'İndi öz kökünden üzülen

menem

Özge budaglara düzülen

menem

İndi ne sen, sensen, ne demen, menem

Biz ki, biz değildik, bize

elvada'

(Bahtiyar Vahapzade)

Ressamlar daha çok resmeylesin Antep'i. Daha çok anlatsın Antep'i müellifler. Antep söylesin diller. Kalem, Antep yazsın mürekkebi tükeninceye kadar.

'Onlar bir avuçtular. Ancak bir avuç Türk'tüler' diyen Müfide Ferit'in işaret ettiği o kutlu nesil ve o kutlu neslin mirasçıları Antep'i Gaziantep yaptılar.

Gün ola, devran döne. Yaraların suyu çekile. Disiplinden ıraklaşa nesil. Töresini unuta millet. Eyvah ki eyvah.

'Aynı anda birkaç nesil bir arada. Nesiller arasındaki fark, evvela hızla açılıyor, sonra daralıyor. Nine, anne ve torun; aynı dünyada, başka rüyada! Nine rüyasını torununda mı seyrediyor yoksa? Dünün anneleri, bugünün ninesi!' (Taner Tatar) Oysaki benim rüyalarım vardı, rengarenk. Beyaz perde üstünde, geceye şavki düşen film gibi.

Şimdi; zaman, rengarenk düşlerimizi bölen kara saplı bir hançer. Uğrular, ne varsa bize ait, hepsi onun peşinde. Benim kaygılarımda var elbette. Cephede kazanıp, masa başında kaybetme alışkanlığı olan bir millet üstüne. Sen uyurken o meşum eller krokiler çiziyor. Kaygılarım var özvatan üstüne. Baykuşların tüneği Türkiyemin çatısı. Akbabalar pike yapıyor Gazişehrin üstünde. Dil söylüyor, dil küfre dönüyor. 'Gaziantep'in yarısı bilmem ne' sırtlanlar dişlerini geçirmişler paçana, çakallar pençelerini gömmüş ensene. Eyvah ki eyvah. Bu kaçıncı vuruluş dost bahçelerinde. Sen uyurken, birileri bir yerlere mensup etmiş seni. Kanla yazılan kaderin, hapsedilmiş mürekkebin rengine. Aslanı boğmak istiyor, artık toplayıcılar. Eyvah! Ket vuruluyor, doğruyu söylemekle mükellef dinine. Fetva üstüne fetva uyarma, yazma, söyleme! Şuur ihanete davet ediliyor. Kalem eziyet içinde oysaki uzlaşı dili teslimiyet. Direnmekse çatışma dili. İnadına. Daha çok anlatsın Antep'i müellifler. Ressamlar daha çok resmeylesin Antep'i. Antep söylesin diller. Kalem Antep yazsın mürekkebi kuruyuncaya kadar.

Bayrak şehri, Gazişehri söylesin maniler, türküler ve destanlar. Dün Ayıntap'tı adımız dünde bizimdi bu şehir. Son durağındayız zamanın.

Dünde bizimdi Gaziantep adımız bayrak şehir, yarınlarda da bizim olacak elbet. Çünkü biz bu şehre aitiz, bu şehirde bize.