İnsanın bazen yazı yazmayı canı istemez ya, şu anda aynı kıvamdayım.. Kafamda binbir sorular, yüzlerce sorunlar var.. Hepimiz baskın kararla 2 günlüğüne evlere tıkıldık.. Maalesef doğru kararı, yanlış zamanlamayla yüzümüze gözümüze bulaştırdık.. İnsanları sokaklara döktük, “ne haliniz varsa görün” dedik.. Onlar da “halimiz budur” diyerek, 2020 Türkiyesinin getirildiği tabloyu gözler önüne serdi..Türkiye bir yana, Gaziantep’teki o tablo hafızalarımıza kazındı resmen.. Atılan görüntüleri, yayınlanan videoları gördükçe “Biz ne ara bu hallere düşürüldük” dedim kendi kendime.. Gerçekten nasıl olduk da, 2 gün kapalı kalma telaşıyla çılgınlar gibi sokaklara döküldük 2 saat içinde..YENİ TÜRKİYE, YENİ GAZİANTEP TABLOSUKaldı ki, adım gibi eminim, yardıma muhtaçların dışında, evlerinde bırakın 2 günlük yiyecekleri, 10 gün hatta 1 ay yetecek stokları bulunanların çoğunluğu sokaktaydı.. Tüketim çılgınlığı yaşanıyordu resmen.. Kilometreyi bulan araç ve sıra kuyrukları, aslında İSRAF ve TÜKETİM toplumu yaratıldığının, yokluğu açlığı yaşamanın ne olduğunu bilmeyenlerin fotoğrafını gösteriyordu bize.. Yeni Türkiye, yeni Gaziantep tablosuydu bu..Tamam şunu anlarım ve eleştiriyorum zaten.. Böyle yasak konulmaz.. Böyle bir karar alınmaz.. Haftalardır zaten biz söyleyip yazıyorduk, sokağa çıkma yasağı konulsun diye.. Kaldı ki, bundan sonra kesinlikle yasak konulmalı.. Adına Bilim kurulu denilen zevatlar da söylüyormuş bunları.. Aklıselim sahibi herkes söylüyordu aslında sokağa çıkma yasağı konulsun diye.. Ama başta da dediğim gibi DOĞRU KARAR, YANLIŞ ZAMANLAMAYLA alındı.. Umarım yasak uzun süreli olur, yoksa halimiz harap..2 AYLIK MÜCADELE 2 SAATTE YOK EDİLDİÖyle bir yanlış yapıldı ki, yaklaşık 2 aydan beri "geliyorum" diyen tehlikeyi daha erken görenler zaten tedbirlerini almıştı. Son 1 ay içerisinde ise iş ortaya çıkmış ve özellikle sokağa çıkmama, yakın temasta bulunmama tavsiyeleri adeta bir kanun noktasına getirilmişti.. ÜST yaş sınırına ALT yaş bile eklenmişti. Sosyal mesafe konulmuştu. Maskesiz çıkmayın denilmişti. Her ne kadar parasız paralı karmaşası yaşatılsa da, maske temin edilmede sınıfta kalınsa da, herkes bir yerden temin etme başarısını göstermişti.. İşe de yarıyordu bu uyarı ve tavsiyeler.. Her ne kadar sokakta başıboş dolaşanlar vardıysa da, büyük çoğunluk evlerine çekilmişti.. Yani işler kendiliğinden rayına oturuyordu.. Ne zaman ki, Cuma gecesi o korkunç görüntülere yol açan karar açıklandı, işte o zaman 2 aylık emek, çaba, titizlik, mücadele, hepsi 2 saat içinde yok edildi.. O yan yana gelmekten kaçınan insanlar, kucak kucağa, sırt sırta, ittire ittire yiyecek peşine düşürüldü.. Fırınlara, marketlere hücum edildi adeta.. Resmen tüketim çılgınlığının fotoğrafı sergilendi.. Kavgalar, küfürler, saldırılar peşinden geldi.. Ve 2 aylık çabalar, korunmalar bu kargaşa içerisinde bitiverdi.. Sokağa çıkanların büyük bölümü, evine eşyalarla birlikte koronavirüsle döndü.. Temennim odur ki, inşallah korktuğumuz başa gelmez.. İnşallah koronaya bulaşanlar, yakınlarına temas ettirmez.. Kaldı ki onlar da bilmiyor bulaştığını, bir haftaya kalmaz ortaya çıkar zaten..Yapılacak tek şey, bu yasağın devamını sağlamak..AK PARTİ HALK GERÇEĞİNİ UNUTTU MUTüm bu olanları, yaşananları görünce kendi kendime, “AK Parti halkın içinden gelen, halka dokunan, halkın sorunlarına el atan, herkese umut aşılayan bir Parti iken, şimdi HALKI TANIMAYAN bir partiye dönüşmüş” dedim kendi kendime.. Oysa Umuttu bir zamanlar.. Partili partisiz herkes yapılanları takdir ediyordu.. Öyle ki, muhalefeti özellikle adını halktan alan CHP’yi bile, halkı tanımayan bir parti olarak kafalarda yer edindirmişti izlediği halkçı politikayla..Ama son dönemlerde halktan gittikçe uzaklaşan, halkı tanımayan bir politika izleyişine şahit oluyorduk.. Tok oldular, açın halinden anlamamaya başladılar.. Hep söylerim “sokaktan kopan, halkı unutan kaybeder” diye.. Şimdi biz halkız, sokakta olanız.. Her şeyi birebir yaşayanız.. Göreniz.. Ve halkın içinde neler olduğunu bileniz.. Ama AK Parti artık bilemiyor halkı.. Unuttu kendi gerçeklerini.. Uzaklaştı bizlerden.. Haliyle doğru kararlar alamaz olundu.. Pahalılığa göz yumdu.. Esnaf, çiftçi, işçi, işveren, sanayici, iş adamı kendi haline terkediliverdi.. Biz gazeteciler de bu terkedilmişliğe dahil edildik.. Haftalardır insanlar işsiz, dükkanlar, işyerleri kapalı.. Çalışanına para veremez durumda. Sokağa gönderilen işçiler, dükkanları kapatılan küçük esnaf çaresiz bırakıldı.. Kredi denildi, bankalar ciğerimizi sökecek şartlarla bizleri kapıdan içeri bile sokmadı.. KOSGEB desen bizahiti biz gazete olarak bu kurumdan en büyük darbeyi yiyeniz.. Hakkımız gasbedildi resmen bu kurum tarafından.. Kooperatifler deseniz, elini uzatanın eli yanıyor.. Zaten o ele de para adına bir şey değmiyor..Son olarak demem o ki, bu gidişat hiç iyi gidişat değil sevgili okurlarımız.. Gerisini siz anlayın artık..İHTİYARLIK KAÇ YAŞINDA BAŞLAR ?• Kristof Kolomb Amerika’yı keşfe çıktığı ilk yolculuğunda 50 yaşını çoktan aşmış durumdaydı...
• Pasteur kuduz aşısını bulduğunda 60 yaşındaydı...
• Mimar Sinan, Süleymaniye camisini bitirdiğinde 70 yaşını geçmişti. Selimiye camisini tamamladığında ise 86 olmuştu.
• Galileo, ayın günlük ve aylık çizimlerini yaparken 73 yaşındaydı.
• Charlie Chaplin, 76 yaşında film yönetmenliği yaparak hala işinin başındaydı.
• Goethe, en büyük eseri Faust'u ölümünden bir yıl önce, yani 82 yaşında bitirmişti.
• Nobel ödüllü Alman doktor Albert Schweitzer 88 yaşına rağmen Afrika hastanelerinde durmaksızın çalışarak ameliyat yapıyordu.
• Ressam Titian 99 yaşında hayata gözlerini yumdu. "Lepanto Savaşı" adlı ünlü tablosunu ölümünden bir yıl önce tamamladı.
• Dört defa İngiltere başbakanı seçilen Gladstone, son kez göreve geldiğinde yaşı 83'tü .
Gençlik hayatın belli bir çağı ile ilgili değildir.
İnsan, kendine olan güveni derecesinde genç, şüphesi derecesinde yaşlıdır.
Cesareti derecesinde genç, korkuları derecesinde yaşlıdır.
Ümitleri derecesinde genç, ümitsizliği derecesinde yaşlıdır.
Hiç kimse fazla yaşamış olmakla ihtiyarlamaz.
İnsanları ihtiyarlatan, ideallerinin gömülmesidir.
Seneler cildi buruşturabilir.
Fakat heyecanların teslim edilmesi ruhu buruşturur.
İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar, halbuki yaşamadıkça yaşlanırlar ...
İnsan ihtiyar olmaya karar verdiği gün ihtiyardır.
Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz.
Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar. Nefesiniz daralır ama görüş alanınız genişler.
"Beynimiz yeni tecrübeler keşfettiği sürece insan genç sayılır."
.
*William GLADSTONE HEPİNİZE İYİ HAFTALAR