Gaziantep Adliyesinde mahkeme salonlarının yetersiz olduğunu, sosyal alanların olmadığını belirten Şarklı, ”Aracını koyacak yer bulamayan avukatlar duruşmalarına yetişemiyor. Sadece 30-40 civarındaki aracın ancak sığabildiği ,bahçesinde çiçeklerin değil inşaat kulübelerinin, konteynırların ve Adliye havalandırması tesisatının kurulduğu bir adliyeye mecbur edilmiş durumdayız. Maalesef Adliye binaları yapılırken avukatlar ve vatandaşlar düşünülmemekte sadece hakim-savcılara yönelik planlamalar yapılmaktadır” dedi.BU KADAR ARTIŞIN DÜNYADA EMSALİ YOK5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle eski adliye önünde toplanan ve 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’na kadar ellerinde dövizlerle yürüyen avukatlar, Atatürk Anıtı’na çelenk koydu, Saygı Duruşu’nun ardından İstiklal Marşı okudu. Adil yargılama, bağımsız ve tarafsız yargı, zorunlu arabuluculuğun kaldırılmasını isteyen Bektaş Şarklı,”Türkiye genelinde görev yapan yaklaşık 117 bin avukat meslektaşımız ve hali hazırda hukuk fakültelerinde okuyan yaklaşık 80 bin öğrenciyle sayımız 4 yıl içerisinde 200 bin rakamına ulaşacaktır. Bu kadar sayısal artışın herhangi bir dünya ülkesinde emsali bulunmamaktadır. Nitelik ve nicelik açısından akademik kadro yeterliliği sağlanmaksızın, plansız ve programsız kurulan hukuk fakültelerinin varlığı ve buradan mezun olanların gerekli eğitimi alamayışları , mesleğe başlangıç aşamasını meslektaşlarımız açısından yetersiz bırakmaktadır” diye konuştu.ACI ÖRNEKGenç avukatların ekonomik sıkıntılar ile mesleğe başladığını belirten Bektaş Şarklı şunları söyledi:”Mesleki eğitim anlamında yapılması gereken 1 yıllık staj döneminin ; gerek baroların koşullarının yetersizliği, gerek doğru planlama yapılmaması ,gerekse kanuni alt yapı eksikliği nedeniyle daha mesleğin başında ötelenen bir kitle yaratılmasına neden olurken , genç avukatlar, ekonomik olarak kendilerini var edemedikleri için sorunlarla mesleğine başlamaktadır. Nitekim , acı bir örnek olarak İstanbul barosu üyesi 28 yaşındaki genç meslektaşımız Avukat Gökhan Vural Arı iş kurmak için gittiği İstanbul'da yaşadığı ekonomik zorluklar nedeniyle geçen yıl intihar etmiştir. Buradan tekrar kendisine rahmet ve tüm avukat camiasına başsağlığı diliyorum.”ADİL YARGILAMA İSTİYORUZDarbeye karşı olduklarını ancak adil yargılanma ilkesine gölge düşürülmemesi gerektiğini söyleyen Şarklı şöyle konuştu:”Biz, kimden, nasıl gelirse gelsin, her türlü darbe girişimlerine net ve kalın çizgilerle karşıyız. Sandıkla gelenler, sandıkla gitmelidir. Hukuk Devleti kavramı içselleştirilmelidir. Türkiye'nin bağlı olduğu uluslararası sözleşmeler, anayasası ve mevzuatına uygun davranılmalıdır. Olayın vahameti içerisinde, toplumda oluşan tepki ve infialin ortadan kaldırılması için kin duygularından uzak durulmalı. Savunma ve adil yargılanma hakkına en üst düzeyde saygı gösterilmelidir. Bu süreçte, biz avukatlara her zamankinden daha ağır bir yük ve görev düşmektedir. Türkiye, darbe süreciyle elbette hesaplaşacaktır. Türkiye'nin anayasal düzenini, parlamenter-demokratik rejimini yıkmak isteyenlerin , Türk Ceza Kanununda karşılığı olan hak ettikleri cezalandırılmaları almaları tek dileğimizdir. Ancak adil yargılanma ilkesi ve masumiyet karinesine gölge düşürülmemelidir. Biz, hukuk devletinin , adil yargılanma ilkesinin, lekelenmeme hakkının işletilmesini , hükmen sabit oluncaya kadar kimsenin suçlanmamasını ve yaftalanmamasını Anayasamız, Uluslararası sözleşmeler ve Evrensel hukuk kapsamında talep ediyoruz.”PSİKOLOJİK ALGI YARATILMAYA ÇALIŞILIYORYargının bağımsız, tarafsız ve güçlü olması gerektiğini dile getiren Şarklı, ”Demokratik hukuk devletinde yargının alanına, yasama ve yürütme müdahale etmemelidir. Yargı, hukuk devletinde her zaman insanların sığınacağı bir liman ve önemli bir güvencedir. Kişilerin yargı önüne çıktığında özgürce yaptığı savunmasının dinleneceğine, hukuka uygun olarak gerçeğe ulaşılacağına ve hakkına kavuşacağına inancı tam ise orada gerçek hukuk devleti vardır. Özellikle son yıllarda birçok meslektaşımız savunmasını üstlendiği müvekkiline isnat edilen suçlama nedeniyle kendisi zan altında bırakılmaktadır. Haksız ve anlamsız bir şekilde sadece mesleğini icra ettiği için yargının diğer mensupları tarafından meslektaşlarımız suçlanabilmekte, psikolojik algı yaratılmaya çalışılmaktadır. Suçlama ve algı yaratmanın ötesine geçen fiili ve hukuki durumlar da yaşanmakta , yüzlerce meslektaşımız, sadece mesleklerini icra ettikleri için on yılları bulan hapis cezaları ile karşılaşmakta , binlerce meslektaşımız sudan sebeplerle ceza kovuşturmalarına uğramaktadır.” diye konuştu.GÜÇLÜ VE BAĞIMSIZ YARGI‘Güçlü avukatın olmadığı bir ülkede güçlü bir yargı olamaz’ diyen Şarklı,”Son dönemlerde sıkça rastladığımız üzere İstanbul Barosu üyesi Av.Ömer Kavili olayında gördüğümüz gibi duruşmalarda avukatların sözü kesilmeye çalışılmakta , sözüm ona yargının emri ve talimatıyla yasalara aykırı bir şekilde zorla dışarı atılmakta , hatta hızlarını alamayıp seri bir şekilde Silivri Cezaevine göndermekten utanmamaktadırlar. Ancak burada asıl amacın savunma mesleğine ve avukatlara yönelik topyekûn bir gözdağı ve tehdit olduğunun son derece farkındayız. Unutulmamalıdır ki, bir gün herkesin şu yada bu şekilde savunmaya/savunulmaya ve savunma mesleğini yapan avukatlara ihtiyacı olacaktır. Güçlü avukatın olmadığı bir ülkede güçlü bir yargı olamaz. Güçlü ve bağımsız bir yargının olmadığı bir ülkede ise hukukun üstünlüğü değil keyfilik hüküm sürer. Zorunlu arabuluculuk uygulamasıyla işçi ve emekçilerin yıllardır kazanımları masa başında kurban edilmekte, adeta vahşi kapitalizmin ruhuna meydan okunmaktadır.”OTOPARK İSTİYORUZGaziantep özelinde yaşanan sorunlara da değinen Şarkı şöyle devam etti:” Avukat ve stajyer olmak üzere 2 bin 100 meslektaşımız Gaziantep Adliyesinde çalışmaktadır. 2008 yılında hizmete giren ve açılışında Gaziantep halkının 30 yıllık ihtiyacını karşılayacağı söylenen Gaziantep Adliyesi bugün mahkeme salonlarının yetersizliği ,sosyal alanlarının yokluğu, Avukatlara ayrılan alanların yetersiz kaldığı, aracını koyacak yer bulamayan bazı meslektaşların duruşmalarına yetişemediği ve bu şekilde avukatın ve vatandaşın mağdur edildiği, Adliyeye gelen vatandaşlarımızın ise otopark bulamadığı,saatlerce duruşma salonları önünde beklediği, dar koridorlarda tarafların karşı karşıya geldiği ve istenmeyen olayların yaşandığı yer halindedir. Bu konuda gerek yazılı gerekse de sözlü taleplerimize ise olumlu bir dönüş olmamıştır. Vatandaşların adliye binalarındaki temsilcisi ve sesi olan biz avukatlar bugün sadece 30-40 civarındaki aracın ancak sığabildiği ,bahçesinde çiçeklerin değil inşaat kulübelerinin, konteynırların ve Adliye havalandırması tesisatının kurulduğu bir adliyeye mecbur edilmiş durumdayız. Maalesef Adliye binaları yapılırken avukatlar ve vatandaşlar düşünülmemekte sadece hakim-savcılara yönelik planlamalar yapılmaktadır. Gün içerisinde binlerce vatandaşın girip –çıktığı , diğer yargı mensupları gibi , avukatların da çalışma alanı olan Adliye civarında hızlı bir şekilde otopark çalışması başlatılmasını talep ediyoruz.” Meral KINACILAR