Hatay Reyhanlı'daki bombalı saldırı morallerimizi resmen altüst etti.. Geçen sene Gaziantep'te yaşanan saldırı hala gözümün önünde. Neler çekmiş, ne acılar yaşamıştık o saldırıda.. Kimbilir Reyhanlı halkı ve yakınlarını kaybedenler şimdi ne haldedir.. Şu bir gerçek ki, uzun süredir yazıyorum, Suriye ile Türkiye arasında dostluğu kardeşliği kim bozduysa Allah onların bin türlü belasını versin.. Biz sınır kenti olarak kardeşçe dostça yaşıyorduk.. Halep bizim şehrimiz gibiydi.. Gaziantep'te onların.. Pasaportsuz giriş çıkış yapma aşamasına gelmiştik Suriye ile.. Ama bozdular bu düzenimizi.. O ülkeyi darmadağın ettiler.. Bizi ise resmen terörün kucağına ittiler.. Kaçan masum halkın yanı sıra ne kadar ipsiz sapsız, hırsız uğursuz ahlaksız Suriyeli varsa Gaziantep dahil Hatay, Urfa, Maraş ve Kilis'e akın ettiler.. Kontrol altına alınanlar Çadır kentlere yerleştirildiler. Ama şehirlere elini kolunu sallayıp gelenler kontrol edilemedi. Şimdi içimizde tam bir bomba gibi gezinip duruyorlar. Masum olan Suriyeli, kadın ve çocuklar için herkes elinden geleni yapıyor zaten.. Ancak Gaziantep için söylüyorum, aylardır sık sık gündeme getiriyorum, gerçekten huzursuz bir kent haline dönüştük.. Aklı başında Suriyeliye zaten kucak açtık ve onlar da efendi şekilde yaşamını sürdürüyor. Ama öyle şeyler oluyor ki, her gün kavga, tartışma, ahlak dışı haberler alıyoruz.. Ne olacak, ne yapılacak kimse bilmiyor.. Suriye'nin Türkiye tarafındaki sınırı kontrolsüz. El kaide başta olmak üzere ne kadar terör yanlısı gruplar varsa hepsi ayrı baş çektiği haberleri alıyoruz. Bunların Türkiye'ye rahat girdiği için de, başımıza bu belaların geldiği dilden dile dolaşıyor.. Sözün kısası, bir belaya sokulduk, bundan sonrası ne olacak hepimiz endişeyle bekliyoruz.. BUZ-TAŞ MAĞDURU OLDUK.... DA? Sanırım Gaziantep'te doğup ta yaşayanlar olarak hiçbirimiz böyle bir vaka ile karşılaşmamışızdır..Buna DOLU diyemiyorum, çünkü iş Dolu'luktan çıktı.. Galiba gökyüzünde ufalanmadan doğruca Gaziantep üzerine parçalanmış BUZ-TAŞ şeklinde düşüverdiler.. Tabii şehrimizi de darmadağın etmeye yettiler..Dışarda arabası olup ta, kaportası darbe almayan kalmamıştır sanırım. Camları kırılanlar hakeza.. Bu arada bazı köylerde maalesef ekinler mahvoldu, meyve ağaçları büyük darbe yedi.. Demek ki kıyamet bunun gibi bir şeymiş.. Çaresizsin ve hiçbir şey yapamıyorsun.. Sadece bakakalıyorsun.. neyseki cana gelen bir şey olmadı, hepsi mala geldi de teselli bulduk.. Bu arada kafama takılan bir şey var bu olayda.. Bu tür doğa vakalarında gelişmiş teknolojiden hala faydalanamayışımız dikkatimi çekiyor. Örneğin Dünyada artık 1 ay sonra bile havada neler olacağı biliniyor ve öyle tedbirler alınıyor..Tayfun, Hortum, sel ve afetler en az hasarla atlatılıyor.. Niye çünkü önceden haber alınıp vatandaş bilgilendiriliyor.. Bizde Meteoroloji var biliyorum.. Hatta yeri Ordu caddesinde.. Niye yoğun yağışlarda önceden insanların tedbir alması için yayınlar yapılmaz.. Örneğin vilayet ve belediyeler duyurular yapabilir.. Keşke olsaydı diyorum.. Hiç değilse 5 binden fazla araç gafil avlanmazdı.. Bu rakam daha resmiyete yansıyanı, sanırım 10 bini geçecektir.. ODALARDA GENÇLER DÖNEMİ Gaziantep Ticaret Odasınde Zeki Yağcı ve Mehmet Aslan gitti.. Yerine Ali Yener ve Eyüp Bartık geldi.. Ticaret Borsasında Ömer Çelik gitti, yerine büyük ihtimalle Ahmet Tiryakioğlu geliyor.. Sanayi Odasında Abdülkadir Konukoğlu "Yeter"dedi ve koltuğuna Mustafa Topçuoğlu oturdu.. Başkan olarak Adil Konukoğlu yerini korudu.. Böylece Ortak Akıl'da isimler değişti.. Tabii YAŞ itibarıyla daha genç bir jenerasyon görev başına geldi.. Galiba dünün en gençleri sadece Adil Konukoğlu iken şimdi Cahit Nakıpoğlu'ndan sonra yaşıtı Mustafa Topçuoğlu ile birlikte bugünün ikinci büyüğü konumuna geldi.. Bu değişim Eyüp Bartık'ın seçim parolasıyla özdeşleşti adeta..Yenilik ve Değişim, bundan sonrasının Gaziantebinde neler gösterecek hep birlikte göreceğiz elbette. Şahsen ben her türlü yeniliğin hayata geçirileceğine inanıyorum.. Gelişen teknolojiyi iyi kullanan, daktilodan, teleketeks'ten bilgisayara geçen, sosyal medyada varlığını hissettiren Facebook ve Twitter'de her yönüyle insanlarla iletişim kurabilen yeni jenerasyonun, odalarda yapacağı yenilikleri hep birlikte göreceğiz.. Yeterki bu gençlere güvenelim, şans tanıyalım.. Tabii bu arada çevrelerinin de bizler gibi düşünmeleri gerektiğini belirtmek zorundayım.. Özellikle GTO'da Eyüp Bartık adına kendine rol biçenlerin, yaptıkları her konuşmanın, attıkları her adımın olumsuzluğunu Sayın Bartık'ın çekeceğini hesaplamaları lazım.. Bu kişilerin Odada çalışan en üst düzey yetkiliden en alttakine kadar değişimden geçeceğini, hatta bunların yerine getirecekleri isimleri bile dile getirdiği söylentileri, sadece Eyüp Bartık'ın iyi anlaşılamamasına ve işinin zorlaşmasına yol açacaktır.. Bu arkadaşların özellikle bunu bilmelerinde yarar görüyorum.. Kaldı ki, GTO'da mevcut kadronun kalitesini, nitelikli insanların varlığını görmezlikten gelemeyiz. Elbette biraz yorulacaklar ama değişim olacaksa bundan kendileri de faydalanıp gurur duyacaklar.. Son sözüm; Umarım Sayın Mehmet Aslan'ın dediği gibi Gaziantep kazanır.. Bu gençlere de AĞABEY olarak büyükleri destek olur. BENİM YAZDIKLARIMI ŞİMDİ TEKNİK ADAMLAR SÖYLÜYOR Dikkat ederseniz son zamanlarda Gaziantepspor ile ilgili bu sütunlardan yazmıyorum.. Nedeni çok açık.. Çünkü benim yıllardır söylediklerimi son dönemde kulübün içine gelip görüp yaşayan teknik adamlar söylüyor.. Hikmet Karaman önce ses çıkarmadı sonra dayanamadı ve sürekli mesajlar verdi. Tabii bazılarını üstü kapalı söyledi, bazılarını alenen.. Sonunda dayanamayıp gitti.. Yerine Bülent Uygun geldi, çok erken gördü kulübün yapısını, neler olup bittiğini.. Ama Uygun, Karaman'dan farklı davrandı ve Gaziantepspor'un daha da batağa saplanmaması için şehri yönetenlere gitti.. En başta Vali mesela.. Sonra Büyükşehir Belediye başkanına ve kenti yönetenlere giderek durumu anlattı... İyi de oldu ve Gaziantepspor'a sahip çıkıldı.. Futbolculara primler verildi, odalar, belediyeler tesislere gitti.. Ciddi bir kaynaşma sağlandı.. Ama tüm bunlara rağmen Gaziantepspor'daki temel sıkıntılara yönelik bir adım atılmadı.. Futbolcuların paraları ödenmiyor, personeller daha kötü durumda.. Tesisler desen Celal Doğan'ın bıraktığı yerde hala.. Kamil Ocak'ı neyse ki dünya şampiyonası nedeniyle federasyon yapmak zorunda.. Ama diğer sorunlar... İşte burada yine bana iş bırakmadı Bülent hoca ve basın toplantılarında rahatlıkla olumsuz ne varsa dile getiriyor.. İşin traji-komik tarafı Bülent Uygun'un söylediklerini ben yazarken düşman ilan ediliyordum.. Hatta sosyal medyada tehdit ediliyor, hedef gösteriliyor, vatan haini ilan ediliyor hakaretlere uğruyordum.. Çok basit bir örnek vereyim sizlere.. Bülent Uygun'un basın toplantılarında söylediklerini, kendim söylüyormuş gibi adımla gazeteye yazmış olsaydım, o gün ne hainliğim, ne ahlaksızlığım kalırdı.. Oysa aynı şeyleri yıllardır ben söylüyor, uyarıyor yol gösteriyordum.. Bunun için iki hocaya da teşekkür ediyor, beni bu zahmetten kurtardıkları için minnettarlığımı sunuyorum.. Hepinize iyi haftalar