Geçtiğimiz hafta 2 büyük sınavı geride bıraktık. Önce Liselere Geçiş sınavı daha sonra ise Yükseköğretim Kurumları Sınavı gerçekleştirildi. Pandemi süreci sebebiyle ileri tarihlere ertelenen bu sınavların bulaş riskinin olması sebebiyle nasıl gerçekleştireceği merak konusuydu.
Okulların ve sınava hazırlık kurslarının kapalı olması da öğrencilerin ve üniversite adaylarının alışa gelmemiş yöntemlerle sınava hazırlanma sürecine itti.
Söz konusu salgın sebebiyle sınavın uygulama yöntemlerinde çeşitli değişikliğe gidildi. Konu dağılımlarından sınav sürecinin uzatılmasına kadar çeşitli önlemler alınarak adayların hem kaygı düzeylerinin düşürülmesi hem de motivasyonlarının yükseltilme amaçlandı.
Velhasıl ülke geneli uygulanan bu iki büyük sınavı en az hasarla geride bıraktığımızı düşünüyorum. Şimdi sırada sınav sonuçlarının açıklanmasına gelindi.
Peki, şimdi neler yapılmalı?
Önce tüm algıların değiştirilmesi gerekiyor. Şu bir gerçek ki eğitim sistemlerinde sınav vazgeçilmez bir araçtır. Maalesef ülkemizde sınav sistemine bakış açısı öğrencilerin tüm hayatını etkileyen, kötü bir sınav sonucu elde edenin de hayatının geri kalanında başarısız olacağı inancı bir türlü değişmiyor.
Bu anlayışın yıkılması psikolojik açıdan herkesi muhakkak rahatlatacaktır. Öyle ki LGS ve YKS birer zekâ testi değil tam aksine birer sıralama sınavlarıdır.
Şunu unutmamak gerekiyor;
Özellikle bahsettiğimiz bu iki büyük sınav öğrencilerin ve üniversite adaylarının sosyal zekâlarını, davranışların, psikolojik dayanıklılıklarını ve yeteneklerini ölçmüyor. Sınav sonuçları açıklandığında üst sıralarda yer alamayan bir adayın aslında kendi ilgi ve yeteneklerini temel alan bir sınava girdiğini düşünürsek bu adayın üst sıralarda yer alacağı muhakkaktır. Öyleyse yapılması gereken, gerçek hayata odaklanmaktır.
Hayat devam ediyor ve yapılması gereken çok iş var. Öncelikle yapılması gereken kendimizi tanımamızdır. İllaki üniversite okumak için ilgi ve yetenekten uzak bir bölüm tercih etmek üniversite eğitiminden sonra ciddi sıkıntılarda baş başa kalmak demektir.
Mesleki yönlendirme şart.
Ortaöğretime geçişte mesleki yönlendirmeler her geçen yıl artıyor ama yeterli mi? Yetmez. Özellikle üniversite adaylarının 2 buçuk milyona ulaşması mesleki yönlendirmenin eksikliğinin göstergesidir.
Asıl sınav şimdi başlıyor… Hayatın gerçekliği değerlerimize olan bağlılığımızdan ibarettir. Sınav sonuçları ne olursa olsun doğru karar verebilmek kendi ilgi ve yeteneklerimizi keşfetmekten geçiyor. Esenlikler dilerim.