Bir bayramı daha kutlayacağız. Bu bayram Pandemi nedeniyle elbette eskisi gibi olmayacak. Ziyaretler yapılamayacak, küçük çocuklar el öpmeye gelemeyecek. Hatta bayramı en değerli kılan mezarlık ziyaretleri bile yapılamayacak. Ama tüm kısıtlamalara karşın, yine de 'bayram bayramdır' demeliyiz. Çünkü dini bayramlar fakiri için de zengini için de tekdir. Nihayetinde hepimiz aynı bayramı kutluyoruz çünkü. Ama nasıl kutluyoruz işte orası soru işaretli. Evine bayram gelenler ile bayram gelmiş neyime diyenler arasındaki farkı da görmezden gelemeyiz tabii. Şu bir gerçek, ülkemiz gün geçtikçe bayramı bile bayram gibi kutlayamaz hale dönüştü. İnsanlar işsiz, ekonomik yönden ülkenin büyük kesimi sıkıntıda. Dayanamayıp intihar edenler kurtulduklarını sanıyor, oysa geride bıraktıklarını resmen ateşe atıyor. Gaziantep’te çok sıkıntılar yaşanıyor. Allah var, tüm olumsuzluklara rağmen vilayet başta olmak üzere belediyelerimiz ile iş ve sanayi dünyasının hayırsever insanları bu bayram uzanabildikleri kadar ellerini uzattılar. Tabii ki uzanamadıkları kesimler mutlaka vardır. ALAN EL VEREN ELİ BİLMEMELİ Sevgili okurlarımız. Bu söyleyeceklerim çok önemli. Bir yoksula, bir hayır işine yaptığınız yardımı en yakınlarınızın dahi bilmemesine lütfen özen gösterin. Çünkü bu çeşit yardımlar gizli kalmalı. Bunları yapan da var, yapmayan da. Hazreti Muhammed efendimizin söylediği gibi sağ elin verdiğini sol el bilmemeli. İşte Gaziantep’te böyle yapan hayırseverlerin sayısı gittikçe artıyor. Bu sevindirici elbette. Burada isim olarak yazmıyorum ama bu sene gerçekten birçok iş insanı nokta yardımlar yaptı. Kimileri gıda paketi yaptırdı, kimileri alışveriş kartlarıyla yardıma muhtaçlara destek oldu. Bunların hepsi sessizce ve gizlice yaptı yardımlarını. Alan el veren eli görmedi bile. Sadece duası yetti o yardıma muhtaç insanların. Zaten önemli olan da bu değil midir? Vali zimmen defterleriyle il ve ilçelerdeki bakkal ve küçük marketlere borçlarını ödeyemeyen vatandaşların imdadına yetişti. Bunda da yetişilemeyen insanlar vardı mutlaka. Nitekim Vali Davut Gül’ün Twitter’da yaptığı paylaşımların altına yapılan yorumlar bunu gösteriyordu. Ama burada belirtmeden geçemeyeceğim, Twitter’da Vilayetin bir Emrah Yıldız’ı var, Allah var her şeye hızır gibi yetişiyor ve anında müdahale ederek vatandaşla kurumlar arasındaki diyaloğu kuruyor. Sorunları çözmek için çaba gösteriyor. En çok hoşuma giden Twitter’dan kişinin adını yazarak “…. Bey, size ulaşabileceğimiz irtibat numaranızı direkt mesaj ile gönderebilirmisiniz” diyerek iletişim kurması. Bu ilgi vatandaşların hoşuna gidiyor ve gururunu okşuyor. Hele birde o sorun çözüldü ise, harika bir sonuç elde ediliyor. FATMA ŞAHİN’İN 10 MİLYONLUK DESTEĞİ Bu arada Sayın Fatma Şahin’in müthiş bir hamlesi oldu bayram öncesi. Bunlar ortaya çıkanlar tabi. Birde açıklamadıkları destekler var elbette. Bir açıklamayan isim de Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu. O da gerçekten farklı yardım çalışmaları yapıyor. Ama gizli tutuyor. Duyduğumda hoşuma gitmişti ama lütfen yazma deyince saygı duyarım elbette. Gelelim Fatma Şahin’in 10 milyon lira tutan gerçekten zamanlama ve isabetli olan yardım desteğine. Özellikle perişan durumda olan esnafa bayram öncesi nefes alma desteği bu. Sayın Şahin sırasıyla 1- Ayakkabı üreticilerinin ellerinde kalan ürünleri alıp bayram vesilesiyle ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırılacak. 2- Şehirdeki tüm çiçek satıcılarının çiçeklerini belediye satın aldı ve o çiçekleri anneler gününde dağıttı.3- Seyyar satıcılara ayni ve nakdi yardım yaptı. 4- Düğün salonu çalışanlarına; fotoğrafçı, kameraman, sunucu vb. ayni ve nakdi yardımda bulunulacak. 5-Pazarcılara yönelik olarak ayni ve nakdi yardım yaptı. 6- Mesela kimsenin aklına gelmeyen tam kapanmadan dolayı bayram öncesi işleri aksayan halı yıkayıcılara ayni ve nakdi yardım yaptı. 7- Yine ince düşünülmüş bir destek daha yaptı ve ev temizliğine giden kadınlara yönelik olarak bayram öncesi ayni ve nakdi yardımlar yaptı. Bunlar elbette takdir edilecek uygulamalar. Geçici de olsa kısa süreliğine nefes aldıran destekler. Keşke bunlara gerek bile kalmasa… ANTEP PEYNİRİNİN KIYMETİNİ BİLEMİYORUZ Biliyorsunuz geçen hafta süt ve peynir üreticilerinin çok ciddi sıkıntıları vardı. Tam kapanmayla birlikte hesaba katılmayan süt üreticileri eğer gündeme getirmeseydik gerçekten perişan olacaklardı. Neyse ki Vali Davut Gül hemen harekete geçti de sütleri ve yapılmış peynirleri kurtardı. Bu sorun aslında şehrimizin çok ciddi bir eksiğinin ortaya çıkmasını sağladı. Hepimiz biliyoruz ki, bizim ANTEP PEYNİRİ çok lezzetli ve eşi bulunmayan bir peynir türü. Ne var ki bu peynir imalatı için bir alt yapı oluşturulmamış. Örneğin bir köyde hayvancılık yapan 8-10 aile sütlerini sağdıktan sonra sütlerini birleştiriyor. Haliyle 10 çeşit süt bir evde mayalanıyor. Bunların içinde hayvanın nasıl beslendiği çok önemli. Kimisi iyi beslenirken kimisi süt açısından yeterli değeri bulmuyor. Haliyle hepsi karıştırılıyor. İşte bu yöntemle buralarda sağlıklı peynir elde etmek çok zor. Daha bir de köylerden şehre getirilen peynirler naylon torbalara konuluyor. Bunların sağlıklı ve kaliteli olma şansı çok zor. Gidin bakın tüm peynircilere peynirler naylonların içinde. Haliyle bozulma olması kaçınılmaz. İLÇELERDE ANTEP PEYNİR ATÖLYELERİ KURULMALI Peki ne yapmalı derseniz onu da araştırdım tabii. Bir kere bu Antep peyniri işini öyle sıradan değerlendirmemek gerekir. Hala bu peynirimizi marka yapamadık Türkiye genelinde. Bunun için alt yapılar gerekli. Düzenli ve hijyenik mandıralar şart. Büyük çikolata ve süt markaları sütlerini bu mandıralardan temin ediyor. İslâhiye tarafında var bazı mandıralar. Ama Kahramanmaraş'ta teşvik nedeniyle fiyatlar Gaziantep'e göre düşük olduğu için Maraş tercih ediliyor. Yine de Gaziantep'teki mandıralardan süt alınıyor ama yeterli değil sanırım. Antep peynirine tekrar gelecek olursak, asıl önemli olanın mevcut köy düzeninde işe alt yapıdan bakılmasının gerek olduğudur. Örneğin köylerde şu anda en çok süt ve peynir üretilen ilçelerimiz olan birinci derecede Araban ve Yavuzeli, sonra İslahiye ve Şehitkamil ilçesi. Buralara acilen peynir üretim atölyeleri yapılmalı. Soğuk hava depoları da olmalı elbette. En başta Tarım ve Hayvancılık il Müdürlüğü ile Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği bu yönde kararlı adımlar atmalı. Nihayetinde bu konularda hamle yapmaya hazır bir Vali var bu şehirde. Basit bir yaklaşımla teşebbüse geçildiğinde hayvancılığı bırakıp hayvanlarını satıp köylerden kaçarak şehre gelenlerin önüne geçilebilir. Hayvan yetiştiriciliği ile üretilen süt ve peynirler hem ailelere hem de şehrimize ekonomik katkı sağlar. Benim söyleyebileceklerim bu kadar. Çünkü ne hayvancılıktan nede süt ve peynir işinden anlarım. Ama birazcık kafa yorup istişareler edince birçok gerçekleri görebiliyorsunuz. Onun için, bu şehri yöneten ve yetkili kılınanların da gerçekleri görmesinin zamanı gelmiştir. HEPİNİZE İYİ BAYRAMLAR