuruluşunun haberinin olmadığı da süreç içerisinde yapılan görüşmelerde anlaşılmıştır. Son 6-7 ay içinde hiçbir sanayi kuruluşunun böyle bir taşınmayı talep ettiği ya da buna dair bir açıklaması vb hiçbir faaliyeti de yoktur. Taşınan bölümler arasında sektörü hiç olmayan ya da gelişmeyen birçok bölüm bulunmaktadır. Başından beri taşınmanın gerekçesi olan Tıp Fakültesi genişleme alanı ile ilgili yeni hastane ihalesi yapılmış, 6 defa iptal edilen ihale 7.ci de gerçekleşmiş ve alelacele rektörün her sabah bina ziyaretleri ile hadi taşının zorlamalarıyla B blok yıkılma planı işletilmeye başlanmıştır. B bloktaki hocalar ve bölümler önceden Eylül’de boşaltılan A bloğa taşınmaya başlanmış ancak laboratuvardaki malzemelerin geleceği tartışılırken, yapılan incelemeler sonrası B bloğun YIKILAMAYACAĞI anlaşılmış yani taşınmanın ana gerekçesi aylar sonra ortadan kalkmıştır. Taşıtılan kimi laboratuar malzemelerinin kullanılamaz hale gelme ihtimali herkesi düşünmektedir. Dönem ortasında eğitim sürerken bina boşaltmak gibi YÖK’ün de haberi olmayan bu süreç aniden durmuş, daha da ilginç bir şekilde OSB’ye de A ve B bloklardan taşınan tüm bölümler için yapılacak yeni bina için BÜTÇE çıkmayacağı öğrenilmiştir. Tüm bu gelişmelerle haziranbaşından beri eziyete dönüşen bu taşınma çilesi hem akademisyenleri hem öğrencileri moral olarak çökertmiş ancak gelinen noktada ANLAMSIZ ve BOŞA olduğu da ortaya çıkmıştır. OSB ye bina yapılsaydı bile en az 2 yıl bu kargaşa sürecekken şu an yapılmayacağı ortaya çıkınca herşey daha da berbat hale gelmiştir. Yukarıda verilen yazılanlara istinaden yaklaşık 50 yıllık bir birikimi olan TBMYO'ya verilen emeği fark etmeye, akademik, idari personeli ve öğrencilerinin fikirlerini alarak, devlet kaynaklarının israf edilmeden yerinde hareket edileceği bir anlayışa ulaşılmasını diliyorum. Konunun tarafınızca incelenerek kamuoyunun aydınlatılmasını istiyorum. Saygılarımızla Evet ben paylaşarak görevimi yaptım. Umarım Sayın Rektör Arif Özaydın iki kelam eder. Her ne kadar bu zamana kadar sadece azıcık haklı olduğu konularda bile hemen arayıp bilgilendirme yapıp, diğer konularda hiç sesini çıkarmasa da umarım bu konuda ses verecektir. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR