Mayıs ayının ilk salı günü kutlanan Dünya Astım Günü nedeniyle bir açıklama yapan Dr. Öğr. Üyesi Gündoğdu, astım hastalığının, hava yollarının aşırı duyarlılığı ile özellikle gece hırıltılı solunum, nefes darlığı, öksürük ve göğüste sıkışıklık nöbetleri ile seyrettiğini kaydetti. SANKO Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı da olan Dr. Öğr. Üyesi Gündoğdu, astım hastalığının kişiye farklı belirtiler verdiğini, tedaviyle ya da nadiren kendiliğinden düzelebildiğine vurgu yaptı. Kişisel ve çevresel etkenlerin astımın ortaya çıkmasında önemli rol oynadığını anımsatan Dr. Öğr. Üyesi Gündoğdu, risk faktörlerini şu şekilde sıraladı: “Ailede astım olması, sigara kullanımı, erişkinde kadın, çocuklukta erkek cinsiyet, obezite, polenler, mantarlar, küfler, ev tozu akarları, ev hayvanları, hava kirliliği yanında sağlık çalışanlarında lateks, çiftçilerde soya tozu gibi bazı mesleklerde oluşan maruziyetler de astıma neden olabilmektedir.”SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ ÖNEMLİAstım tanısı konulurken, hastadan alınacak bilginin çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Gündoğdu, “Tanı, sıklığı ve şiddeti zaman içerisinde değişebilen nefes darlığı, hışıltılı solunum, öksürük ve göğüste sıkışma hissi gibi semptomlar ve değişken hava akımı kısıtlanmasının varlığı ile konulabilir” ifadelerini kullandı. Hastanın hiç belirti vermediği dönemlerde muayenesinin normal çıkabileceğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Gündoğdu, şu bilgileri aktardı: “Muayenesinin normal çıkması hastada astım olmadığı anlamına gelmez. Tanının solunum fonksiyon testleri ile de desteklenmesi bu açıdan önemlidir. Solunum fonksiyon testlerinin normal sonuçlanması da astım tanısını bertaraf etmez. Alerjinin değerlendirilmesi, kişisel astım belirtilerine neden olan risk faktörlerinin ayırt edilmesine yardımcı olabilir.”