Şimdi ortalığın toz duman olduğu bu ortamda “Her şeyimiz bitti de sıra baklavaya mı geldi Ökkeş Özekşi” filan demeyin lütfen. Ben her konuda görüş ve fikirlerimi söylerim. Hele toplum adına hassasiyetlerim her zaman ön planda olmuştur. Özellikle fakir aile çocukları ve alım gücü çok düşük insanlar konusunda aşırı derecede hassasım. Bir şey olduğunda hemen Empati yaparım. Bunda sanırım çocukluğumuzun yokluk içinde yamalı pantolon ve kara lastik ayakkabıyla geçmesinin etkisi vardır. Çünkü yokluğu iyi bilirim. Geçtiğimiz gün haberlerde İÇİ BOŞ baklava üretenleri okuyunca, aklıma baklavayla ilgili yıllar önce yazdıklarım geldi. Sadece baklava değildi tabi o zamanda kaleme aldıklarım. Ekmek gibi, et gibi temel gıda maddelerinin de halkın alım gücüne göre düzenlenip “HALK EKMEK- HALK ET” şeklinde mağazalar kurulup ucuz şekilde satılabileceğini dile getirmiştim. HALK EKMEK-HALK ET NİYE YAPILMAZ Kİ?Yani kararlı biçimde özellikle “bu şehirde mutlaka Halk ekmek olmalı” dedik, yıllar önce. Ama nedense uygun görülmedi. En son geçen sene yazdığımda halkın alım gücü daha bu kadar düşük değildi. Tüm gıda ürünlerinde böylesine büyük zamlar yoktu. Buna rağmen geçim sıkıntısı yaşayan büyük bir halk kesimi o zamanlarda dahi bütçesine göre ucuz ekmek beklentisi içindeydi. Oysa birçok şehirde halk ekmek uygulaması vardı. Hatta ben bir tık daha ileri gitmiş ve et konusunu da öne sürmüş, halkın et yiyemediğini belirterek belediyelerimizin ucuz et satabileceğini, herkesin alım gücüne göre 100- 150- 250 gramlık olmak üzere yarım kilo ve ötesinde paketlenip evlere et girmesinin sağlanabileceğini ifade etmiştim. O da büyüklerimiz tarafından uygun görülmedi. GÜYA BAKLAVA ŞEHRİYİZNeyse gelelim bu içi boş baklava satışı dönemiyle birlikte asıl söyleyeceklerime. Aslında bunu da yazmıştım önceleri. Yani baklava konusunu. Baklava şehriyiz ama bu şehirde ucuz baklava yok diye. Gaziantep’te hangi baklavacıya gidip elinizi uzatsanız ateş gibi anında geri çekiyorsunuz. Sadece baklava değil tabi, katmerinden tutun kadayıfına, künefesine, burmasına kadar ateş pahası. Şunu sakın göz ardı etmeyin, belli bir kitle için paranın ve pahalılığın önemi olmadığından, tüketim bakımından baklava üretenlere fazla problem olmuyor. Çünkü alıcısı var. Hatta bu nedenle baklavacı ve kadayıfçı sayıları çığ gibi çoğalıyor bu şehirde. Özellikle akşamları şöyle dışardan bakın içerileri dolu, hatta bazılarında yer bile bulamıyormuşsunuz. ANTEPTEKİ MUTLU AZINLIK TÜRKİYE'NİNKİNDEN BİR TIK FAZLAAma bizi elbette o kesim ilgilendirmiyor. Nihayetinde Türkiye’de genelinde yüzde 10, ama sanki Antep’te 15, hatta bir tık daha yapayım 18-20 gibi mutlu azınlık var. Bu konuya bir ara değineceğim zaten. Onlar için de fiyatların yükselmesi çok önemli değil. Çünkü o kesim kolay para kazanıyor bu şehirde. Bu nedenle aslında sadece baklava kadayıf için değil, tüm gıda ürünlerindeki artış da onları fazla etkilemiyor. Asıl olan bizim gibilere oluyor. Yani marketlerden manavlardan daha ucuz olur diye kenar semtlere gidenler, pazarı açılmasını bekleyenler, taneyle veya ikişer adet almak zorunda bırakılanlar. Ki bizim hanım aynen öyle yapmaya ve tane hesabı yapmaya başladı son zamanlarda. Her marketten gelişinde ofluyor pufluyor, poşeti gösteriyor ve bir hafta önceki fiyatlarla kıyas yapıyor, hatta günlük artışlara bile isyan ederken herkese saydırıyor… GELİN UCUZ BAKLAVA ÜRETELİMBakın içi boş baklava derken yaramız depreşti ve nereden nereye geldik. Fakir halkın da onların çocuklarının da baklava yemeye hakları var. Bu nedenle demem o ki, bunu kim yapar bilemem, belediyelerimiz veya biraz da hayır etmeyi seven hali vakti yerinde işletmecilerimiz de olabilir, mutlaka bu şehirde ucuz baklava üretimine geçmeli. Adını da HALK BAKLAVA veya benzeri isim koyarak özellikle çocuklara yönelik her semtte mağazalar açmalı. Öyle birinci sınıf filan olması önemli değil zaten. Baksanıza içi boş baklava dönemine girdik. Şöyle fabrikasyon usulü, alım gücüne hitap eden baklava üretime geçildiğinde inanın birçok eve baklava girecektir. O çocuklarımız televizyonlarda internet sitelerinde özellikle sosyal medyalarda baklava yerken paylaşanlara bakıp iç geçirmeyecektir. (Kaldı ki inanın ben bile sosyal mecralarda yemek, kebap, tatlı yerken paylaşanlara çok kızıyorum) Ye kardeşim ne yiyorsan ye de, bunları paylaşarak yiyemeyenlerin gözünün içine sokma demek zorundayım. Kaldı ki senin yanındaki de çocuk, o yediklerinizi göremeyen yiyemeyenler de çocuk. Lütfen… KÜSGET'İ MEZBELELİKTEN KURTARMAK GEREKKÜSGET ile ilgili yazımız büyük ilgi gördü. Tabii bu arada sevgili Başkan Mustafa Kemal Güneş de açıklama gönderdi. Olduğu gibi yayınladık tabi. Başkan Güneş kendine göre haklı ama ben şunu bilirim. Küçük Sanayi Sitesine gittiğimde yollar berbat ise ki yıllardır böyle, kaldırımlar yok gibiyse, ara sokaklardan ana caddeye çıkamayacak kadar karmaşa halindeyse, dükkanların önünde tamir için bekleyen araçlar yolları kapıyorsa, buraya gelenler cami dışında tuvalet ihtiyacını gideremiyorsa, işyerlerinin tuvaletleri hijyenik değilse, bir küçük sanayi olarak planlamadan uzak yapılanma var ise, buraya gelen bürokratlar o ara sokaklara gitmiyor ve sadece müdürlüğe gidince burada verilen bilgilerle yetiniyor ve asıl gerçeği görmüyorsa, bu görüntü Gaziantep’e yakışmıyor derim. Evet Mustafa Kemal Başkan ve diğer oda başkanları. Hepiniz el ele verin ve şu KÜSGET’i mezbelelikten kurtarın. Başka söyleyecek sözüm yoktur. HACI YILDIZ'I VE TURAN UYSAL'I UNUTMAYACAĞIZSiyasi olarak da spor ve sosyal yönlü olarak da Gaziantep'te tanınan birisiydi Hacı Yıldız. Mütevazi bir kişiliğe sahipti. Yukarıbayır Mahallesinin muhtarlığını da yapar ve semtin sorunlarını belediyelere iletir, valilikte dile getirir çözüme ulaştırmak isterdi. Severdim kendisinin bu sorumluluk anlayışını. Hatır gönül kırmaz, bazen bunun acısını da görürdü. Ama genelinde iyi insandı. Bir de duyduk ki kalp krizine yenik düşüp aramızdan ayrıldı. Ne ilginç bir tesadüftür ki, aynı günün akşamında yine Gaziantep'te spor yazarlığı yapan emekli Binbaşı Turan Uysal'da vefat etti. Aşırı spor yapardı ve fit bir vücuda sahipti. Tenis de oynardı üstelik. Ama ecel onu da hem de Hacı Yıldız'ın ölümüyle birlikte sosyal medyada başsağlığı dilediği gün yakaladı. Yani spor basınında iki değerli insan aynı gün aramızdan ayrıldı. Allah mekanlarını cennet eylesin, nur içinde yatsınlar.HEPİNİZE İYİ HAFTALAR