Müze, zeytin ve üzümden sabun ve pekmez üretim süreçlerini detaylı bir şekilde sergilerken, müzeye gelen ziyaretçiler, bu ürünlerin nasıl üretildiğini görsel materyaller ve dijital sunumlar aracılığıyla öğrenmenin yanı sıra atölyelerde üretim sürecini deneyimleme şansı buluyor. 

GELECEK NESİLLERE AKTARILACAK

Evliya Çelebi’nin önemli hanlar arasında saydığı tarihi yapı, Gaziantep’in sabun ve pekmez kültürünü yaşatarak gelecek nesillere aktarmayı hedefliyor. Gaziantep, tarihi dokusunu geleceğe taşıyan yeni bir mekanla tanışırken, Kayna Sabun ve Pekmez Müzesi olarak hizmet vermeye başlayan müze, açılır açılmaz ziyaretçilerden yoğun ilgi görmeye başladı.


400 YILLIK TARİHİ HAN

Zeytin kırılması için kullanılan mengeneden, zeytinyağlarının tutulduğu kuyulara kadar zeytinin yağa yolculuğunda, "şerbet evi, tort, mahsere ve tekedene" adı verilen üzümün pekmez yapılma sürecinde kullanılan tüm eski ve geleneksel aletlerin sergilendiği müze, ziyaretçilerini zaman yolculuğuna çıkarıyor. Antep fıstığının yanı sıra zeytin, zeytinyağı ve üzüm üretiminde önemli bir yere sahip Gaziantep'te Kayna Sabun ve Pekmez Müzesine dönüştürülen tarihi handaki müze, açıldığı günden bu yana büyük ilgi görüyor.

Dolu dolu festival Dolu dolu festival

TANITIM ÇOK ÖNEMLİ

Kayna Sabun ve Pekmez Müzesi Müdürü Hazal Bostancıeri, müzenin amacının geçmişi yaşatmak ve geleneksel ürünlerin tanıtımını yapmak olduğunu belirtti. Bostancıeri, müzenin tarihi nesneleri ve üretim aşamalarını doğru bir şekilde sergilemek için büyük bir emek harcadıklarını ifade ederek, Gaziantep’in kültürel zenginlikleri arasında yer alan müzenin, kentin turizm potansiyelini artıracağına da dikkat çekti.

İKİ GELENEKSEL ÜRÜN

Kayna Sabun ve Pekmez Müzesi’nin restoranıyla ödül alan tarihi bir mekan olduğunu bildiren Bostancıeri, “Bu han eskiden de sabunhane olarak kullanılmıştır. Sabunhane izlerini zaten tarihi hana girdiğinizde halen restore edilmemiş orijinal olarak duran taş kazandan da anlayabiliyorsunuz. Yine zeytinyağının dinlendirildiği alanlardan da anlayabiliyorsunuz. Bu mekan iki geleneksel ürünü buluşturduğumuz bir mekan. Artık fabrikasyona yenik düşmüş, orijinalini çok bulamadığımız bu iki ürünü atölyelerde yerel ziyaretçilerimizle birlikte deneyimleyip, yaptığımız ve anlattığımız bir müzedir” dedi.  Müzenin pazartesi gününün dışındaki diğer günlerde açık olduğunu ve 09.00 ile 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebildiğini belirten Bostancıeri, herkesi müzeye davet etti.

Editör: Ebru Kont