Her insanın hayata bakışı farklılık gösterir… Aslında biz hayata hangi açıdan bakarsak o açıdan yaşıyoruz.

Mutlu olmamak adına sürekli yaşadığımız sıkıntıları, hüzünleri, darbeleri düşünüyoruz. Tam tersi açıdan yani mutlu ve güler yüzle baktığımızda değişimin farkına varıyoruz.

Her şeyden önce hayata bezgin ve bitik bir şekilde başlamamak gerektiğini düşünüyorum.

Her şeyi bir nesleye bağlamamak gerekir

Bazı şeyleri zorlamak, olmayacak şeyler için büyük çabalar harcamak ve olmadığı için mutsuz olmak genellikle benimsediğimiz bir davranış biçimi.

Hepimizin hayali ve idaelleri var. Zaten hayaller olmalı.. Fakat bu hayalleri gerçekleştirmek uğruna, başkalarını ve kendimizi mutsuz etmek davranış biçimine dönüşmemeli.

Özellikle gitmek konusundaki takıntısını kendime çok yakın bulsam da, oldukça sığ anlamlarla, birilerine bir şeyler anlatma çabası içerisinde olması, mesaj kaygısı gütmesi ve ismini koyamadığım başka şeyler bende bir tepki oluşturuyor, nedir tam olarak bilemiyorum. Sanırım fazla toplumcu bir bakış açısı var.

Herşey bence hayata bakış açısını değiştirdiğimiz zaman ortaya çıkıyor.

Bir cenazeye gittiğimizde yaşadığımız pişmanlıkları oradan çıktıktan hemen unutuyoruz örneğin. Aslında herşeyin bir nefeste bittiği bildiğimiz halde, asla bakış açımızı değiştirmiyoruz.

Yine öfke, yine hırs, yine küsgünlükler…

Bu yineler o kadar uzun ki…

Herkesin hayatında sorumlu olduğu bir çok konu vardır.

Sıkıntıları, dertleri, anlatamadıkları, bağırmadıkları, söylemekten korktukları..

Yalanları, dolanları, ihanetleri…

Bazıları yalanlarla ayakta durur, bazıları da doğrularıyla kaybetmeyi göze alır

İki farklı hayat bakışı..

Bence yeni bir günün başlangıcıyla birlikte doğrularla hayatımıza yön verelim..

Bakın nasıl bir değişim oluyor.

İyi hafta sonları..