Başlığa bakanlar İsa?dan Önce Terim ile İsa?dan Sonra Terim de ne oluyormuş diyeceklerdir. Aslında yok öyle bir şey. Bir fenomenden bahsedeceğim. Başlığın gerçek açılımı İtalya Öncesi Terim ve İtalya Sonrası Terim?dir. Yani bir vakıa olan; Fatih TERİM!
Yunanistan maçının sonucu ne olursa olsun benim yazımın seyrü seferi değişmeyecektir. Ama acı gerçekler su yüzüne çıkacaktır. Bir değerin kendini nasıl tükettiğini öğreneceksiniz! Gece geç saatlere kadar A TV?de Santra programını seyrettim. Bir yanda Kemal Belgin diğer yanda Kazım Kanat. Çok istifade ettim denilemez ama her fırsatta Hakan ŞÜKÜR?ü yerden yere vuran Kazım Kanat?ın Fatih TERİM?i eleştirmek adına Moldova maçı için Hakan?ı neden oynatmadın eleştirisine sabaha kadar güldüm.
Neyse biz konumuza dönelim. Aslında Malta maçıyla başlayan TERİM gerginliği çok öncesine dayalı. Taa I.Galatasaray dönemlerinden başlayan bir kıskançlık bu!
Peki neden bu düşmanlık?
Ana başlıklarla ifade edeyim; Malum medyanın içsel hazımsızlığı, Ersun YANAL bağnazlığı, Terim?in Galatasaraylı oluşu, Ulusoy?a darbe hazırlığı, kompleks ve belki de yılların kuyruk acıları?İşte asıl hikaye bu.
Ancak TERİM?i savunuyor değilim, aksine değişen TERİM?in yanlışlarını ortaya koyuyorum İtalya- Fiorentina?ya giderken Fatih TERİM?in bir UEFA Kupası 4 Süper Lig Şampiyonluğu ve bir dolu kupalar zinciri vardı omuzlarında. Bunları yaparken futbol adına olmazları değil olabilirleri uyguluyordu. İyi bir jenerasyon yakalamış ve bunları iyi yoğurmuştu. Tafarel, Hagi ve Popescu gibi üç dama taşını da bulmuştu. Elbette bunlar tesadüf değildi. İlk Milli Takım görevinden başarıyla çıkmış ve takımı Avrupa Şampiyonası finallerine götüren ilk teknik adam olmuştu. Bu apoletler O?nu fazlasıyla zirveye taşıdı. Hak etmişti de?
Fakaaat??
İtalya sonrası TERİM artık değişmişti. Kendine özgüvenin yerini kibir almıştı. ??Şeytanın Avukatı?? filminde şeytan rolünü oynayan Al Pacino filmin bir yerinde; ??Hımmm kibir en sevdiğim günahtır!?? diyecektir.
İşte Terim bu günahla yoldan çıkacaktır. Artık ben yaptım oldu diyecektir. Birileri ne zeki adam desinler diye zorlama projeler ve takımlar sürecektir sahaya. İcatlar üretecektir. Bu buluşların medya tarafından yorumlanıp imparator lakabına uygun övgülerini isteyecektir. Amerika?yı yeniden keşfetmeye çalışacaktır. Basit futbol ritüellerini karmaşaya dönüştürecektir. Tüm bunların tek bir perde arkası vardır. O da ??Bunu TERİM yaptı densin!??megolamanlığıdır? Her yere imza atmayı çok sevecektir. Ama çekler karşılıksızdır 2 çarpı 2 den 5 çıkarmaya çalışacaktır. Kadroyla çok oynayacaktır. Oysa I.Galatasaray döneminde klasik bir 11?i vardır. Zorunlu eklemeler ve çıkarmalar dışında bu kadro ile oynamamıştır. Doğru Terim de buydu. Oysa O şimdi bay YANLIŞ!
TERİM kendini inkar edecektir. Doğru yaptığı ne varsa tam tersini uygulamaya çalışacaktır. Çünkü artık ben oldum demiştir. Ve kerameti sadece kendinden ibaret sanacaktır. Artık kör, sağır ve dilsizdir. Kendini samimi olarak uyarmak isteyenleri görmek, duymak ve konuşmak istememektedir. Yeryüzünde kibir ve gururla yürüyenlerin vay haline!
II.Galatasaray döneminde bu bariz şekilde ortaya çıkacaktır. Ve bu dönem hüsran ve yıkımla bitecektir. Ama O, yine burnundan kıl aldırmayan tavrı ve konuşmaları ile dimdik ayaktadır!
Küçük dağların sahibidir. Son Milli Takım uygulamaları ile kendine şahsi mesele besleyen medya mensuplarına da koz verecektir. Günden güne erimekte ve karizma zedelenmektedir. Gerek Milli Takım Yardımcılarını seçerken, gerekse de aday kadroyu açıklarken, sıradanlaşacaktır. Sağ açığı sol bek yapmıştır. Tercihleri eyyamdır. Bunu da farklı ve özgün görünmek adına becermiştir. TERİM, futbolun temel kurallarını yok sayacaktır. Şapkadan tavşan çıkarmak isteyecektir. Artık kibir, enaniyet ve gurur yol arkadaşlarıdır. Oysa yalnız ve yanlış olduğunu daha sonra anlayacaktır. Yazık?..