Bu köşe çok iyi Biliyorsunuz ki, yazanı benim ama sahibi sizlersiniz. Ben sadece aracıyım. Sizlerin sorunlarını yansıtıyor, dilimin döndüğünce de bunları yetkililere iletiyorum. Kenti yönetenler değer bulursa yararlanıyorlar elbette. Değer Bulmazlarsa, göz ucuyla bakıp geçiştiriyorlar. İşte mesele de budur. O geçiştirdikleri, o bakmadıkları hatta okumadıkları yorum ve değerlendirmeler, bu kentte yaşayanların birebir yaşadıkları sorunlardır. Doğrudur yanlıştır, hepsi olabilir, ama bakmak, ilgilenmek ve dile getirilen sorunları çözüme ulaştırmak, kentte yetkili olanların vicdanı ve biraz da duyarlılığıyla ilgilidir.. Unutulmasın biz vatandaşın sesine kulak verenlerdeniz. Biz bu gazeteyi Gaziantep’in daha yaşanabilir olması için halkın neler yaşadıklarını yansıtmakla görevliyiz.. Yazılanlar belki küçümsenir, belki önemsenmeyebilir.. Ama biz önemseyen ve onların sesine değer verenleriz..İşte bu düşünceden hareketle bu haftaki köşemizi iki ayrı vatandaşımızdan gelen gözlemlere, önerilere ve yaptıkları tespitlere ayırıyorum.. Lütfen alınmayın, alınganlık göstermeyin, öfkelenmeyin, kişisel mesele yapmayın.. Unutmayın ki, bu insanların hepsi kendini yetiştirmiş, liyakat sahibi ve aklı başında insanlardır.. Benim bile göremediklerimi kaleme alan, ancak yayınlanması için aracı olarak kullanan insanlardır. Birisi kamu görevlisi, diğeri kamu emeklisi sayın Abdurrahman Emre.. Konumları itibarıyla birisi isminin yazılmamasını rica etti. Abdurrahman Emre ise sorun olmadığını belirtti.. Bende her ikisine saygı duyuyor ve bundan sonraki bölümü onlara bırakıyorum.. Buyrun okuyalım: BELEDİYE BAŞKANLARI BURALARI GÖRMÜYOR MUSayın Ökkeş Özekşi,Son dönemde konut ve yiyecek sektörü ile ilgili yaptığınız paylaşımları ve yazılarınızı beğenerek ve onaylayarak takip ettim. Yine içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde, yapıcı eleştirilerinizi de takdir ettim. Yaklaşık 25 yıldır Gaziantep'te yaşıyorum ve karnım burada doyduğuna göre Gaziantepliyim. Öyle de kabul ediyorum.Şahinbey ilçesi Yeditepe Mahallesinde ikamet ediyorum. Çorak topraklardan oluşan bu bölge, son 10 yıldır adeta başıboşluğun cirit attığı bir mahalleye döndü. Sizin de sürekli ifade ettiğiniz" hırsın" esiri oldu. Minik daire/stüdyo daire adı altında talan edildi. İki katlı ve bahçeli binalar bile yeniden düzenlenerek stüdyo dairelere dönüştürüldü. Alt katlar sağdan soldan, üsten, alttan genişletilerek kafelere çevrildi.. Gürültü ve kavga ile trafik kazalarının merkezi haline getirildiği bu kafeler, alanlarını genişletmek için çeşit çeşit malzeme kullanarak ek barakalar oluşturdu. Yukarıdan bakınca, uzak doğu ülkelerinde deniz kenarı veya nehir kenarlarındaki baraka yığınlarına benziyorlar. Bina altlarında olmayan mekanlar oluşturulmuş. Altı asma katlı işyeri, üstü stüdyo daire olan binaların balkonları işyeri ile birleştirilip ( iş yerinden sonradan beton kırılarak merdiven oluşturma biçiminde) mekan olarak kullanılıyor. İşyerinin üstünde yer alan ve geniş balkonlu daireler birleştirilip kafe yapılıyor. Hatta bazıları kafenin önündeki boşluğun üstünü demir aksam ile kapatıyor, bu demir aksamın üstüne de teras bölümü yapıyor. Tüm mahalle ve Güneykent Mahallesi kafe istilasına uğramış bulunuyor. Bir saat buralarda gezmeniz ve incelemeniz halinde bu durumdan rahatsız olacağınıza inanıyorum. Oluşan gürültü, kavga, park sorunu, asayiş sorunları ve sokakların kirliliği de ayrıca bir sorun. Bu bölgenin bu hale düşmesinde, çok başarılı bulunan Mehmet Tahmazoğlu ve Büyükşehir Belediyemizin de payı vardır. Şahsen görmezden geldiklerini düşünüyorum. Yoksa bunlar nasıl ruhsat alabilir ki ? Yardımcı olmanız dileğiyle, iyi çalışmalar dilerim..GAZİANTEP'E BAKIŞIM (Abdurrahman Emre)Sayın Özekşi.. Her hafta yazınızı okumayı iple çekiyorum.. Ben de böylesine değerli bir köşeye katkıda bulunmak istedim. Yazacaklarım biraz uzun ne kadarını isterseniz yayınlayabilirsiniz. Ama Gaziantep’te yaşayanlar olarak bu değerlendirmemi çok değerli okuyucularla paylaşırsanız mutlu olurum..Suriye, Adıyaman, Şanlıurfa, Kilis, Kahramanmaraş ve Adana illeri ile sınırdaş olan şehrimizin, tarihten bugüne aile ilişkileri ve göçlerle birlikte çok farklı konumu olduğu gerçektir. Osmanlıdan kalan gastronomi bilinci ve mutfak kültürü zenginliği yaşandığı, ünü ülke ve uluslararası platformlarda kabul gördüğü biliniyor. Hatta tek başına baklava bile bunun lokomotifi olmuştur. ŞEHRİN İNSANI PAHALI GIDA İLE BAŞBAŞA BIRAKILDIGerek tencere gerekse kebap türevi yemekler bu şehrin cazibe merkezi olması vizyon misyon ve ekonomi adına büyük kazanımdır. Geçmiş belediye başkanlarının farklı kulvarlarda kentimize kazanımlarının yanına, mevcut belediye başkanı Fatma Şahin’in gastronomi alanındaki yüklendiği misyon mutfağımızın detaylarını su yüzüne çıkartmış bir tık ileri götürücü argüman ve eylemlerle tüm dünyaya tanıtımda başrol oynamıştır.. Ancak Ekonomik anlamda sektörün paydaşları bu durumdan fazlası ile hoşnut olmakla birlikte, arz talep çerçevesinde şehrin insanının bir tık pahalı gıda hizmeti ile karşı karşıya kalması sıkıntı vericidir. Turizm kültür birlikteliği ile özdeş olan gastronomi pazarında turizmle uğraşan paydaşlar yine bu konuda da gayret yerine bekle gör biz buradayız olursa faydalanırız mantığı ile harekette ısrarcı olmaktadırlar. Büyükşehir belediyesinin bu konuda çabası takdirle birlikte kendisinin, bir pazar da restoran ve cafe olayına girmesi çok etik olmamakla beraber bazı sıkıntılar da ortaya çıkarmıştır.STK'LARIN BAŞINA GEÇENLER ORADAN EMEKLİ OLMAYI BEKLİYORSivil toplum kuruluşları bir toplumda hayatımızdaki olmazsa olmazlarımız diyebileceğimiz mesleki örgütlerden oluştuğu bilinmektedir. Ülkenin ve şehrin en önemlisi olanlar Baro başta olmak üzere ve SMMMO ve YMMO gibi birinci derece ülke ve toplum yararı STK’lardır. Bunun yanında Mimar ve Mühendisler odası, Ticaret ve Sanayi odaları, meslek örgütü STK'lar da yer almakta sendikalar dernekler de bunu tamamlamaktadır. Üzgünüm ama bu şehirde son on yıl öncesine kadar bu STK’ların başlarına geçen kişiler adeta bunu meslek olarak içselleştirip adeta oradan da emekli olma yolunu seçmişlerdir. Kendilerince her şey mübah tarzında davranış politikası izleyip selefine hak tanımaz olmuşlardır.. Bu kapsama dahil olmayan istisnalar var tabii..Elbette bunlara Ticaret Odası Başkanı Tuncay Yıldırım, Sanayi Odası Başkanı Adnan Ünverdi, Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Akıncı ile İhracatçı Birlikleri Başkanı Fikret Kileci. Bu isimleri listeye katamayız, çünkü daha göreve yeni geldiler.. kendi gözlemlerime göre, Baro başkanı Bektaş Şarklı, ayakkabıcılar odası başkanı Emin İnce ve Gökhan Çeliktürk gibi isimleri aktif olarak sayabiliriz. Tabi birde bu kuruluşlara siyasi erkin bizden olacaksın yada bize karşı olmayacaksınız eylem ve söylemini göz ardı edemem..VALİ DAVUT GÜL ŞEHİR İÇİN KAZANÇTIRBu güne kadar gelen valilerin performanslarını irdelersek Davut Gül beyefendinin insan ilişkileri çözüm stratejileri, şehre yaklaşımı herkesin takdirini toplamış gibi görünüyor. Mülki idare amirleri, başkanlar ve alt kadrosu ile de görünürde sorun yaşamadığını duyduğumuz, yukarıdan aldığı emirleri aciliyet ve ehemmiyetine göre analiz edip şehrin paydaşları ile değerlendirip toplumu çokta incitmeden suhul bir tarzda yerine getiren, egosuz, herkese her şeye yetişmeye çalışan, idealist görev adamı birisi gibi görünüyor. Bu da tabi toplumda kabul görüp lehine kazanımlar sağlıyor. Çağımızın iletişim ve Lansman aracı sosyal medyayı da çok iyi kullanması ulaşılır olması çözüm üretmesi bu şehir için yadsınamaz kazanımdır diye düşünüyorum. FATMA ŞAHİN NEVİ ŞAHSINA MÜNHASIR BİR KİŞİLİKSayın Fatma Şahin, Gazisehrin ilkelerini yaşatan nevi şahsına münhasır bir kişilik. Kumaşında bu varmış ki, bu ülkenin ve bu şehrin son 18 yılında siyaset ve idarecilik anlamında kendiyle birlikte partisini şehri belediyesini büyüttü diyebiliriz. O da Vali gibi enerjik, koşturan lansmanı ve pazarlama stratejisini çok iyi kullanan siyaseti iyi öğrenmiş ekibini hasbelkader kurmuş her şeye, her yere yetişmeye çalışan bir siyasetçi.. Cenazede ağlayan, düğünde gereğini yapan, nabza göre serbetin kıvamını vermeyi çok iyi bilen, annelik ve kadınlığın yanısıra ikinci belki de üçüncü Fatma Şahin’i toplumda kabul görüp lehine çeviren bir kişilik. Hizmet performansı ise yüzde oranda 70 diyebileceğimiz başkan. Reisi cumhurun bile aklında siyasi ve mesleki alanda yer tutmuş bir yetenek..FADILOĞLU DURAKLAMA VE GERİLEME DÖNEMİNDEÜlke ve şehir genelinde tanımakta analiz etmekte neyi ne zaman nerede ne yapacağını bilmekte zorlanacağınız ender ve zor kişiliklerden birisidir. Muhafazakardır. Entelektüel ve Beyaz Anteplidir.. Kuralcı, Mantıklı, Disiplinli, Tavizsiz, Ölçülü, Zeki, Duvarlı, Tek doğrulu, Resmi, Ekonomik ve Siyasî, kabul ettirici ve kimseye eyvallahı olmayan bir kişilik. Ancak gözlemlerime göre, 2. Dönemi hizmet performansı derseniz zayıftır.. Bu zayıflık yüzde 60 denilebilir. Yükü ağır olabilir.. Bana göre Antep Şehitkamil belediye başkanı performans kriteri, Küsget’in içinde bulunduğu vaziyet, asfaltları cadde ve sokakları, dükkanların düzensizliği ve oraya olan ilgisizliği herkesin dilindedir. Neden Küsget’i söyledim, Çünkü Küsget bu şehirde organize sanayiden önce vardı ve ana kazanç kapısıydı, halen de öyle.. OSB buranın Üniversitesi.. Özetle onun için Küsget önem arz eden kriter. Haşa orada bir insan ürettiremezsin ama geri kalan her şeyi bırak Antep'i tüm ülkeye ve dünyaya yetişiyor Küsgetteki adamlar kimse farkında değil..MEHMET TAHMAZOĞLU SADECE PARTİLİ OLMAMALIŞahinbey Belediye Başkanı Sayın Mehmet Tahmazoğlu, Rıdvan Fadıloğlu kadar olmasa da zor adamlardan birisidir. Geleceği çok iyi koklayan YMM sıfatı artı kazanım olan, neyin nereden geleceğini analitik hesaplayan farklı bir kişilik.. Ama sadece partilisine önem veren, vatandaşların çoğuna kulak tıkayan, kendi bildiğini okuyan bir anlayışa hakim.. Sıcakkanlı değil.. Toplu konut konusunda çok sayıda aileyi üzmesi onun eksisi.. Yine de Performansı derseniz yüzde 50’nin altına düşmez derim Daha iyi olamaz mı, kesinlikle olur.İLÇELER GAZİANTEP İLE NİYE UYUŞMAZBurada belki de şimdiye kadar kimsenin dile getirmediği bir gerçeği ifade etmek istiyorum.. Nizip, İslahiye, Oğuzeli, Araban, Yavuzeli, Karkamış ve Nurdağı.. Farkındamısınız bilmiyorum ama bu şehrin ilçeleri hepsi birbirinden farklı merkezi Antep’le. Hiçbir konuda uyuşmayan kimi Urfa’nın kimi Maraş’ın kimi Suriye barak,kimi Adıyaman’ın etkisinde kalmış, kültürü örf ve ananesi çok farklı ilçeler. Hiçbirinde Antep gibi üretkenlik olmayan bazıları atalet bir yapıya sahip, kiminde etnik nüfus hakim heyecan yok üretkenlik sınırlı.. Bilmiyorum taşların yerine oturmadığı ilçeler bunlar.. Belki de kimse bu konuya bu açıdan bakmadı katılır mısınız bilmem.ULAŞIM GAZİANTEP'İN HAKETTİĞİ KONUMDA DEĞİLTarihi ipek yolu üzerinde ki bu şehir mevcut şehirlerarası hava kara ve demir yolu açısından yeterli mi diye baktığımızda maalesef ki yetersiz. Güneydoğu’yu Akdenize ve iç Anadolu ya, Karadenize bağlayan ciddi geçişi olan bir ilde demiryolu zaten yok gibi.. Havayolu dersen, yılan hikayesine dönen yetersiz bir havalimanı. Yine yetersiz ILS cihazlı, ilkel fiziki yapısı ile insanları çileden çıkaran bir havalimanı.. Hava bir öksürse uçakların eyvah deyip kaçtığı, Adana’ya, Maraş veya Urfa’ya indiği bir pozisyon. Düzeltmeye çalışmaya yaklaşmayan DHMİ ve sivil havacılık kurumu ile Ulaştırma Bakanlığı. Tam burada bir Ata sözü “Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir yolunu düz ovada şaşırır” misali. Mağduriyetler saymakla bitmez. Yine de iyi ki bir karayolumuz var.. Ama onunda sıkıntılarını saymaya kalkarsak ülke sorunu olmaya başlar. Şehir içi ulaşım ise, 10 yıl öncesine kadar dolmuşçuların vicdanı ile cüzdanı arasına sıkıştırılmış bir yapı vardı. Lakin dönemin belediye başkanı çok eleştiri alsa da tramvay ve belediye otobüslerinin artırımı startı ile belirli bir rahatlama oluştu. Fatma Şahin dönemindeki uygulamalar ve ortak Gazikart kullanımı şu anda yüzde 70 yeterli görünmekte. Gaziray açılırsa metro da hayata geçerse o zaman güzel olacağı mutlaktır. Ha birde hızlı tren hayali var onu da takip etmekteyiz, olursa hep beraber alkışlayacağız şüphesiz. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR