Başarı: çocuğun amaçladığı hedefe doğru adım adım yükselme durumudur.Bu sürede iniş çıkışlarla mücadele edebilme sorumluluğudur. Çoğu zaman zora sokacak engeller dahilinde gerçekleşir.

Bu aşamayı merdiven basamakları ile bağdaştıracak olursak ilk basamağı hayal kırıklığı ( başarısızlık)dır. Kulağa pek hoş gelmesede başarısızlık yaşanmadan bu süreç içerisinde kaydettiği ilerlemeyi gözlemleyemez..

Hepimizin bilip göz ardı ettiği başarının aslında en büyük sırlarından biri başarısızlık , olumsuzluk , hayal kırıklığı gibi görünen lokal sekmelerin odağa taşınıp bizi yenmesine izin vermektir.. Başarıyı tam anlamıyla düşündüğümüzde büyük-küçük, doğru -yanlış , iri-ufak, ekşi-tatlı yaptığımız hataların yumağı çıkar. Başarının panzehri harekete geçebilmek yani eylemdir. İlk altın kuralımız o halde bu basamağı atlamanın ilk yolu başardıklarımız değil başarmak için harekete geçtiklerimizdir..

Çünkü çocuklar sadece başardıkları değil aynı zamanda başaramadıklarının toplamıdır.

Anne baba olarak başarının tanımını çocuklara empoze ettikten sonra diğer kuralımız onlarla aynı dili konuşabilmektir. Nasıl mı? Masallarla.... Çünkü masal çocuğun "ben " olma çabasıdır. Hayalleridir, renkleridir, beklentileri , talepleri ve potansiyelidir. Çünkü masallar onların küçük kalplerine dokunmaktır.

Çocuklarınızı masaldan mahrum bırakmayın çünkü şuan kurabildiği hayalleri yarın yapıcaklarının teminatıdır. Masalı olmayan çocuk herkesleşir, benliğini oluşturamaz .

Adı ,yaşı, işi ne olursa olsun kendisini farklı kılamaz . Cemal Süreyya nın da dediği gibi "masal dinlememiş çocuklar büyüyünce kedi resmini cetvelle çizerler " bu altın kuralı özetleyecek olursak masallarla başlayan çocuk eğitimi zamanla kendi haz ve bakış açılarına göre şekillenerek okuma alışkanlığını sabitler kendi olma eğilimini öznellik kavramının sağlıklı kılar.

13-14 yaş sonrası öz benlik duygusunun en zirve yaptığı anne baba yönlendirmesinin dikkate alınmadığı kendi kişisel hırs ve arzuların en ağır bastığı dönemdir. Alıcılar dışa dönük , ebeveyn le dialog yok denecek kadar az ve muhalefet olma çabasının aileye karşı en çok rastlandığı yaş dönemidir.

Ortam-şartlar dahilinde düşünülmeden yapılan eleştiri ve yargılar çocuklarda aileyle olan iletişimi kısıtlama sebeblerindendir.

Özellikle öğrenim sürecinde olan çocuklarda eğitim durumunuz ne olursa olsun bu döneme onun daha hakim olduğunu hatırlatarak sık uyarılardan uzaklaşmak gerekir. Elbette bugünün çocuklarını dünün yöntemleri ile eğiticek değiliz..

Bugünün çocukları dünün yöntemleri ile eğitilirse yarınlarından çalarız. İmkanlar dahilinde hakim olduğu sürecin sınırlarını onlara bırakın. Sınırları olduğunu düşünmeyen çocuklara kendi sınırlarınızı çizdiremezsiniz, çünkü bütün çocuklar potansiyelinin sınırsız olduğuna inanır yada sınırsızlıkların onlara bahşedilmiş limitsiz imtiyazlar olduğunu savunurlar..

Biz bu sınırları zorbalıkla çizdirmeyiz yada biz çizemeyiz,sadece bugünün dili ile sınırlardan bahsedebiliriz. Bu sınırlardan bahsederken ortak dili bulabildiğiniz takdirde; öz-benlik , öz-yeterlilik inancını olumlu yönde yordar.

Arkası boş ben bilirim , bende iyisi yok EGO'larının ve bolca söylenmiş keşkelerin yerini yarınlarını planlamada oluşturdukları, doğru stratejiler alır. Bu sayede neyi yapabileceğine hakim, sorumluluklarının yada sorumsuzluklarının bedelini kimseye ödetmeyen her türlü başarısızlığın üstesinden gelebilen mutlu başarılı çocuklar kaçınılmaz olur..