Son dönemlerde çok sık il dışına çıkıyorum.. Görevim ve konumum itibarıyla yeni yüzlerle tanışıyorum.. Tabii dostlarımız da var aralarında.. Özellikle Gaziantepli olduğumu öğrenen yeni tanıştıklarım dahil hemen hemen hepsi söz birliği etmişçesine “N’oldu Gaziantep’e, niye böyle oldu şehriniz” diyorlar. Sonra kentin özelliklerini anlatıyorlar, gelmek, gezmek alışveriş yaparak zengin yemek menüsüyle tanışmak, kebap, baklava yemek gece kalmak istediklerini söylüyorlar.. Çok enteresandır özellikle kadınlar söylüyor bunu.. Ama tereddütleri var tabii.. Elbette onlara anlattıklarımız ve bu ortamda Gaziantep’te yaşıyor olmamızın nedenlerini sıraladığımızda, güven konusunda şüpheleri kısmen azalıyor ve bir süre sonra tekrar gelme düşüncesi ağır basmaya başlıyor.. Bizde ısrarla mutlaka gelin misafirimiz olun diyoruz elbette..İşte bu konu üzerinde özellikle adeta tek başına Sayın Fatma Şahin’in gayretlerini çabalarını görünce, hepimizin Gaziantep için fahri olarak gerek Türkiye’de, gereksede Dünyada ulaşabildiklerimize çağrıda bulunması gerektiğini düşünüyorum.. Öyleki, küçük büyük, kadın erkek herkese, Fatma Şahin’in dediği gibi “Şimdi Gaziantep’e gelme zamanı” dememiz şart olmuştur..HEPİMİZ GÖNÜLLÜ TANITIM ELÇİSİ OLMALIYIZHepimiz çok iyi biliyoruz ki, bu şehirde bir takım olumsuzluklar yaşıyoruz, hatta biliyorsunuz yaşamımızı doğrudan etkileyen önemli sorunlar var.. Güvenlik konusu başı çekiyor elbette.. Ulaşım ve trafik zaten en fazla şikayet ettiğimiz meseleler.. Hatta FETÖ soruşturması çerçevesinde çok sayıda masum ve dürüst insanların işinden ekmeğinden olmasından dolayı en başta ben de şikayetçiyim.. Çünkü çok iyi eğitimciler açığa alındı, hemde FETÖ ile hiç alakası olmayanlar.. DEAŞ endişesi, PKK sempatizanlarının kentin bazı semtlerinde etkili olduğu gerçeğini asla gözardı etmiyorum..Ama sevgili Gaziantepli dostlar, bunları şikayet etmek dert yanmak bir yana, bu şehirde esnafın, işyerlerinin, otellerin, restorantların hareket kazanması gerekiyor.. Bu sayede bir ucunun mutlaka hepimize faydası olacağını bilmeliyiz... Onun içindir ki, bu şehrin mutlaka ama mutlaka hareket kazanması gerekiyor..ŞAHİN’İN ÖZELLİKLE KADINLARA MESAJI OLMALIBu çerçeveden baktığımızda hepimiz gönüllü tanıtım elçisi olmalıyız, bu şehre yerli yabancı turistlerin gelmesini sağlamalıyız.. Biliyorsunuz Gastronomi dalında, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) "Yaratıcı Şehirler Ağına" giren Gaziantep'in turizmden aldığı payın artırılması için çalışmalarını sürdüren Fatma Şahin, bu noktadan hareketle büyükşehirlerde reklam çalışması başlattı. İyi etti elbette.. Bu sayede Ankara, İstanbul, İzmir ve diğer büyükşehirlerin tamamında bilboardlarla "Şimdi Gaziantep'e Gitme Zamanı' denilecek. Bizlerde yapalım aynı şeyi.. Elimizden ne geliyorsa hemde.. Sayın Fatma Şahin, özellikle bu konuda KADINLARA çağrıda bulunmalı.. Kadın isterse erkek yok diyemez. Bu vesileyle her şehirde, hatta yurt dışında kadınlara çağrıda bulunulmalı, işbirliğine girmeli.. Tanınma konusunda sıkıntısı yok, hatta her şehirde birkaç kadına bizzat telefon açabilir. Seçilmiş isim ve siyaseten tanıdık olmamasına dikkat ederek tabii.. Bununla ilgili çeşitli öneriler çıkabilir ve çalışmalar yapılabilir diye düşünüyorum..GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİNE YAZIK EDİLDİBakın bir taraftan Gaziantep için canını dişine takanlar var, diğer yanda Gaziantep’in adını olumsuz etkileyebilecek işlerle uğraşanlar var.. Bizler halk olarak aman şu kentin hareket kazanmasına katkıda bulunalım diyoruz, bilim ve eğitim yuvalarında ise sorumluluk sahipleri nelerle uğraşıyor.. Başlıkta olduğu gibi gerçekten “Gaziantep Üniversitesine yazık edildi..”Edildi diyorum, çünkü öyle bir nifak sokuldu ki, bilim adamı, akademisyen, öğretim görevlileri, öğrencisi, üst düzeyinden altına kadar çalışan personel sanki Üniversitesi içinde bir zamanlar Suriye’de olan ve galiba hala da varlığını sürdüren El muhaberat varmış pozisyonuna sokuldular..Tam bir korku, şüphe, endişe hakim şimdi Gaziantep Üniversitesinde.. Kimse huzurlu değil.. Kimse kimseye güvenemiyor.. Kimse yarınını garanti görmüyor.. Herkes bazı kişiler tarafından hazırlanan FETÖ listesine girme korkusu yaşıyor.. En yakın dostlar bile artık birbirleriyle rahat konuşamaz oldu. Yanıbaşlarında Elmuhaberet varmış gibi kısık sesle konuşur hale getirildi. Güven sıfıra indirildi.CADI AVINDE KİMLER ETKİLİNiye böyle oldu diyorum bazı akademisyenlere, hepsinin söz birliği etmişcesine verdikleri yanıt korkunç.. “Ökkeş bey iş Cemaat -Fetö işinden çıktı. Tam bir Cadı avı başlatıldı. Mesele kişisele döndü. İsim listeleri özel hazırlanıyor. Kim kimin hasmı, kim kimi sevmiyor, kim kimi önünde engel görüyor, fırsat bu fırsat diyerek hemen listeye yazıyorlar. Bunda maalesef eski Rektörün dahli de var.. O kadar arkadaş gözaltına alınıp tutuklandı ki, bunların yüzde 70-80’i masum. Elbette Cemaatle içli dışlı olanlar olacak.. Ama cadı avı olunca haliyle araya kişisel husumetleri de katıyorlar... Listeyi hazırlayanlara baktığınızda cemaatle onlar da içiçe olmuş kişiler.. Ama ne yazık ki, kimse sesini çıkartamıyor. Çok üzücü, çoook..” diye konuşuyorlar..Daha öyle şeyler söyleniyorki, inanılır gibi değil.. Yeni Rektörün yaptıklarını anlatıyorlar, akıl alır gibi değil.. Zaten duyuyor görüyoruz ama, duyduklarımıza inanmak istemiyoruz elbette.. Ve ben bu satırları yazarken bahse konusu yerin eğitim yuvası, bilim yuvası olmasına daha çok üzülüyorum.. Hepsi akademisyen, hepsi enerjilerini yeni eğitimciler, bilim adamları, akademisyen ve öğretim görevlileri yetiştirmek için harcaması lazım.. Sağlık alanında hastaları tedavi etmeleri lazım.. Ama onlarda kafa bırakmadıkları için doğru dürüst görev yapamıyorlar. Zaten çoğunluğu gözaltı, tutuklama ve açığa alınmalar nedeniyle Üniversite perişan hale getirilmiş.. Hastalar doğru dürüst tedavi göremiyor, ameliyatlar yeterince yapılamıyor. Ve haliyle tüm hastalar ve yakınları perişan. Ama Sayın Rektöre bakıyoruz, hala FETÖ işleriyle meşgul, hala ziyaretler, hala ön yargılı hareket etmeler.. Sonunda Cumhuriyet Başsavcılığından uyarı alması. Yalanlanması.. Siz böyle bir durumda ne yaparsınız.. İstifa diye bir mekanizma var değilmi.. Ama o kadar pişkinlerki, inanın söyleyecek söz bulamıyorum.. Dedim ya yazımın başında, “Gaziantep Üniversitesine yazık edildi” diye.. Maalesef aynen öyle oldu.. SON SÖZÜM YAVUZ COŞKUN HOCAYA..Hocam bu liste işinde sizin de dahliniz olduğu iddiaları var.. Kendinize ayırdığınız özel oda ve sekreteryada, komisyonun hazırladığı listeler sizin mutlaka kontrolünüzden geçiyormuş. Hatta Rektör seçimlerinde sizin desteklemediğiniz adayların saflarında yer alan öğretim üyelerinin de bu operasyon kapsamında isimlerin yazıldığı iddiaları var. Şahsen ben inanmadım, ama somut şeyler söylenince, durumu size aktarmada fayda gördüm.. Hocam gerçekten bunlar doğrumu..BEN YETKİLİNİN DUYARLISINI SEVERİMBiliyorsunuz okurlarımın yaşadıkları sorunları ve şikayet ile önerilerini sık sık bu köşeye alıyorum.. Duyarlı yetkililer hemen arıyor bilgi veriyor.. Hiç oralı olmayanları da görüyoruz tabii.. Ama biz olmayanlara değil, oralı olanlara önem veririz elbette. İşte bunlardan birisi de koltuklarına sürekli karpuz sıkıştırılan Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Deniz Köken.. Yetmedi OSB yönetim kurulu başkanı. Yetmedi Gaziantep Basketbol takımı Başkanı.. Aslında bana sorarsanız çok doğru bulmuyorum bir koltukta 2-3 karpuz işini.. Ama öyle bir noktaya gelinmiş ki, bu yetkileri ve görevleri yapabilecek nitelikte olupda güven verebilenlerin azlığı, ibreyi sürekli Deniz Köken’e çeviriyor..Onun için kısmi olarak eleştirsem de, takdir noktam daha ağır basıyor.. İşte o kadar işinin arasında bu köşeyi noktasına virgülüne kadar okuyabiliyor. Hemen sabahın erken saatlerinde arayıp bilgi verebiliyor. Yanlışım ve eksiğim varsa düzeltiyor, ama bu yüzde 10’larda bile kalmıyor. Genellikle yazılanlar için harekete geçiyor..GAZİANTEP BASKETBOL POTALARIYLA DONATILACAKBu çerçeveden hareketle, geçen hafta okurlardan gelen Kavaklıktaki Basketbol potalarıyla ilgili şikayeti dikkate aldı. Hemen talimat verdiğini ve Potaların değiştirildiğini söyledi. Bu arada Basketbol için hayata geçirmeyi düşündüğü projeyi de anlattı. Böylece okulları basketbol ile buluşturacaklarını, basketi sokağa yaymak gerektiğini, Gaziantep’te 600 bin öğrencinin varlığını ve onlar içinde Basketbolcu olabilecek yetenekler çıkartabileceklerini söyledi.. Kim yok der veya dudak büker böyle projeye.. Elbette hiç kimse.. KALYON ÜNİVERSİTESİNE ULAŞIMDA SIKINTI YOKMUŞSayın Deniz Köken, bu arada bir öğrencinin şikayetini de okumuş ama katılmadığını söyledi. Kalyon Üniversitesine hergün 29 sarı 12 Oğuzeli, 10 belediye otobüsünün hizmet verdiğini, her yıl başında yönetimle toplantı yapıldığını, onların isteğine göre otobüs verildiğini belirtti. O öğrencinin yer uzak olduğundan otobüsü kaçırmış olabileceğini ifade etti. Hatta İbrahimli otobüs sayısının 2’den 4’e çıkarıldığını söyledi.. Bunu da bu vesileyle belirtmiş olayım ve özellikle Kalyon Üniversitesine giden öğrencilerin taşıma sıkıntısı yaşadıkları takdirde bana yazmalarını tekrar belirteyim..HEPİNİZE İYİ HAFTALAR