Bültenlere yansıyan bir haber var. İşgal altındaki Yukarı Karabağ'ın sözde başkenti Hankenti'de eğitim yapan Ermeni askerleri, üzerinde Türk ve Azeri bayrağı olan tuğlaları parçalıyor. Türk düşmanlığını esas alan bu tür gövde gösterileri Ermenileri diri ve zinde tutuyor olmalı ki, bu tür çocuksu oyunlardan medet umuluyor. Türk bayrağına ve Türklere hakaret elbette bunlarla sınırlı değil. Her 24 Nisanda Türk bayraklarını yakmak Ermeniler için adettendir. Kafaları her estiğinde Azerbaycan ve Türkiye sınırına ateş açmak , hakaret , toprak talebi, Holocaust yalanı oyunun diğer argümanları. Sınırın öteki tarafında toru topu 3 milyonu bulmayan bir Ermenistan var. Bıraksalar Türkiye'nin elinin tersi yeter artar bile, Azerbaycan tek başına yalayıp yutar. Ancak Rusya başta olmak üzere arkasındaki batılı-haçlı gücüne güvenerek şımaran Ermenistan'ın varlığı ise tarihi bir realite. Osmanlı'nın sadıka-i millet olarak tabir ettiği ve her türden imtiyazı ayaklarına serdiği Ermeniler, Anadolu'nun Batı emperyalizmi tarafından işgali ile tarihten gelen kinlerini kusmuşlar, yediği kaba sıçmışlardı. Kars'tan , Erzurum'a , Van'dan , Erzincan'a, Malatya'dan ,Maraş'a , Gaziantep'ten Adana'ya kadar Ermeni komitacıların katliamlarına maruz kalan Türkler , yüzyıllar boyunca kendileriyle ekmeğini paylaştığı , devlet idaresini teslim ettiği sadık milletin , sadakatsiz millete dönüşmesini ve karşı ihanetinde tanığı oldular. Diasporanın sürekli kaşıyarak kangren ettiği Türk – Ermeni ilişkileri , ABD ve Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin tamamında asılsız Ermeni tezlerine destek verilmesi sorunu daha karmaşık bir hale getiriyor. Balkanlarda Yunanistan , Ortadoğu'da İsrail , Asya'da ise Ermenistan emperyalizmin koz olarak elinde tuttuğu adeta birer besleme. Anılan bu 3 ülkede tek başına bir metelik bile etmez. Ancak arkasındaki kabadayı sürüsüyle mahallenin baş belası ve başlı başına bir rahatsızlık vesilesi. Diasporanın ianeleriyle ve diğer batılı ülkelerin sadakalarıyla açlığına çare arayan Ermenistan, umudunu Türkiye-Ermenistan sınırının açılmasına ve sınır ticaretine bağlarken, çeşitli yolları kullanarak kapağı Türkiye'ye atan 500 bin Ermeni ise Türkiye'den ekmek sağlıyor. Buna rağmen hem kucağımızda oturan hem de sakalımızı yolan, tarihin ve Coğrafi koşulların bize acı bir armağanı olan bu zoraki birlikteliğe kızmak bir yana sitem dahi edemiyoruz. Ne de olsa Türk'ün asaletinden kaynaklanan büyüklüğü ve ahde vefası var.