"Kırlangıcın biri bir gün bir adama aşık olmuş.

Her gün pencerenin önüne gelir onu izlermiş.

Bir gün bütün cesaretini toplamış ve adama; “hey adam ben seni seviyorum uzun zamandır seni izliyorum” demiş

Adam; “saçmalama seç bir kuşsun ben ise bir insan durduk yere sende nereden çıktın” diye bunu içeri almamış, pencerenin önünden kovalamış.

Kırlangıç yine gelmiş; “Tamam seni hiç rahatsız etmeyeceğim, sadece çok iyi dost olalım” demiş adam yine kabul etmemiş ve kovalamış.

Kırlangıç tekrar gelmiş “bak hava çok soğuk seninle çok iyi arkadaş olalım beni içeri al soğukta donacağım sıcak ülkelere göç etmek zorunda kalacağım lütfen beni içeri al” demiş

adam yine almamış kırlangıç çok üzgün bir şekilde başını önüne eğmiş ve gitmiş,

Aradan çok zaman geçmiş adam pişman olmuş yaz gelmiş diğer kırlangıçlara sormaya başlamış ama gören olmamış

Sonunda danışma ve bilgi almak için bilge bir kişiye gitmiş olanları anlatmış.

Bilge kişi; “ Kırlangıçların ömrü altı aydır, hayatta bazı fırsatlar vardır sadece bir kez elinize geçer değerlendiremezseniz uçup gider, hayatta bazı insanlar vardır sadece bir kez karşınıza çıkar değerini bilmezseniz kaçıp gider ve asla geri gelmez, dikkatli olun farkında olun ve bir düşün bakalım acaba sen farkında olmadan bugüne kadar kaç kırlangıç kovaladın." der.

Hayatın bir yarış, bir koşuşturmacadan ibaret olduğu kısa yaşamımızda en güzel ürün mütevazilik olsa gerek.

Yapmış olduğu güzel bir şeyi, olumlu davranışı reklam yapma gereği duymayan, alçak gönüllü, kibir ve enaniyetten uzak insanlar için kullanılacak en güzel vasıftır mütevazilik.

Mütevazilik aslında tevazu kelimesinin yanlış kullanılmış hali "alçak gönüllü" demek.

Bu günlerde ne çok ihtiyacımız var tevazu sahibi insanlara.

"BEN" odaklı insanların prim yaptığı, rağbet gördüğü günümüzde ne güzel şey alçak gönüllü olmak, olabilmek.

Ne güzel şey yapmış olduğu bir şeyle övünmeden, eserini ranta çevirmeye çalışmadan paylaşmak, paylaşabilmek.

Ne güzel şey bu güzel insanların davranışlarından ilham almak.

Tevazu insani bir duygu, insana yakışan bir vasıf, garipken, sıkıntılı iken daha fazla tevazu sahibi olur insan, acizlik ve yokluk insanı ve duygularını olgunlaştırır.

Alçak gönüllülük güçlü insana daha çok yakışır, onu daha çok yüceltir, daha da güzelleştirir.

Gücünü insanları ezmek, kendi gibi düşünüp hissetmeyenlere karşı kullanmak yerine, onları kazanmak adına ortaya koymak çok daha mütevazi durum.

Hikayede ki kuşa merhamet göstermeyen insanı kendisinden yardım isteyen insanları elinin tersiyle yiten insanlara benzetebiliriz.

Kırdığımız, incittiğimiz insanları zor durumda bırakmak elimizde bulunan imkanları onları ezmek için kullanmak Allah'ın dahi gücüne gidecek hareketlerdendir.

Bundan pişmanlık duymak ne kadar anlamlıdır taktir sizin.

Dileğim bütün insanlığın elindeki imkanları, gücü yine insanlık için olumlu kullanması, acı ve göz yaşının eksik olmadığı dünyamızda insanların kalplerine sonsuz bir tevazunun yerleşmesi.

Yaşamımız boyunca elimize geçen fırsatların bir çoğunu değerlendirebiliriz, yakalayamadığımız fırsatlar da olabilir en güzeli bu fırsatları samimi bir şekilde kullanmak olmalıdır.

Allah hepimizi gurur ve kibirin perhizi olan tevazudan ayırmasın Hayırlı Cumalar diliyorum.