Siyasetten, olumsuzluktan içimiz karardı resmen.. Elbette mevcut konumum itibariyle sorunları dile getirmek görevim.. Yazmak, uyarmak, öngörülerde bulunmak, çözümler önermek işimin önemli parçası.. Ama bazen biraz fark yaratmalı insan.. İşte bu hafta o farkı yaratmaya karar verdim.. Birde fırsat bu fırsat diyerek küçüklüğümün benim için çok anlamlı bir resmini paylaşıyorum.. Bir arkadaşım gönderdi aşağıdaki "Biz, 1940-1980 arasında doğan insanlar tanrının sevgili kullarıyız" başlıklı karşılaştırmayı.. Okudukça hep geçmiş yıllara götürüyor insanı.. Gerçekten de 1940 ila 1980 yılları arasında doğanların yaşantıları ile yeni kuşak dediklerimizin yaşadıkları ortamlar ve çevreleri çok farklı.. Biliyorum hepimizin bir hikayesi var.. Herkesin hikayesi roman olacak kadar zengin anılarla dolu.. YAMALI PANTOLONUM VARDI, AMA MUTLUYDUMBenim de var, dolu dolu ve en çok da ızdırap ağırlıklı.. Her zorlama, hep sıkıntı.. Ama hiç biri benim hayata bakışımı engellemedi.. Kötülüğe ve umutsuzluğa teslim etmedim yaşantımı ve evlendikten sonra ailemi.. Zorlandık hep.. Ekonomik yönden hiç kolay geçmedi çocukluğum ve sonraki yıllarım.. Ama fakirlikten gelen yokluğu yaşamışlık tecrübesi, geleceğe daha iyi bakmamızı sağladı.. Lastik ayakkabı giydiğimiz, yamalı pantolonla gezdiğimiz günlerde de mutluyduk.. Lastik ayakkabıyı babam borçla aldığında, başka da numara olmadığından dar gelse de “iyi geldi” diyerek ayağımı yara etse de, sonra babamdan bunun yüzünden okkalı bir tokat yesem bile mutluydum. Çünkü ayakkabım olacaktı.. Kısa süreli giysem bile o ayakkabım hayatımın ayakkabısı olmuştu.. Babamın sararmış ceketinin içi çevrildiğinde, yırtık pantolona yama yapıldığında da mutluydum, çünkü ilk kez bir ceketim ve ikinci bir pantolonum olacaktı.. Yokluk vardı ama yine de mutluyduk. Varlıklı ailelerin çocukları arkadaşlarımız da vardı o zamanlar.. Bazıları bizi hor görürdü, bazıları ise yiyeceklerini bizimle paylaşırdı. Hor görenlere ilerleyen zamanlarda sevgiyi öğrettiğimizde bizden mutlusu yoktu.. resss.jpgİşte bu yazı tam da söylemek ve anlatmak istediklerimizi özetliyor:Biz, 1940-1980 arasında doğan insanlar tanrının sevgili kullarıyız...Hayatımız gerçek bir kanıttır;* Oynarken ve bisiklete binerken, asla kask takmadık.* Okuldan sonra akşama kadar sokakta oynardık. Hiç televizyon izlemezdik.* İnternet arkadaşlarıyla değil gerçek arkadaşlarla oynardık..* Susadığımız zaman, şişelenmiş su değil, musluk suyu içerdik.* Aynı bardağı dört arkadaşla paylaştığımız halde hastalanmazdık.* Her gün çok pilav yediğimiz halde hiçbir zaman kilo almadık.* Çıplak ayakla dolaşırdık ama ayaklarımıza bir şey olmazdı.* Annemiz ve babamız bizi sağlıklı tutmak için hiçbir zaman ek gıda takviyeleri, vitaminler vermezlerdi.* Kendi oyuncaklarımızı kendimiz yaratır ve onlarla oynardık.* Ailemiz zengin değildi. Bize mal mülk değil, sevgi verdiler.* Cep telefonlarımız, DVD'lerimiz, oyun istasyonumuz, XBox'ımız, video oyunlarımız, kişisel bilgisayarlarımız, internet sohbetimiz olmadı - ama bizim gerçek arkadaşlarımız vardı.* Arkadaşımızın evini davet olmadan istediğimizde ziyaret eder ve onlarla birlikte eğlenerek yemek yerdik.* Senin dünyandan çok farklı olarak bütün akrabalarla iç içe yaşar, aramızda sıkı bağlar olurdu.* Çektiğimiz fotoğraflar siyah beyazdı ama renkli anılarla dolu idi.* Biz kendine has, anlayışlı bir nesiliz, çünkü biz ebeveynlerinin söylediğini dinleyen son nesiliz.Ayrıca, çocuklarını dinleyen ve dikkate alan ilk nesiliz.Ve sizler yaşındayken asla var olmayan bir teknolojiyi nasıl kullanacağınız konusunda size yardımcı olabilecek kadar zeki olan da biziz !!!SINIRLI sayıda üretildik... Bu yüzden;Bizden keyif alın,Bizden öğrenin,Hazine biziz,Dünyadan yok olmadan önce ...Her şeyi ve herkesi sevin... Sevgiyle kalın