Bugünkü manşet haberimizde ayrıntılarını okuyacaksınız. Bir zamanlar cıvıl cıvıl olan, hatta yoğun çalışma nedeniyle oturup yemek yeme bir yana, çay veya kahve içecek zamanı bile bulamayan ayakkabıcı esnafının, şimdi geldiği durum gerçekten içler acısı... Tıpkı hamle yapamayan ve büyüyemeyen Halıcı esnafında olduğu gibi... Biliyorsunuz Halıcılık sektöründe de aynı sıkıntılar var... Birkaç büyük firma bu sektöre girince, küçükler perişan olmuştu... Büyüyemeyen veya birleşemeyenler ise şu anda büyük sıkıntı içerisindeler... Ama galiba ayakkabıda durum daha da endişe verici... Elbette rekabet kurbanı olmuşlar. Önce Çin ile başlayan, sonra Halep ile bayanlarda devam eden inanılmaz düşük fiyatla satılan ayakkabılar, esnafın elini kolunu bağlamış, çaresiz bırakmış... Bazıları tehlikeyi görmüş ve hamle yaparak büyümüş... Ama bunu yüzlerce elin parmaklarından sadece bir ikisi yapabilmiş veya başka sektörler el atmış... Haberde okuyacağınız gibi, bazıları yenilik yapmayı, veya İnovasyon düşüncesini hayata geçirmeyi düşünmemiş... Ama bir gerçek var ki, Gaziantep'te sadece bu sektör değil, diğer esnaflarda ve KOBİ'lerde olduğu gibi, son yıllarda müthiş geriye gidiş var... Bu olumsuz gidişatta, kim ne derse desin etkisi var veya yok, TEŞVİK birinci plana alınıyor... Yorumlar farklı, eleştiriler acımasız olabilir... Ama ben bu konuya farklı yaklaşmak istiyorum... Çok iyi biliyorum ki, bizim esnaflık anlayışımızda maalesef birleşmeye sıcak bakma gibi bir düşünce yok... Yalnız genç kuşak için bu yönde birazcık ümitliyim... Onlar ikna edilebilir, birleşme ve büyüme yolunda sadece kendilerini değil şehrimizi de ilgilendirecek hamleler yapılmaya zorlanabilir... Bunun için önce Ticaret ve Sanayi Odalarına iş düşüyor. Mutlaka teşebbüs etmişlerdir, uyarıda bulunmuşlardır... Ama yine de ciddi boyutlu ve kararlı biçimde bu işe el atılırsa, bazı çözümler bulunabilir... Kaldı ki Sanayi ve Ticaret Odalarının da asli görevleri arasında bu düşünce yer alıyor... Ayakkabıcılar Odasıyla birlikte, ister geniş, ister dar kapsamlı olsun, çözüm önerileriyle ve sonuca yönelik bir toplantı yapmanın zamanı gelmiştir... *SİVİL TOPLUM DA SORUMLULUĞUNU BİLMELİ

Son günlerde sivil toplum örgütlerinde yaşanan hareketlilik, geç kalınmış olsa da, neden şimdi diyerek azıcık kafamızı karıştırsa da, yine de göze ve kulağa hoş geliyor... Yıllardır kentin sorunlarını dile getiren, çözüm aranması yolunda yetkilileri harekete geçmeye teşvik edici bir yayın politikası izleyen birisi olarak, sivil toplum örgütlerinin bu hareketini elbette desteklemek durumundayız...
Son birleşmeyi "GAZİANTEP PLATFORMU" adıyla gerçekleştiren 27 sivil toplum örgütünün özellikle istasyon meydanı ve 100. yıl parkı konusundaki uyarıları, topluca gazetelere verilen tepkisel ilanlar etkisini gösterdi. Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey son derece demokratik bir yaklaşımla "buyrun arkadaşlar gelin konuşun, sorunları birlikte çözelim" dedi ve cumartesi günü büyükşehir meclis salonunda platformun üyeleriyle toplantı yaptı. Her ne kadar platforma imza atan bazı S.Toplum Örgütlerinin gelmeyişleri dikkat çekti ama, yine de yarıdan fazla katılım olduğu için toplantı gerçekleşti...
Bu toplantıya bende davetliydim. Saat 11'de başlayan ve 15.30'a kadar devam eden toplantının sonuna kadar konuşan herkesi dinledim. Toplantıdan çıkardığım sonuç; Asım Güzelbey'in iki saati bulan sunum ve icraatlarını anlatımında hayli başarılı olmasıydı. Son derece demokrat bir başkan görüntüsünü de başarıyla sergiledi. Bu davranışı Sivil Toplum Örgütlerinin çoğunun kafasını karıştırmaya yetti bile... Ancak Kent Konseyinden tecrübeli olanlar, daha dikkatli ve ihtiyatlı davrandılar... Çünkü Sayın Güzelbey'in bu söylemlerine karşılık, uygulamalarında kendi bildiğini okuduğunu gözlemlediklerini, bu nedenle ihtiyatlı davrandıklarını ifade ettiler... Bu konuda şimdilik söyleyeceklerim, sivil toplum örgütleri temsilcilerinin daha kararlı, daha tutarlı davranmaları, özellikle bu çabalarının arkasında siyasi hesapların yatmaması, böyle bir düşüncede olanlara ise asla alet olmamalarıdır... *FUAR ALANINA MÜZEYİ GÜZELBEY DE İSTİYORMUŞ

Bu toplantıda beni şaşırtan gelişme, sürekli olarak yaptığımız yayınlarda Fuar alanına Zeugma Müzesi yapılması önerisine, Asım Güzelbey'in de sıcak baktığı, ancak buna Mimarlar Odasının karşı çıktığını hatta bu yönde dava açtıklarını iddia etmesiydi. Zafer Okuducu ise itirazlarının müze değil farklı taleplerden kaynaklandığını söylese de, doğrusu bu gelişme kafamızda soru işareti olarak kaldı. Madem Sayın Güzelbey'de burasının müze olmasını istiyor, o zaman bu işte uzlaşmacı bir tavır izlenip sonuçlandırmak gerekiyor. *MEZARLIK GÖREVLİSİNİN CEP TELEFONLARI ÇALMAYACAK

Mezarlıkta cenaze törenlerinde bundan sonra görevlilerin telefonları cenazeler mezara konulurken çalmayacak.
Geçen haftaki uyarı yazımızı dikkate alan Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, hemen aradı ve kesin talimat verdiğini söyledi.
Tabii bunun uygulanıp uygulanmadığını yaşayıp göreceğiz. İnsanların acısı büyükken, en yakınlarını veya dostlarını kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken, cenaze kabre koymakla görevlinin o sırada oynak müzik havalı cep telefonunun çalması, elbette hoş bir durum olmuyordu. Umarım mezarlık görevlileri sorumlu davranırlar... *CEP TELEFONU KÜLTÜRÜMÜZ HALA GELİŞMEDİ

Maalesef cep telefonları konusunda hala yeterli kadar duyarlı olunmuyor. Sayın Asım Güzelbey anlattı, bir cuma namazında camide birisinin telefonu çalmış...Hani şu "Alo..Alo, lan telefonunu açsana"gibi bir kayıt varya, işte o...
Tabii namazda olan herkesle birlikte, imamın da ister istemez dikkati dağılmış... Ama işin komik yönü namaz sonrası imamın şikayetinde ortaya çıkmış. İmam "sayın cemaat telefonlarınızın sesini kısın dedik dinlemiyorsunuz, yazı yazdık dikkate almıyorsunuz. Dahası telefonu çalana müdahale edip, 'telefonu açsana' diye bağırıyorsunuz" deyince herkes kahkahayı atmış. Çünkü imam cep telefonundaki "telefonu açsana lan" şeklindeki uyarılı müziği, camiide başka bir cemaatin söylediğini sanmış... Tabii ne bilsin imam, bu sesin telefonlara kayıt edildiğini...
Aslında bu cep telefonu meselesinde hepimiz biraz daha duyarlı, daha titiz olmalıyız... En kötü telefon bile sessize alınabilir. Lütfen unutmayalım ve toplantılarda, cenazelerde ve camide namaz kılarken telefonlarınızı kapatmak istemiyorsanız, hiç değilse sesini kısın veya sessize alın... Dahası herkesin öfkeli bakışları sizleri hiç rahatsız edip üzmüyor mu? *OKUYUCU MAİLLERİ

Son günlerde hızla artan okuyucu maillerinin suç oluşturmayacak olanlarını yayınlamak durumundayız. Çünkü bazı kimseler bizi yanıltmak istiyor. Her ne kadar tedbirli olsak da, yine de belirtilen konular gerçek de olsa, abartılı şekilde yansıtılınca hata yapabiliyoruz. Bunlardan birisi Dr. Nilüfer Özyurt İlköğretim Okulunda geçen hafta yazdığımız başarılı bir öğrencinin bazı kişiler tarafından dövülmesi ve okul müdürünün öğrenci velisine yönelik konuşmalarındaki ifadelerdi. Olay doğruydu, öğrenci dövülmüştü. Velisi Gaziantep Üniversitesinde saygın bir öğretim görevlisiydi. Okula gidilmiş, gereken tavır gösterilmişti. Zaten konudan milli eğitim haberdar edilmiş, dilekçeyle başvurulmuştu. Ki, Sayın Süleyman Şişman beni aramış, okul müdürü hakkında soruşturma açıldığını söylemişti. Bunların hepsi doğruydu. Yanlış olan sadece okul müdürünün "ben AKP'liyim, bana kimse karışamaz, cemaate mensubum filan" dediğiydi... İşte burada işler karıştı. Çünkü maili gönderen isim İlyas Yerebaka'ın adı, o okulda eşi de öğretmen olan yine üniversiteden çok değer verdiğim Sayın İlyas Göğebakan ile özdeş tutulmak istenmişti. Tabii Sayın Göğebakan sanki bu iddiaları kendi yazmış gibi bir pozisyona sürüklenmişti. Aynı durumda öğrencinin velisi Bayram bey de, zan altında bırakılmıştı... Her ikisinin de duyarlı olması, doğru olan bir olayın farklı mecralara çekilmek istenmesi yolundaki mücadelesine saygı duyuyoruz... Öğrenci velisinin bize göndermiş olduğu faksta "söz konusu haber okul müdürü başta olmak üzere olayın mağduru olan bizleri zan altında bırakacak bilgiler içermektedir. Bu sorunla ilgili şikayetimizi 6 nisan 2007 tarihinde iki ayrı dilekçeyle resmi makamlara ilettim. Bunun dışında kimseye şikayetimiz olmamıştır. Ayrıca okul müdürüyle tartışmamız ve müdürün söylediği sözler asla söz konusu olmamıştır" şeklinde açıklamayı da yayınlıyor ve herkesi duyarlı olmaya davet ediyoruz. *TEBRİK VE TEŞEKKÜR Tebrikler, hiç bir gazetede sizin gazeteniz kadar haber ve yorum ayrıntıları yok. Yerel de de ulusalda da . Helal olsun size. Yorumlar süper ve objektif. Tebrik ediyorum. işte gazetecilik bu. Şehrin sorunlarını cesaretle dile getirip kaleme almanızdaki objektiflik ile spor haberciliğinde üzerinize yok. Tebrikler, iyi geceler. Gazeteci geçinen şakşakçılar utansın. Onların web sayflarında dansöz oynuyor. Nerede bunlar?
Gönderenin Adı Soyadı :Kamil Kandemir
E-Mail :[email protected] *CENAZEMİZE OTOBÜS ALAMIYORUZ

Sayın Ökkeş Özekşi, sizinde bildiğiniz gibi bir cenazeniz olduğu zaman bir otobüse ihtiyacınız olur. Ve biz bunu yıllardır belediyeden temin eder, cenazemizi defneder gelirdik. Ama maalesef artık Kevserden böyle bir hizmet almak çok zor. Otobüs yok diyorlar ve ısrar edersek " isterseniz size fahiş fiyata dışarıdan bulalım" diyorlar. Lütfen bu sorunumuzu dile getirirmisiniz.
Gönderenin Adı Soyadı :Kazım Oğuz Cava *HAYVAN MADDELERİ SEVKİ NİYE DEĞİŞTİRİLDİ ? Gaziantep ili bir ilke imza atarak merkez ilçelerden yapılacak Hayvan ve Hayvan Maddeleri Sevkleri için Özel Et Balık Kombinası içerisinde aksaklıkları olsada güzel bir kararla, Sevk Merkezini Şubat 2007 de aldığı Hayvan Sağlık Zabıtası Komisyon Kararıyla Üç Merkez ilçenin (Oğuzeli-Şahinbey-Şehitkamil) Hayvan ve Hayvan Maddeleri Sevki buradan yapılacaktı. Bu da görünüde iyi bir uygulama gibi gözüküyordu. Ancak Daha sonra ne olduysa oldu, kimler araya girdilerse girdi ve Mart ayında Komisyon Kararı dikkate alınmayarak Oğuzeli Merkez İlçesinin uzaklığı bahane edilerek Yeni bir Valilik oluruyla Oğuzeli Merkez İlçesi Hayvan ve Hayvan Maddeleri Sevki, bu sevk merkezinden çıkarıldı. Lakin Şehitkamil İlçesinin Atalar Köyü bu sevk merkezine 35-40 KM dir. Yine aynı şekilde Şahinbey İlçesi Küçükkızılhisar köyü 20-25 Km. Daha örnekleri çoğaltabiliriz. Oğuzeli İlçesi sevk merkezine sadece 10-15 km. en uzak köyüde 20-25 bilemedin 30 Km. Yani kabul edilebilir bir mazeret değil, sebebin başka olduğu malum. İl müdürlüğü bunu bir an önce düzeltmelidir. Temennimiz budur.
Adı Soyadı : Muhittin Karakıran
E-Mail :[email protected] Hepinize iyi haftalar