Gaziantep’e gelmek zamanı, bölgeyi gezmek zamanı derken, yine patlama yine canlar aramızdan ayrılıp şehit mertebesine yükseliyor…

Yeter diyoruz… Yeter… Artık yeter ama ne fayda…

Ateş düşen ocaklardan, öksüz kalan çocuklardan, dul kalan kadınlarımızdan, nişanlı kızlarımızın eline yakılan kınaların acısından kurtulamıyoruz… Küçük oğluna sarılıp, seni de gönderirim “sen de şehit olacaksın” babaların şehit acısından ne zaman kurtuluruz…

Gaziantep’te gelmek zamanı derken, Gaziantep’i terk etmek zamanı olduğu mu söylenmek isteniyor acaba… İnanmak istemiyorum; “gezi-yorum” çevreyi, cennet vatanımın güneydoğu köşelerini, gelmek zamanı diyen yetkiliye destek verircesine fotoğraflıyorum… Fotoğraflarımı sosyal medyada paylaşıp destek veriyorum kendi adıma…

Bir gün bile geçmeden, canlı bomba patlıyor, hem de “bölgemizde işid yoktur” diye ulusal kanallarda açıklama yapan yetkiliye “atma” dercesine…

BİR GAZİANTEP VARMIŞ BİR YOKMUŞ

Panorama müzesi yapıyoruz yeri belirlendi Mimarlar Odası Gaziantep şube üyeleri tarafından mimari proje bedelsiz hazırlandı bir Rus ressam çalışmalar yaptı, Büyükşehir yetkililerinde katıldığı, mimarlar odası şube binasında proje ve Rus ressamın hazırladığı eserin sunumu ve yapılacak müze binası maketi ile tanıtıldı ve basında yerini aldı…

Bir varmış bir yok oldu bu çalışmalar…

Neden mi? Öğrenemedik…

Projenin uygulanacağı alan neresidir biliyor musunuz? Gaziantep’in Cumhuriyet Meydanı… Seferpaşa mahallesinde dere kenarındaki Jandarma lojmanlarının bulunduğu alan… Yeni projenin tanıtımı da ne içerdiği de bilinmiyor, sadece alanda yapılan imar değişikliği ile sanat için değil getirimin ön plana çıkartılacağından şüphemiz giderek artıyor…

ASIRLIK AĞAÇLARIMIZA DOKUNMAYIN

Mimarlar Odası Gaziantep şubenin yaptığı çalışmada, alanda bulunan ağaçlara hassasiyet gösterilmiş, sadece boş alanlarda binalar, alış veriş stantları ve kütüphane-dinlenme tesisleri tasarlanmıştı… Korkarım-korkun, yeni proje ile bu ağaçlar kesilmesin…

Yarım asırdan ziyade yaşadığım bu kentin, ne hallere düştüğünü görmek-yaşamak, gazi değil “Şehit olmaktır…”