Görünen o ki, Gaziantep’te daha önceleri de yazdığım gibi kontrol elden kaçıyor. Hatta buna işler ZİVANADAN çıktı da diyebiliriz. Peşinen söyleyeyim; kimse bu işte kusuru başkalarına yüklemesin. Kusur hepimizde var çünkü. Bir kere birbirimizi kontrol etmiyoruz. Kendi kendine denetim denen bir sorumluluk var oysa..1- Önce kendini denetim altında tutacaksın..2- En yakınını kontrol edeceksin..3- Çevrene bu bilinci aşılayacaksın.4- Nereye gidersen git, olması gerekeni görmediğinde önce uyaracaksın, sonra orayı terk edeceksin..5- Ses çıkarmamak suça ve sorumsuzluğa ortaklık ediyorsun demektir.. Şimdi söyleyin Allah aşkına, bunları hangimiz yapabiliyoruz ??Dahası var tabii.. İşyerleri.. Özellikle AVM’ler.. Restoranlar, lokantalar.. Kahveler, Berberler.. Kasaplar, bakkallar ve Fırınlar.. Mağazalar, giyim kuşam yerleri.. Toplu taşıma araçları, servisler, minibüsçüler.. Nohut ve kebap dürümcüleri ve ciğerciler.. Pazaryerleri, açık alışveriş yerleri.. Manavlar.. Evlere yapılan her türlü ziyaretler.. Yine konutlarda nişan, düğün veya taziyelere katılmak. Kapalı ve kalabalık ortamlarda sohbet etmek.. Üstüne üstlük bir de asker uğurlama işi çıktı.. Otogar tıkış tıkış.. Elbette vatani göreve giden gençleri göndermek gerekir.. Ama kardeşim yollarda konvoy, otogar da halay çekmek, kucaklaşmak, yan yana oturmanın bedelinin ne kadar ağır olacağı hesaba katılmıyor mu..BİZİ DE YAKACAKLAR BU GİDİŞLEŞu bir gerçek.. Ülkenin ve kentin ekonomik çarkı küçük de olsa dönmeli.. Zaten sanayide, özellikle ihracatçı firmalarda fazla sıkıntı yok gelen sonuçlara bakıldığında.. Ama küçük sanayici, orta ölçekliler ve esnaflar için maalesef hükümetin destek formülü hayata geçirilemedi.. Avrupa ülkelerindeki uygulamayı bizde görmek hayal oldu.. Zaten 3 aya yakın zamandır herkesin anası ağladı. Bizim sektörde durumları hiç sormayın.. Çünkü hiç de iç açıcı değiliz.. İnanın bizim nefes alacak halimiz kalmadı. Öyle ki bu gidişle kağıt baskıyı kaldırmayı düşünür hale geldik.. “ZARAR ZARAR, NEREYE KADAR" Hadi yerel basını bir kenara attılar ve “ne haliniz varsa görün” dediler.. Bir noktada bu basın enflasyonuna ve kalitesizliğe karşılık iyi ettiler diyeceğim ama, içinde bizi de yakacaklar bu gidişle..SANKİ KORONA BİTMİŞ GİBİ HAREKET EDENLER, ŞEHRİ ATEŞE ATACAKGenele dönersek, hareket sağlama adına esnafa ve küçük sanayiciye tedbirlerinizi alın, işyerlerini açın denildi.. Bunda maksat ekonomi çarkının işlemesi, küçüklü büyüklü esnafın çarkını döndürmesi.. Çünkü biraz daha devam edilse, ortalık iyice karışacaktı.. Bu maksatla yavaş yavaş işyerlerinin açılmasına izin verildi.. İyi de oldu aslında.. Ama işte orada dengeyi kuramadık.. Ayaklarımız yerden kesildi.. Sanki korona bitti.. Resmen öyle bir ortama getirildi Gaziantep.. İşyerlerinde göstermelik tedbirler, göstermelik dezenfektan aletleri, göstermelik maske takmalar samimiyetten ve kararlı olmaktan uzak kaldı.. Allahı var, bunu disiplinli şekilde uygulayanları da gördük ve takdir ettik.. Ama bunu genele yayamadık.. FATMA ŞAHİN'İN ÇABASI KİMİN İÇİNBakın Sayın Fatma Şahin'in sadece bu konu için uğraşına. Tek amacı Gaziantep'e yerli yabancı turisti çekebilmek.. Belki bazılarınız "Fıstık gibi" sloganıyla Gaziantep'i gündemde tutma çabasını eleştirebilirsiniz. Herkes ne dertte, o yemek fıstık işiyle uğraşıyor diyebilirsiniz.. Ama bu çabayı iyi anlamak zorundayız. Çabasını Fatma Şahin'in kendi şahsı için değil, kentin ekonomisine katkı sağlamak için sarf ettiğini görmeliyiz. Ama bir gerçek var ki, bu şehirde yaşayanların Vali Davut Gül gibi, Fatma Şahin gibi çabalama konusunda oralı olmayışları.. Çünkü yollar yine kalabalık ve insanlar maskesiz.. Sarmaş dolaş gezmeler.. Parklarda bahçelerde, cafelerde yan yana oturmalar.. Sonuçta kontrolden uzaklaşıldı ve Gaziantep birden bire kendini zirvede buluverdi.. Türkiye’nin Korona vakaları ve tehlikeli gidiş yönünden en çok konuşulan kenti oluverdi.. Neden, çünkü kimse umursamıyor.. Umursayanlar ise, umursamayanlar yüzünden sıkıntı yaşıyor..İNSAN VALİ HATIRINA KURALLARA UYARHepimiz bilmeliyiz ki, Gaziantep’i sıkıntıya sokan yine bu şehirde yaşayanlar.. Eğitimlisi, eğitimsizi.. Bilgilisi, bilgisizi.. Okullusu, okulsuzu.. Yaşlısı, genci.. İşçisi, işvereni.. Sanki herkes söz birliği etmişçesine, eski günlerdeki gibi yaşam sürdürüyor.. Daha bunlara yanarken düğün ve nişan kontrollü şekilde serbest edilince, bizim insanlarımız eskisinden daha beter oluverdi..Yine geceleri gürültü kirliliği, yine havai fişekler, yine düğün sonrası konvoy.. Yine gelinle damadı yol güzergahı boyunca evine götürene kadar korna çalmalar. Yine evin önüne geldiğinde gece 01’leri vuran saatte davul çaldırıp, silah sıkanlar.. İlin Valisi adeta yalvarırcasına uyarıyor. Sayın Davut Gül, yasak koya koya bu gidişle psikolojik bunalıma girecek neredeyse.. İnsan Vali hatırına kurallara uyar.. Maalesef o da yok..GECE YARISI SİLAH SIKAN AVUKAT OLURSAHangi birine yanalım ki.. Ne sosyal mesafe, ne maske, ne kural.. Üstelik kendileri bozduğu gibi çevresini de etkiliyor, o insanları da rahatsız ediyor.. Geçen haftanın içinde Güvenevler mahallesinde gece yarısı havaya ateş açılıyor. Herkes panik, şaşkın, çocuklar uykudan korkuyla fırlamış.. Sonra öğreniyoruz ki, havaya ateş açan bir Avukat arkadaşımız.. Ya sevgili Avukatımız bari siz yapmayın.. Bizler topluma örnek olmalıyız ki, kısmen caydırıcılık sağlayalım.. Daha var, o da üst düzey yetkili bir arkadaşımız.. Bir süre yurt dışına gittiğinde koronaya yakalandı. Tedavi gördü geldi, bir de baktık koronanın en yoğun olduğu ilçeye akrabalarını ziyarete gitmiş, ne maske ne yakın mesafe.. Üstelik bunu da sosyal medyada paylaşıyor.. Ne söyleyeyim ki..YAKIŞIYOR MU BU SORUMSUZLUK GAZİANTEP'E..Şu bir gerçek.. Bu şehirde alınan birçok kararlar adeta ters tepti.. Bakın işte hastanelerde yer yok.. Bazıları çevre illere gönderiliyor.. Test sonuçları 3 günden önce çıkmıyor.. Doktorlarımız sağlıkçılarımız perişan.. Covid 19 için ayrılan servisler ve yoğun bakımlarda yataklar dolmuş durumda. Acil servislerde yer bekleyen çok sayıda covid pozitif hasta var.. Karantina işinde sıkıntı yaşanıyor. Yurtlarda sağlık konusunda sıkıntı olmazken, hizmet yönünde ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Yemekler yetersiz, insanların oralarda 14 gün kalması adeta işkenceye dönüşüyor.. Ve gelinen son nokta.. Sağlık Bakanlığı Gaziantep'in büyük bölümünü tehlikeli bölge ilan etti. Bakanlık tarafından açıklanan rapora göre şehrimizde 14 günde 980 vaka kayıtlara geçti. Böylece şehrimiz bu oranla tüm iller arasında 100 Bin kişiye düşen vaka sayısıyla en çok vakanın çıktığı il oldu. Şimdi soruyorum,; Yakışıyor mu bu sorumsuzluk Gaziantep’e..HEPİNİZE İYİ HAFTALAR