Gaziantep kendi kader çizgisini oylayacağı kritik günlerin eşiğinde.

Bir dönem Kürtleştirme, sonrasında Araplaştırma politikasının kıskacında kalan şehir, bozulan demografisiyle emperyal çullanma politikasına hazır hale getirildi.

Uzun yıllar önce yaptığımız siyasal analizlerde "Kerkük kenti ile Gaziantep kenti benzer bir kader çizgisinde buluşuyor" savımız haklılığımızı bir kez daha teyit etti.

Kentin yerlileri kendilerini daha güvende hissettiği Batı vilayetlerine sığınırken, kalanlar ise kaderlerine razı bir hale teslim oldular.

Kentin iktisadi ve siyasi dokusu bozuldu. "Hakça bir bölüşmenin olmadığı bir toplumda toplum barışından bahsedilemez" genel realitesi sosyal barışı tümden tehdit eder bir noktaya ulaştı.

Gayri Türklerin ekonomik alt yapıdaki varlığı siyasal üst yapıyı belirlerken, kentin asli unsuru kendini tehdit ve tehlike altında hissetmeye başladı.

Türkiye'de Barzani'ye ait kara parayı aklayarak meşru zemine yayanlar, Gaziantep özelinde de işbaşında.

İşbirlikçiliğe yatkın genetik aidiyet gerici - bölücü ittifakıyla kentin asli unsuruna Türk olmanın bedelini ödetirken, üç maymunu oynayanlar bu derin tezgahın bir anlamda suç ortakları sayılacaklar.

Ana hatlarıyla özetlemeye çalıştığımız Gaziantep gerçeği aynı zamanda bir Türkiye gerçeğinin ta kendisi.

911 kilometrelik sınır hattının en önemli yerleşim birimi olan Gaziantep asıl Türkiye'nin kapısı.

Bu manada Gaziantep'in düşmesi demek, Türkiye'nin düşmesi demektir.

31 Mart seçimlerinde yerel iktidarı alacak kadronun yapacağı en acil dokunuş, kente ait asli kimliğin yeniden inşası olmalıdır.

Kentin damarlarına zerk edilecek moral - motivasyon, ortak yaşam arzusu, birlik duygusu, yükselen değerler tahtında bizi yeniden hemşehri ve belki de en önemlisi millet yapacaktır.

Anılan bu değerleri anlama güçlüğü çeken sığ beyinlere ve yazılanlara dudak bükerek kuşkuyla yaklaşanlara bir sözümüz yok.

17 yılda ülkenin geldiği nokta ortada. Kamplaşma, bizden olmayan düşmanımızdır mantığıyla, eleştiriye tahammülsüzlük.

Halbuki Cumhuriyet faziletli yöneticilerle, faziletli yurttaşların hemhal olduğu bir rejim biçimi değil midir ?

Önümüzde daha çetin günlerin bizleri beklediği bir realite.

Türkiye genelinden Gaziantep özeline kadar sorunlarımız da, sorunlarımızın kaynağı da aynı.

Teşhiste aklı ve mantığı birincil tutarsak, tedavi kolay.

Bize cikletten çıkmayan bu vatanı, sokakta bulmadığımız bu devleti, bizim olmaktan çıkartan sırtlan sürülerine vereceğimiz karşı cevap çantamızda hazır.

Hariciler gözümüzün takip mesafesindedir. Biz kendimizi onların merhametine asla terk etmeyeceğiz.

Bu kenti yönetme iddiasıyla bir yola çıkış öyküsü yazmak isteyen bütün adayların bunların bilmeye hakkı vardır diye düşünüyoruz.