SARIGÜL 1 Hafta önce eski bakan Mustafa YILMAZ'ı telefonla arar ve seçim komitesinde çalışmayı teklif eder...

Eski BAKAN, dostlukları 1987'lere dayanan, oldukça samimi olduğu, ailece görüştüğü SARIGÜL'e;

'Üzgünüm ama, hayır… Ben Gaziantep'ten ayrılamam... Antepliler bana kızarlar… Komiteye girersem, sürekli İstanbul'da kalmam gerekli' der.

SARIGÜL, ısrar eder;

-'Dostum MUSTAFA, sen tabanı olan bir bakansın. Seni daima takdir ettim. Köy hizmetlerinde 50 bin kişiyi kadroya aldığın için senden her yerde iyilikle bahsediyorlar. Dürüstlüğün dillerde… Adın en ufak bir OPERASYONa karışmadı. Benim seçim komiteme gir çalış, lütfen' der.

YILMAZ, bakar olmuyor, Sarıgül'e 10 GÜN kendisiyle birlikte çalışma sözü verir ve SARIGÜL'ün de gönlü hoş olur...

Yani YILMAZ, CHP teşkilatlarını, adaylarını yanlız bırakmamak, birlikte mücadele vermek için SARIGÜL'ün bile teklifini geri çevirir...

YILMAZ, seçimlere bir hafta, 10 gün kala gelen milletvekillerinden, bakanlardan, siyasetçilerden olmacağını söylüyor…

Eski Bakan, ilçe belediye başkan adaylarının da belirlenmesinin ardından Gaziantep'e hayırlı olsuna geleceğine ve çok çalışacağına söz veriyor...

Gaziantep'teki CHP teşkilatları, partililer eğer eski Bakan'ın hakkını inkar ederlerse, gerçekten yazık ederler…

UYANIK KÖYLÜ…

Havaların kurak gitmesinden yakınan bir MUHTAR'a,

-'Yağmur duasına çıkacak mısınız?" diye sordum.

Yaşlı Muhtar,

-'Hayır' dedi.

Neden diye sorduğumda Muhtar;

-'Köylünün duası kabul mu olur?

Saf köylü mü kaldı, hepsi ŞEYTAN olmuş… ' deyince gülmek istememe rağmen gülemedim...

Zira, muhtar çok ciddiydi...

ŞAHİN TEBRİK ETTİ

Kendisinin adaylığını tebrik etmediği için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Ak Parti Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Fatma ŞAHİN'e içerleyen MHP Büyükşehir Adayı Mustafa ERZİN'in kırgınlığı ve küskünlüğü kalmamış…

Çünkü Bakan ŞAHİN, Erzin'i arayarak büyükşehir adaylığını tebrik etmiş…

Bakan'ın geç de olsa bu jesti, Erzin'i oldukça mutlu etmiş…

Erzin'in bir mutluluğu da, Akif EKİCİ'nin adaylığına…

'İyiki Ekici aday oldu, Allah dualarımı kabul etti" diyen ERZİN, etrafa gülücükler saçıyor…

YOLSUZLUK OPERASYONU...

Uzunca bir süre daha gündemin birinci sırasında yerini koruyacak olan yolsuzluk operasyonu için çok şeyler, yazıldı, çizildi, konuşuldu...

Elbette hoş bir durum değil...

Ülkemiz YARA alıyor...

Ekonomimiz KAN kaybediyor...

Operasyonun maliyeti 45 Milyar Dolara yaklaşıyor...

GEZİ'nin faturasından da ağır bir bedel ödüyoruz...

Gaziantep olarak üzüntümüz bir kat daha fazla...

Çünkü Bakanlardan biri BİZİM BAKANımız….

İşin ekonomik boyutunun yanısıra birde toplumsal boyutu var...

GEZİ olaylarında toplum ikiye ayrışmıştı...

Bu defa durum farklı...

Çünkü ikinin yarısı da ayrıştı...

Toplum, Geziciler, Cemaatciler, Ak Partililer diye ÜÇe bölündü...

Burada en zor durumda kalanlar ise, hem Ak Partili, hem cemaatçi olanlar...

Umarım, bu ayrışma kısa sürer...

BEDDUAların yerini, eskisi gibi DUAlar alır...

Çoğunuz okumuşsunuzdur. Ben gözden kaçıranlar için, Ahmet HAKAN'ın Yolsuzluk OPERASYONuyla ilgili, benim gibi çoğunuzun da düşüncelerine tercüman olacağına inandığım 'Devirmek elinizdeydi bütün komploları' başlıklı yazısını paylaşmak istiyorum...

AHMET HAKAN

Devirmek elinizdeydi bütün komploları..

İÇİŞLERİ Bakanı, 'Bu durumda bir saniye bile yerimde duramam, istifa ediyorum' deseydi.

Diğer bakanlar, 'Başbakanımız istemese bile biz istifa ediyoruz' deme yürekliliğini sergileseydi.

Hükümet ortaya çıkan pislikten değil de pisliğin ortaya çıkmasından rahatsız oluyormuş izlenimini vermeseydi.
Polis şeflerine dokunulmasaydı.

Hiç değilse polis şeflerine, suçlamalara maruz kalan İçişleri Bakanı'nın emriyle dokunulmasaydı.

AK Parti yedisinden yetmişine, 'Bu olay bize kendi içimizde bir arınma fırsatı veriyor' diye haykırsaydı.
İddialara maruz kalan isimler, iddialar hakkında doyurucu açıklamalar yapsalardı.

Başbakan, soruşturmanın biçimine gösterdiği tepkinin yarısını ortaya saçılan iddialarla ilgili olarak gösterseydi.
İktidar yetkilileri, 'Bizim saklayacak bir şeyimiz yok, sonuna kadar üzerine gidin' diye meydan okusaydı.

Amerika'sından İsrail'ine, İngiltere'sinden Fransa'sına, İran'ından okyanusuna, okyanus ötesinden paraleline, otonomundan derin devletine...

Hangi çılgın size yolsuzluk üzerinden zincir vurabilirdi ki?